Türkiye her dönem yönetenlerin yönetim anlayışına göre absürt denilebilecek yasaklarla karşılaştı. Yasaklarla ilgili kabareler, oyunlar oynandı filmler çekildi. Bugün 20 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı da iktidara gelirken vaat ettiği 3 Y den biri yasaklardı. Yasaksız bir ülke vaat ederek iktidar oldu. Tabi uzun iktidar muktedirliği beraberinde getirdi; muktedir olunca özel yaşamı daraltan yasakçı bir iktidar halini aldı. Bir dönem özel radyoların kapatılmaması için ‘Radyomu İstiyorum' eylemleri yapılmıştı! Konuşan Türkiye vaadi siyasetin en önemli propagandasıydı…
Şimdi ise eylem yapacak eylemsel gruplar kalmadığı, yapacak olanlarda ağır yasaklarla karşı karşıya kalacağından ayrıca eylem yapılmak istense; gece devam eden müzik yasağına mı, sanatçılara uygulanan yasağa mı, meydan etkinliklerine mi, parklardaki yogaya mı hangi birinin eylemi yapılacak?
O kadar çok yasak var ki… sanatçıların makbullüğüne karar veren irade yakında dinlenecek müzik türünü bile belirleyebilir!
Müzik cehaletimizden olsa gerek yasaklanıncaya kadar Melek Mosso'nun bu kadar ‘ahlaka mugayir' tehlikeli bir sanatçı olduğundan haberimiz yoktu!
Meğerse çok tehlikeliymiş! Birçok sanatçıyla birlikte her yerden yasaklandığı haberleri geliyor. Yerlerine Devletin makbul saydığı sanatçılar ikame ediliyor! Bizimde yazı yazdığımız ilimizdeki POLİTİKA gazetesi manşet atmış ‘'Melek Mosso'yu dinleyebilecek miyiz'' diye. Her ilde ahlak zabitanlığı görevi üstlenen bazı derneklerin benzeri derneklerde harekete geçerek Balıkesir adına Melek Mosso'yu istemiyoruz; ahlakımız bozulur diye bildiri yayınlamış! Bu bildiriden sonra Balıkesirlinin ahlakı zarar görmez artık!
Yurdun dört bir yanına düşen, yüreğimizi dağlayan şehit haberi bu defa ilimize düşmesi sonucu ‘şimdilik' ileri bir tarihe ertelenen; Melek Mosso konserinin olup olmayacağı meçhule kaldı!
Her alanda olduğu gibi, sanatçıların makbullüğüne yönetenler karar veriyor! Bir başka enteresanlık ise bazı sanatçıların olduğu etkinliklere yasak geliyor ama yasağın kimin tarafından geldiği belli olmuyor. Belediye valiliğe, valilik organizasyon firmasına… İktidar adına sözcü Ömer Çelik ve Nabi Avcı yasakçı olmadıklarını, özgürlüklerden yana olduklarını iddia etmelerine rağmen yasaklarda devam ediyor.
YASAK SIRASI DİJİTAL MEDYADA MI?
‘'Dezenformasyon Yasası'' olarak tanımlanan ‘'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'' iktidar tarafından TBMM Başkanlığı'na sunuldu. ‘'Sosyal medya düzenlemesi'' olarak bilinen daha çokta sosyal medyayı kontrol altına alma amacı olduğu düşünülen kanun teklifi 25 sayfadan, 40 maddeden oluşuyor, sosyal medya ve internet medyasına yeni düzenlemeler getiriyor.
Kanun teklifiyle Türk Ceza Yasası'na ‘'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma'' suçu eklenerek, ‘'endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya'' yönelik yayın yapanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülmektedir.
Suçun, failin gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyet çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen cezalar yarı oranına kadar artırılması öngörülüyor.
Hemen sorulması gereken soru; troller ne olacak veya iktidara destek verici ‘'kin, nefret ve tahrik edici ifadeler'' kullananlara ne oldu? Bugün iktidardan yana trollük yapanlara ses çıkarılmayıp, iktidara karşı olanlar hakkındaki ayrımcı uygulamanın bu düzenlemeden sonra olmayacağının garantisi nedir.
Niyet gayet açık ortada, RTÜK tarafından zapturapt altında tutulan yazılı ve görsel medyadan sonra iktidarın tam olarak kontrol altında tutamadığı ‘'Sosyal medyayı'' kontrol altına alma niyetinden başka bir şey gibi gözükmüyor.
Bugün RTÜK tarafından yazılı ve görsel medyaya uygulan ayrımcı uygulama varsa internet-dijital medyaya da olacağı odur.
Hadi en son RTÜK uygulamasına bakalım!
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Kılıçdaroğlu'nun ‘'Erdoğan ailesinin ABD'de kurulan bir vakfa TÜRGEV ve Ensar aracılığıyla para aktararak kaçmaya hazırlandığını'' iddia ettiği görüntüyü yayınlayan Tele 1, Halk TV, KRT ve Flash TV'ye tavan oranda para cezası verdi.
E bu dünyanın her yerinde haberdir. Ceza uygulaması ise ‘'basın özgürlüğüne, haber alma hakkına, demokrasiye'' aykırıdır.
RTÜK yazılı ve görsel medya üzerinde iktidar adına Demokles'in kılıcı gibi ‘ceza' penceresinden bakarken…
Cumhurbaşkanı Erdoğan Sayıştay'ın 160'ncı kuruluş yıl dönümünde ‘'Sayıştay'ın icracı kurumlardaki denetimini sadece açık arama ve ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğini düşünüyorum'' diyor. Görevi icracı kurumların açıklarını aramak, yanlışlarını ortaya çıkarmak, yanlışlara karşı cezai müeyyide uygulamak olan Sayıştay'a bir anlamda görevinizi yapmayın denilirken…
RTÜK denetim görevini sadece iktidara karşı olanlar üzerinde ağır cezalar uygulamak olarak görüyor. Mesela RTÜK iktidar medyasına son bir yılda hiç ceza kesti mi, kestiyse nedir ki kesmedi, o halde iktidar medya kanallarının hiç kusuru yok mu, olan kusurlar yok mu sayılıyor?
İnternet-Dijital medya kanunu TBMM'den geçtiğinde de ‘sosyal medya' yönetenlerin kontrolü altına alınacak bir mecra haline gelmesi kaçınılmazdır.
Tarihi seçim öncesi yeni yasaklara şimdiden hazır olunmalı.