Mudanya Müterakesi 11 Ekim 1922 sabah 6.00'da imzalandı. Mudanya Konferansına İsmet Paşa başkanlık etti. İngiltere'yi İngiliz işgal komutanı General Harrington, Fransayı General Charpy ve İtalya'yı General Mombelli temsil ediyordu.Yunanlılar konferansa katılmadı. General Mazarakis ve Albay Sarıyanis kıyıda, uzakta bir gemide bekliyorlardı. Fransız Franklin Bouillon aracılık yapmaya çalışıyordu. Konferansın başlayacağı günlerde başkomutan Mustafa Kemal Bursa'da idi. Sonra Ankara'ya gitti. Çünkü Zafer'den hemen sonra Ankara'da siyası faaliyet başlamıştı. Meclis'te Mustafa Kemal Paşa'nın yetki ve yönetimini şiddetli bir şekilde kontrol altına almak isteyenler vardı. Karşı taraf ise Mustafa Kemal'le beraber ahenk içinde çalışmak isteyenlerdi. Ankara'da artık başkumandanın askeri görevi bitmişti. Onun siyasi hayatı başlıyordu.
Büyük Zafer'den ve Mudanya mütarekesinde sonra Lozan konferansına Müttefikler 27 Ekim 1922'de Ankara'da 23 Nisan 1920'de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hükümetini davet ettiler. Ayni konferansa İstanbul hükümetinin de davet edildiğini Sadrazam Tevfik Paşa 29 Ekim'de Büyük Millet Meclisi'ne bildirdi. Mustafa Kemal'in deyimi ile ‘'Bu müşterek davet keyfiyeti , şahsi saltanatın kaldırılması işlemini, kesin olarak sonuçlandırdı ‘'.1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılması için kanun teklifi yapıldı. Tesadüfen bu tarih peygamberin doğum günü idi. Teklif alkışlar arasında kabul edildi. Böylece İstanbul hükümeti işi çözümlenmiş oldu. 4 Kasım'da İstanbul kabinesi son toplantısını yaptı ve sahneden çekildi. İstanbul devlet yöneticileri Ankara'nın temsilcisi Refet Paşa'yı ziyaret ederek Ankara hükümetine tabi olduklarının bildirdiler. 16 Kasım'da son padişah Vahidettin işgal kuvvetleri komutanı General Harrington'a bir sığınma mektubu yazdı ve 16 Kasım'da bir İngiliz zırhlısı ile ülkeyi terketti.
İsmet Paşa Lozan Konferansına baş delege olarak meclisin ittifakı ile seçildi. Rıza Nur ve Hasan Saka da delege olarak seçildiler. Heyet 11 Kasım'da Lozan'a vardı. Daha önce 1921 Ekim'inde Fransızlarla bir anlaşma yapılmış, onlarla olan savaş bitmişti. Türkiye'de bulunan işgal kuvvetlerinin ülkeden çıkması, azınlıklar, Suriye sınırı, Trakya sınırı, Musul, kapitülasyonlar, borçlar, borç ödemeleri, imtiyazlar çözülmesi gereken sorunlardı. Konferansı İsviçre Cumhurbaşkanı açtı. Onun konuşmasından sonra Lord Curzon konuştu. Konferansın genel sekreteri İtalyan Massigli'n karşı olmasına rağmen İsmet Paşa da bir konuşma yaptı. Konferansta İngilizce ve Fransız konuşulması kabul edildi. İsmet Paşa Türkçe konuşmakda da israr etti.Törenler bittikten sonra Uşi şatosunda konferans çalışmaya başladı.
İlk konuşulan konu Batı Trakya sorunu oldu .Eski Türk hükümetlerinin yanlış politikaları yüzünden doğan durumu düzeltmek, siyasi ve askeri güçlükler nedeniyle, sonuçlandırmak mümkün olmadı. İnönü hatıralarında , Kurtuluş Savaşı sırasında, öncesinde ve sonrasında ‘'Türklerle uğraşan başlıca kuvvet , başlıca devlet İngilizler olmuştur. Yunanlıların harbi kesin olarak kaybetmesinden sonra çıkan ihtilaflarda da bizimle mücadele eden başlıca büyük kuvvetin İngilizler olduğunu gördük'' demiştir (Selek, 342). İngiliz başbakanı Lloyd George kendi isteklerini elde edebilmek için Türklerle savaşı göze almakta idi. Fakat müttefikleri istekli değildi. Bu nedenle İngiliz dışişleri bakanı Lord Curzon bu durum karşısında , harbe girmeden bir barış yapma yolunu seçmiş ve Lloyd George da bu yüzden iktidarını kaybetmişti. Konferans sırasında konuşulan önemli konulardan biri azınlıklar konusuydu. Ermeni temsilcileri Noradunkyan ve Paşalyan Efendiler ve Lord Curzon , Türkiye topraklarından ayrılacak bir bölgede Ermenistan devletinin kurulmasında israr ediyorlardı. İsmet Paşa bütün devletlerin kendi memleketlerinde ekalliyetlere tanıdığı hakları Türkiye'nin de tanıyacağını, fakat istisnai bir kayıt kabul etmeyeceğini ve herhangi bir kontrole razı olunmayacağını israrla belirtiyordu.
Diğer önemli konu kapitülasyonlar idi. Müttefikler kaldırılmasını istemiyor ,Türkiye kayıtsız şartsız kaldırılmasını istiyordu. Konfreans bu konuda sonuca varamadığından kesilmişti. Konferansa ara verilmişti. Dağılmadan önceki bir başka sorun Osmanlı Borçları idi. Türkiye sadece kendisine düşen borcu kabulettirmekte zorlandı. Osmanlı'dan ayrılan devletlerin hisselerine düşenleri kabul etmedi. Onlar borçları altınla ödenmesini istiyor , Türkiye Fransız Frangı üzerinde israr ediyordu. Lord Curzon İsmet Paşa'ya ‘'..Dediklerimizi kabul etmiyorsunuz. Hep red ediyorsunuz. Sonuçta şu kanaate vardık ki , ne redederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. İmar etmiyecek misiniz ? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nereden bulacaksınız ? Para bu dünyada bir bende , bir de yanımdakinde (ABD temsilcisi MR.Chaild ). Unutmayın, ne red ederseniz hepsi cebimdedir. Nereden para bulacaksınız , Fransızlardan mı ? …İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman , bu gün red ettiklerinizi cebimizden birer birer çıkartıp size göstereceğiz dediğinde'' İsmet Paşa'nın yanıtı ‘'Şimdi meseleleri halledelim. Para istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz'' olur. İsmet Paşa hatıralarında ‘'Lozan konferansından sonra 45 yıl geçti , bu sözleri hiç unutmadım. Bu 45 sene içinde para almak için müracaat ettiğimiz her yerde bu ihtimalleri görmüşümdür …. Ve Türkiye kendisini kendi alın teriyle tamir ederek İkinci Cihan Harbi'ni idrak etmiştir ‘' der. (Selek,360).Çözümlenemeyen bir başka sorun da Musul sorunu idi.
Sonunda müttefikler hazırladıkları barış antlaşmasını, Lord Curzon'un karargahı olan Betül – Rivage Oteli'nde 4 Şubat 1923'de yaptıkları toplantıda Türk tarafına sundular. Anlaşma metni Türk tarafının isteklerini karşılamıyordu. İsmet Paşa bu şartları içeren anlaşmayı kabul etmeyeceğini Lord Curzon'a bildirdi. Konferans kesildi. Dışişleri Bakanı ve Türk Murahhas Heyeti başkanı İsmet Paşa Türkiye'ye döndü. Konu mecliste tartışıldı. Atatürk karşıtları Lozan'dan barış anlaşması yapmadan geri dönüşü başarısızlık olarak yorumladılar . İnönü yüzünden barışın sağlanmadığı , Atatürk'ün yönetiminde barışın yapılamayacağını israrla iddia ediyorlardı. Yeni evlenmiş olan Atatürk'ün özel hayatı tartışma konusu yapılıyordu. Bu arada yeniden seçime karar verildi. Karşıtlar seçim kanununda değişiklik yapılarak bir yerde beş yıl ikamet etmemiş birinin – Atatürk'ün – milletvetvekili seçilmesini önlemeye çalışıyorlardı. Mustafa Kemal'i en çok üzen bu girişim olmuştu. Mecliste görüşmeler çok haşin ve mütecaviz bir şekilde sürdü.
Meclisteki görüşmeler 6 Mart'ta bitti. Meclisin yüzde 85'i hükümet lehine karar verdi. Bu arada. Atatürk'e karşı ağır tenkidlerde bulunan Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey öldürüldü. Bu olayı yapanların başlarında, kurtuluş savaşı sırasında büyük hizmeti dokunan Giresunlu Topal Osman Ağa'nın bulunduğu ve o sırada Atatürk'ün korunmasından sorumlu milis kuvvetinin içinde olduğu ortaya çıktı. Muhafız kıtalarının komutanı İsmail Hakkı Bey'e Atatürk suçluları bulmak ve cezalandırmak görevini verdi. 8 Mart ‘da bakanlar kurulu İtilaf Devletlerine verilecek yanıtı kararlaştırdı. Taraflar 28 Nisan'da yine Lozan'da toplanmaya karar verdi.
İnönü Lozan'a ikinci gidişinde yanında eşi Mevhibe Hanım'ı da götürdü. Bu kez İnönü ve Türk heyeti , İnönü'nün deyimiyle ‘'beklenen misafir gibiydi''. İlk gittiklerinde ise onlara düşman gözüyle bakılıyordu.Konferansın en önemli , uzlaşılmasında zorluk çekilen konusunu İnönü şöyle anlatıyor: ‘'Gençliğimden beri kapitülasyonların yalnız iktisadi hükümlerinden dolayı elimiz kolumuz bağlı bilirdik. İşin içine girdikten sonra anladım ki, asıl önem verdikleri , kapitülasyonların adli kısmıdır. Nitekim, mali ve ticari hükümlerden dolayı fazla güçlük çıkarmaksızın kapitülasyonların kalkmasını kabul ettiler. Ama adli kısım üzerinde sonuna kadar direndiler.'' (Selek, 400).Genel af, varolan yabancı şirketlerin imtiyazları, Musul, Hatay, borçların miktarı ve altınla ödemek yerine Fransız frangıyla ödemede Türk tarafının israrı, boğazlar , işgal kuvvetlerinin ülkeden çekilmesi, varılan Lozan anlaşmasının imzalanması günü ve ne gün yürürlüğe gireceği diğer karara bağlanan konulardı. Lozan anlaşmasının imzalanmasından sonra, İsmet Paşa, Lozan anlaşmasında taraf olmayan ABD delegesi Mr.Grew ile, Lozan ışığında, 6 Ağustos 1923'te bir anlaşma imzaladı. Ve hemen yurda dönmeye karar verdi. Fakat bu anlaşma ABD senatosundan geçmedi. Lozan Anlaşması'nı diğer devletler geçikerek imzaladı . Bu nedenle anlaşma ancak bir yıl geçikerek ,6 Ağustos 1924'de yürürlüğe girdi. Ve hala geçerliliğini korumaktadır.