Bütün bu zorluklara ve güçlüklere rağmen II.Mahmut savaşlardan reformları daha ateşli bir şekilde uygulama taraflısı olarak çıkmıştı. Reformların yalnız askeri alanda değil Osmanlı yaşamının bütün alanlarını kapsaması gerektiğine inanmıştı. Saltanatının geri kalan altı yılında bunun için uğraştı. Böylece Osmanlı tarihinde yeni bir Rönesans insanı doğdu. Daha sonra gelecek Tanzimat Çağı'nın temelini atmış ve modelini oluşturmuştu.
1796'da İstanbul'da 1824'de İzmir'de Fransızca gazeteler yayınlanıyordu. Kapsamları kısıtlı ve okuyucu kitlesi çok dardı, yalnız yabancı topluluklar içindi. Mısır'da Vakayi – i Mısri'ye isimli bir gazete 1829'da yayına başlamıştı. İngiltere'de ilk gazete Borrow's Worcester Journal 1690'da yayınlanmış, 1709'da günlük çıkmaya başlamıştı. Almanya'da ise Johann Carolus (26.3.1575 – 15.8.1634) tarafından ilk gazete ‘'Relation Aller Fürnemmen undgedenckwürdigen Historien'' - Ünlü ve Unutulmaz Öykülerin Hesabı- 1605 yılında yayınlanmaya başlamıştı . Dünya Gazeteciler Birliği bu tarihi 2005 yılında onaylamıştır. Bu ,dünyada yayınlanan ilk gazete olarak kabul edilmiştir. Gazzetta di Mantova İtalya'da Mantua'da 1664'de yayınlanmaya başlamış, Çin'de Minğ döneminde1582'de özel haber bültenleri Beijing'de yayına girmişti.
II.Mahmut reform uygulamasında İçişlerinde Pertev Paşa, dışişlerinde Akif Paşa, silahlı kuvvetlerde Hüsrev Paşa ,Halil Rifat Paşa ve Sait Mehmet Paşa ile Hariciye Nazırlığı sırasında reform paketleri hazırlayan ve padişahı ikna edem Mustafa Reşit Paşa ile çalışıyordu. Sadrazam Reşit Mehmet Paşa (1829 -1933) ve Sadrazam Mehmet Emin Raif Paşa (1833 -1839) genellikle, bürokrasideki fraksiyonlar arasında, siyasal aracılar olarak iş görüyorlardı.
Reformlar sonucunda hükümet merkezileşince Divan -ı Hümayun'un yerini Bab – ı Ali aldı. Güç oraya kaydı. Yasama ve yürütme görevleri ayrıldı. Nezaret – i Adliye ve Nezaret- i Umur -u Maliye kuruldu. Ceb-i Hümayun- Sultan Hazinesi'nin – bazı gelirleri bile Maliye Bakanlığı'na – Umur -u Maliye'ye bağlandı. Şeyhülislam ilmiye sınıfının lideri ve baş müftü olmasının yanısıra , eskiden Anadolu ve Rumeli kazaskerleri tarafından yürütülen yargı düzeninin başına getirildi. Bab- ı Meşihat – Şeyhüsislamlık makamı yönetim örgütünün merkezi oldu. Diğer bakanlıklara paralel olarak gelişti. Kutsal kentler dışındaki tüm vakıfları yönetmek üzere kurulan Evkaf Nezareti Darphane – i Amire'ye bağlandı. Sonradan Meclis- i Nafıa adını alan Meclis –i Ziraat ve Ticaret kuruldu. Sadrazam padişahın mutlak temsilcisi olmak yerine nazırların - vekilleri - işlerini düzenleyen bir baş vekil oldu. Meclis-I Vükela adıyla başbakan başkanlığında bir kabine kuruldu.Bakanların önerilerini inceleyecek ve padişaha sunulacak yeni yasama önerilerini hazırlayacak danışma meclisleri meydana getirildi. Meclis -i Ahkam- ı Adliye sarayda toplanacak vedeveletin ve toplumun ‘'hayırlı düzenlenmesi'' -Tanzimat -ı hayriye – yoluyla düzenli ve yerleşmiş bir devlet yaratma aracına yönelik çalışmalar yapacaktı. Dar-I Şurayı Bab -I Ali askerlik dışındaki yasama işleriyle uğraşacaktı.1835'te yönetici sınıf bürokrasisi yine üç gurup olarak; kalemiye,seyfiye ve ilmiyle olarak düzenlendi.Tercüme odalarının ilki ve en önemlisi Hariciye Nezareti'nde kuruldu. Bürokrat ve aydın kaynağı olarak önem kazandı.Memurlar için liyakate göre terfi düzeni ve aylık sistemi getirildi. Memurlarla ilgili ceza kanunnamesi çıkarıldı.Rüşvet ve nepotizm kaldırıldı. Yeni düzen için gerekli elemanları yetiştirmek için okullar açıldı. Adil bir vergi sistemi için gerekli adımlar atıldı.1831-1838 arasında nüfus sayımı yapıldı. Posta hizmetleri ve vergi toplama yöntemleri yenileştirildi. Özel posta yolları yaptırıldı.Pasapot düzeni yürürlüğe girdi.Bu değişiklikler taşra reformlarının çekirdeğini oluşturdu.
II.Mahmut, yüzyıllardır istila va da dinlenme dışında başkent dışına çıkan ilk hükümdar oldu. Silivri, Gelibolu, Çanakkale, Şumnu, Varna, Silistre ve Rusçuk'un ziyaret etti. 1838'de bütün savaşan birlikler , fabrikalar, ve depolar Hüsrev Paşa'nın denetiminde olmak üzere üç gurupta toplandı.Donanma hala kaptan – ı derya komutasında ayrı bir oluşturuyordu. Askeri masrafları düzenlemek için Haziran 1830'da Masarifat Nezareti kuruldu. 1833'ten sonra gerçek askeri bir yedek milis – redif – kuvveti organize edildi. 8 Temmuz 1834'de redif milis yasası ilan edildi. 23 -32 yaş arasında toplam 57.000 kişilik 40 tabur toplandı. Daha sonra 120 tabur ve 100.000 kişilik kuvvet hedef alındı.Ordu ihtiyaçlarını karşılamak için 1827'de Dikimhane – i Amire, 1835'te Feshane ve Tüfenkhane kuruldu., 1830'da Bakırköy'de ve 1838'de Yeşilköy'de kurulan Baruthane genişletildi. Bu arada II. Mahmut gerçek belediye yönetiminin yaratılması sürecini de başlattı. 150 profesyonel polis -kavas – ve %00 profesyonel olmayan – seymen – ‘den oluşan özel bir polis birimi oluşturuldu. Polis mahkemeleri kuruldu. Her mahalleye bir muhtar ya da kahya atandı. Mahallenin dinsel, ekonomik ve toplumsal çıkarlarını temsil eden İhtiyar Heyetleri organize edildi. Padişahın baş mimarına imparatorluk binalarının denetimi verildi.
Ordudaki ve yönetimdeki reformların uygulanması için gerekli görevleri yapacak kişilerin eğitilmesi ve geliştirilmesi öne çıkıyordu. Var olan eğitim sistemi ulemanın din okullarını tekeline aldığı ve sahip olduğu ayrıcalığı korumak istediği bir sistemdi. Okullar iyi eğitim veremiyordu. Teknik okullarda okumak isteyen Müslüman gençlerin aritmetik,bilim ve yabancı dil öğrenmeleri gerekliydi. II. Mahmut laik bir okul sistemini , ulemadan gelecek tepkiden dolayı,hemen devreye sokmadı. Var olan sisteme paralel laik eğitim sistemi yarattı. Her sistemin ayrı felsefesi ve amacı vardı. Bu düzen Cumhuriyet'e kadar yüz yıl sürdü. İlmiye sınıfını seçmeyen ,ileride teknik okullara gidecek 12 ile 16 yaş arasındaki gençlere gerekli ön bilgileri verecek özel okullar açtı Süleymaniye ve Sultan Ahmet camilerinde genç Müslüman erkekler için iki Rüştiye açtı. Buralarda askeri teknik okullara gitmek isteyenlere dilbilgisi, tarih ve matematik öğretilmeye başladı. Bürokrasiye katılmak isteyenler Mekteb – i Maarif - iI Adliye'de ve Mekteb-I Maarif – i Edebiyye ‘de Arapça, Fransızca, coğrafya, tarih, siyasalı bilimler ve Matematik dersleri alıyordu. Ayrıca Bab -ı Ali'de çalşan , yükselmek isteyen modern ve laik bilgilere ihtiyaç duyanlar için Mekteb -i İrfaniye açıldı. Ordu için gerekli subay ve askeri okullar için öğretmen yetiştirmek amacıyla yurt dışına 1827'de öğrenci göndermeye başlandı. Tıbhane – I Amire'ye ek olarak 1832'de Cerrahhane, 1839'da Galatasaray'daki eski saray okulunda Mekteb – i Şahane -i Tıbbiye kuruldu. 1828'de Yahudi dönmesi olan Hoca İshak Efendi , Mühendishane –i Berri Hümayun'un – Askeri Mühendislik Okulu ‘nun - eğitim programını değiştirdi, standardı ve kaliteyi yükseltti. Okul Heybeliada'daki binasına taşındı. İki yüz öğrencisi oldu. Yeni ordunun alay bandoları için Müzka –I Hümayun Mektebi kuruldu. Kurulan Mekteb – iUlum - u Harbiye -Yüksek Askeri Bilimler Okulu 1830'da Maçka'daki derslere başladı. Üç yıl içinde iki yüz öğrencisi oldu. II. Mahmut'un hükümdarlığının son yılında toplam bin öğrenci yüksek teknik okullarında eğitim görüyordu.
‘'II Mahmut'un hükümdarlığı yalnızca Batıya karşı yeni bir bilinçlenme ve hayranlık değil, imparatorluğun yaşaması, teknolojik açıdan ilerlemiş bir Avrupa'ya karşı ayakta durabilmesi için geleneksel Osmanlı tutumunun değiştirilmesi gerektiği duygusunu da uyandırmıştı. Osmanlılar artık Batıyı hoş görmeye devam etmeyeceklerdi. Böylelikle giyimlerinden dillerine , düşüncelerine hatta eğlence biçimlerine kadar yaşantılarının çeşitli alanlarına yayılan bir değişiklik dönemi başladı'' (Shaw II,79) . Saraylarda divan ve minderler yerine Batı stili kanepeler, masalar, ve iskemleler kullanılmaya başladı. II. Mahmut bir Batılı gibi giyinmeye başladı. Sakalını kısalttı. III. Selim gibi halk içinde görünmeye başladı..Avrupa tipi bir faytonla İstanbul'da dolaşırdı. Zaman zaman durumu görmek ve incelemek için vilayetlere gitti. Batı elçiliklerinde verilen davetlere, konserlere,opera ve bale gösterilerine giden ilk hükümdar oldu. Donizetti'nin yardımıyla Hassa müzisyenlerini Avrupalı konuklarına konserler verecek bir bando haline ve kalitesine dönüştürdü. Padişah bakanlar kurulu toplantılarına katılmaya başladı. Bakanlar padişah gibi giyinmeye başladı. Mansure ordusunun şapkası olan fes modern erkeğin şapkası oldu. Sarık kalktı. Artı sarık ve cübbeyi yalnız din görevlileri giyebilecekti. Padişah Fransızca öğrenmeye başladı.Bakanlıkların tercüme büroları gençlerle doldu.‘'Bütün bunlar bir değişim isteğinin dış görünüşü idi. Ulemanın çıkarı olan alanlarda uygulanması çok zordu.
Din kurumu hiç bir değişikliğe uğramadan Osmanlı toplumunda tutuculuğun kalesi olmaya devam etti. Ne var ki burada da bu gücü zayıflatacak ilk adım atılmıştı'' . ( Shaw II,80)
21 Nisan1839'da Osmanlı ordusu Fırat'ı aşıp Halep üzerine Mehmet Ali Paşa'nın 50.000 kişilik ordusuna karşı harekete geçtiğinde, Suriyelilerin İbrahim Paşa'nın başından bulunduğuMehmet Ali ordusuna karşı ayaklanacağını umuluyordu.Bu gerçekleşmedi.Osmanlılar von Moltke'nin önerileri yerine ulemanın kışkırtmasıyla cepheden saldırıya geçtiler ve geri püskürtüldüler. Askerlerin çoğu öldü , pek azı Anadolu'ya kaçabildi.( 24 Haziran 1839). Bu çok büyük bir darbe idi.
Son aylarda sağlığı hayli bozulmuş olan II Murat verem hastalığından, yenilgi haberini duymadan, 30 Haziran 1939'da hayatını kaybetti. Bir Rönesans adamı daha tarihe karışırken acaba başlattığı modernleşme harekeketi devam edecek miydi? Evet , devam etti. II . Mahmut'un yerine tahtta geçen Abdülmecit (1823 – 1861), üç Tanzimat paşası ile birlikte II Mahmut'un politikasını Tanzimat reformlarını güvence altına aldı.