YazıYorum (Mete Kozdağ)
Tıp Fakültesini, beşinci sınıfta bırakan; bir dönemin Türkiye Milli Yüzme Takım Kaptanı, golf şampiyonu ve son olarak televizyon kanallarında spor yorumculuğu yapan iş adamı, haciz uygulamasıyla yeniden gündem oldu.
Bankaya olan 180 bin TL'lik borcu nedeniyle haciz kararı çıkarılan iş adamının evine giden haciz memurları, iki adet Rolex kol saatine el koydu.
O sırada evde olmadığını belirten iş adamı, haciz memurlarının kapıyı çilingirle açtıracaklarını söylemesi üzerine, onları, evin güvenliğine yönlendirdi.
Güvenliğin yardımıyla haciz işlemi uygulayan memurlar, iş adamına ait 180 bin TL değerindeki, dünyaca ünlü markaya ait olan iki saate haciz uyguladı.
Kol saati, bir ziynet eşyası olarak görülür ve ilgili kanunlarca haczedilip değerinden satılarak borca sayılabilmekte.
Kol saati, borcun vadesinde ödenmemesi durumunda tıpkı diğer malların haczi gibi kolaylıkla el konulabilecek bir eşya olarak görülmekte.
‘Yükte hafif, pahada ağır' yani taşınması kolay ve kendisi kıymetli eşya olan kol saati, sadece zamanı göstermiyor.
Yazımı kaleme aldığımda artmaya devam eden dövizi ve altını frenlemek için Gelire Endeksli Senet (GES) adında yeni bir önlem daha alındığı duyuruldu ama ne döviz ne de altın, bu yeni önlemi pek de ciddiye almadı, yükselmeye devam etti.
Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) da kredilere fren için adım attı. Tüketici kredilerinde vadeleri kısalttı, kredi kartlarında ise asgari ödeme miktarını artırdı.
Aslında Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminde verilen sabit faiz serbest bırakılıp, faiz oranı bankalara bırakılsaydı; yurt dışından kaynak bulmada çok daha başarılı olan bankalarımız sayesinde paramızın değeri korunup, faiz-döviz-enflasyon 3'lüsünün artışında yavaşlama görülecekti.
Büyük ihtimalle bir sonraki adım bu olacaktır.
Kol saati, nasıl sadece zamanı göstermiyorsa, yurt dışından kaynak bulunmadan da ekonomik başarı, sadece göstermelik olur.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.
