Sorunları bildiğini iddia edip biz çözeriz diyenler ülkeyi yönetmeyen muhalefet partileri değil, iyi ki biliyorlar ne güzel biran önce iktidar olsunlar da dayanılmaz hale gelen sorunları çözsün denilecekler 20 yıldır iktidarda olanlar. İktidar adına söz söyleyenleri dinlediğinizde sanırsınız ki 20 yıldır ülkeyi onlar yönetmemiş, sorunları onlar biriktirmemiş gibi sürekli olarak geleceğe dair umut yaratmaya çalışıyorlar; biliyorsanız çözün elinizi tutan mı var.
Ayrıca sorunları bildiklerini iddia ediyorlar ama sorunun kök sebebinin tek adam yönetiminden, kendi yönetim yanlışlarından, politik tutarsızlıktan değil kendileri dışındaki harici sebeplerden olduğunu iddia etmeleri umutları yok ediyor. Onlara göre onlar her şeyi doğru yapıyor-yapacaktı ama bir taraftan küresel sorunlar, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı olmasaydı sorun olmayacaktı!
Sorunu bilmek çözüm için bir umuttur ama sorunun sebebini yanlış yerde ararsanız çözüm umudu da olmaz. Hoca Nasrettin'in kaybolan anahtarı kaybolduğu yerde değil de ışık olan yerde aradığı gibi!
20 yıl iktidarda olup sürekli yarın bugünden daha iyi olacak demek; ben bu sorunları çözemiyorum demektir. Önceki Maliye Bakanı Albayrak her yeni ay bir öncekinden daha iyi olacak diyordu şimdi yeni bakan Nebati'de umutları geleceğe erteliyor; Aralık ayından itibaren enflasyonun düşeceği umudunu müjdeliyor, demek ki yılsonuna kadar yüksek enflasyona katlanacağız.
Bazen sorunu bildikleri yönünde de ciddi şüpheler oluşmaktadır, nasıl mı bir iki örnekle bakalım…
TÜİK'in resmi rakamlarına göre bile işsizlik ülkenin en önemli belası, ailelerin can yakıcı sorunu, gençlerin en büyük gelecek kaygısı, eğitimli gençlerin sürekli yurt dışına gitme arayışında olduğu bir dönemde Erdoğan çıktı ‘ülkede çalışacak herkese iş var' dedi. İnsan bir an hayrete düşüyor sanki iş dünyasını bir-iki işsizi işe alın diye zorlayan kendileri değilmiş gibi. Demek ki dört milyona yaklaşan resmi işsizler, yüzde 20'nin üzerinde yani her dört gençten birinin işsiz olduğu gençler keyfinden, zevk olsun veya iş beğenmedikleri için çalışmıyorlar!
Erdoğan'ın ‘isteyen herkesin çalışacak işi vardır' dediğine göre iş sorunu yok, işsizim diyenler yalan söylüyor, keyfi iş beğenmediği için çalışmıyorlar! Yurtdışı arayışında olan gençler macera peşinde!
Çözemiyor, yanlış politikalarda ısrar ediyor güzel özlü sözlerle, hamasetle kitleleri uyutmak istiyorlar.
İktidar sözcülerinin dediği gibi turfanda sebze meyve fiyatları değil yönetim hataları sonucu yükselen bir iki fiyat artış örneğine bakalım…
Şeker yüzde 320, motorin yüzde 260, benzin yüzde 250, otogaz yüzde 230, Ayçiçek yağı yüzde 210, elektrik yüzde 170, mutfak tüpü yüzde 150, et süt yüzde 130, ulaşım yüzde 110 ve resmi enflasyon rakamı yüzde 61,14. Tek çözüm önerileri yılbaşı olmazsa seçimlere kadar sabredin!
Sürekli bizden daha kötü denilen Avrupa'da gıda enflasyonu yüzde 4,7, Türkiye'de yüzde 70,33, kıskanan Avrupa'nın 14 katı. Dünya'da açıklanan enflasyona göre Zimbabve'den (yüzde 72,7) sonra en yüksek ikinci enflasyon yüzde 61,14'le Türkiye'de.
BÜLENT ARINÇ'TAN TAHRİP BOMBASI GİBİ SÖZLER
Erdoğan, Nebati ve AKP sözcülerinin süslü laflarının karşılığının olup olmayacağını anlamak için uzağa gitmeyelim AKP'nin önemli ismi Bülent Arınç katıldığı iftardaki sözlerine bakalım. Arınç ‘'Ekonomide bozukluklar varsa, alım gücünüz azalmışsa, Türk parasının kıymeti düşmüşse, her gün ihtiyaç maddelerine zam geliyor ve enflasyon resmi rakamlarla yüzde 60'ı da bulmuşsa milleti hitabetle coşturamaz, konuşmayla aldatamazsınız'' diyor.
Aynen öyle, hitabet ve süslü laflar karın doyurmuyor, tencere kaynamıyor, kredi kart borçları, çekler, senetler, borçlar, pazarcıya, manava, alacaklıya süslü laflarla; seçimlerde iyi olacak o zaman alırım-öderim laflarının karşılığı yok.
Arınç'ta benzer ifadelerle ‘sorunları biliyoruz' diyorsa… Sorunu bildiğini iddia edenler iktidarsa, 20 yıldır ülkeyi bütün haşmetiyle yönetip çözemiyorsa; çözüm yetenek ve kabiliyetlerini kaybetmişler çözemiyorlar demektir.
Türkiye'nin hiç olmadığı kadar yeni bir başlangıca ihtiyacı var.