Teşkilat-ı Esasiye Kanunu veya 1921 Anayasası, 1924 Anayasası'nın ilkelerini belirlemiş, kısa ve çerçeve anayasa niteliğinde bir belgedir.
1921 Anayasası yürürlüğe girdiğinde ortada, ne devlet ne de Cumhuriyet vardı. Ankara'da sadece bir Meclis vardı.
1921 tarihli anayasa sadece 3 yıl yürürlükte kalabildi. Gelişmelerin gerisinde kalmış ve önemli eksiklikleri vardı, yetersizdi. Milli Mücadele'nin 9 Eylül 1922'de zaferle sonuçlanmasından sonra kabul edilen 1924 Anayasası zamanında artık Cumhuriyet ilan edilmiş ve devlet kurulmuş oldu. Bütünüyle bir yeni anayasa hazırlıklarına girişildi. Cumhuriyet döneminin anayasası 20 Nisan 1924'de TBMM'de büyük bir çoğunlukla kabul edildi.
Modern hukuk kurallarını benimsemek durumunda olan genç Cumhuriyet, aynı zamanda laiklik ilkesini, hukuk alanına da uygulamak ve kanun koyarken dini esaslara bağlı kalmadan, kanunları; modern çağın gereklerine dayandırmak zorundaydı.
1924 Anayasası, eksiklik ve değişiklikleriyle; Türk Anayasa tarihinin en uzun ömürlü metni oldu. Tam ve kesintisiz olarak, 36 yıl yürürlükte kaldı.
1924 Anayasası 27 Mayıs 1960 darbesine kadar yürürlükte kalmış ve 1961 yılında, yeni anayasanın yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kalkmıştır.
1924 Anayasası, Türk siyasi yaşamının gelişmesinde önemli rol oynadı. Siyasi partilerin kurulmasına ve dolayısıyla demokrasiye açıktı.
1928, 1934 ve 1937 yıllarında yapılan değişikliklerle 1924 Anayasasına başka bazı temel ilkeler getirildi.
- 10 Nisan 1928 değişikliği, Devlete laik bir karakter verdi.
- 5 Aralık 1934 tarihli değişiklikle, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tam olarak tanındı.
- 5 Şubat 1937 değişikliği ise, Devletin "cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçı" niteliklerini belirliyordu.
1924 Anayasası, genel nitelikleriyle milli ruh ve ihtiyacın ifadesi, tarihi ve sosyal olayların bir sonucu oluşmuştur.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.