Yıl 1920, Arap İngilizle birleşmiş, Ermeni Rus'la... Doğu Anadolu'yu kana bulamış, Maraş'ı önce İngiliz, sonra Fransız işgal etmiş.21 ocak 1920' de şehir kuşatılmış, 7 den 70' e çoluk, çocuk büyük bir mücadele ile şehir geri alınmış. Annesinin, "henüz çok küçüksün, seni hemen vururlar" dediği Şekerci Ökkeş; " yaşım küçük ama yüreğim ve imanım büyüktür demiş ve savaşa katılmış, bu yüzden" Kahraman Maraş" denilmiş. Mücadelenin ardından Ankara' ya davet edilen çocuk asker, Etlioğlu Ahmet Duran'a madalyası, Atatürk tarafından bizzat verilmiş...
Yıl 1920...
Doğu Anadolu, Batı Anadolu ele geçirilmiş, ülkenin yakılmadık, yıkılmadık yeri yok!
Elde avuçta hiç bir şey kalmamış, İstanbul, İzmir bile yok!
Nüfusun yüzde doksanbeşi okuma yazma bilmez, yorgun, yoksul, bitkin...
Nasıl kurtulmuşuz?
Yunan' ı İzmir'den denize dökmüşüz, İngiliz'i İstanbul'dan çıkarmışız, dünyanın süper güçlerine karşı inanılmaz bir mücadele vererek onlarla eşit şartlarda masaya oturmuşuz...
Savaş sonrası Anadolu'da 10, 11 milyon nüfus, aç biilaç, hastalıklı, yoksul ve cahil...
Demokrasi inşa edeceksin, nasıl?
Fabrikan yok, mühendisin, doktorun, uzmanın, tüccarın, öğretmenin, yolun, suyun, barajın, elektrikriğin yok, kadınlar hala kara çarşafta...
Banka yok, ihracatçın yok, sermaye yok, nasıl kalkınacaksın?
Okullarda tarih kitabi bile yokken tarih yazmışsın...
Hiç bir şeyin yokken varolmuşsun, şimdi, bu gün, diyorsun ki; nasıl kurtulacağız?
Onlar, hatta o çocuklar bile inandılar ama inanmakla kalmayıp bu ülke için savaştılar, can verdiler, biz ne yaptık?
Biz hala Atatürk'ü bile doğru dürüst anlayamadık!
Böyle bir kahramanlık destanı yazan atalarımıza layık olamadık!
Şaşırıyorum, bu ülkenin nasıl yoktan var edildiğine ve bugünleri daha o zamandan görüp, bize her yolu gösteren Atam'a saldıranlara...
Şaşırıyorum, ülkeyi bu noktaya getirenlerden hala medet umanlara, bu ülkenin sözde aydınlarına, bu iktidarın sağ kolu olmuş, bu başarısız iktidarın mimarlarını dost edinip onlardan medet umanlara...
Her seçimde kaybetmiş ama inatla koltuğuna yapışıp, koltuğunu ülkesinden daha fazla seven siyasetçilerden umut bekleyenlere...
... Ve hiç bir şey yapmadan mucize bekleyen seyircilere...