Seçim yaklaştıkça, iktidar sorunlara çözüm üretmekte çaresiz kalıp oy kayıpları artmaya başlayıp, uzun 20 yıllık iktidarın değişme ihtimali ortaya çıkmaya başladıkça bugüne kadar iktidarın etrafında konuşlanan, kendilerini liberal demokrat olarak tarifleyen gazetecilerin ‘endişeli muhafazakarların' endişeleri dikkate alınmalı minvalinde yazıları artmaya başladı.
İktidar olabilmek için muhafazakar seçmenlerin oyuna ihtiyacınız var onlarda, yaşanan sorunlardan etkilenerek iktidardan desteğini çekip CHP'nin içinde olduğu muhalefet bloğuna oy verebilir ama sizde iktidar olduğunuzda bu çevrelerin AKP dönemindeki kazanımlarına helal gelmeyeceği yönünde garanti verin. O çevrelerde ‘ekonomik, sosyal ve kültürel' kazanımlarımız ya elimizde giderse endişelerini dile getiren yazıların seçimler yaklaştıkça daha da artacağı kaçınılmazdır.
AKP öncesi de ‘endişeli muhafazakarlık' endişe ve kaygıları üzerine yazılar çok yazılmış, uzun tartışmalar yapılmıştı. AKP döneminde endişeli olan çevrelerin endişeleri ortadan kalktığı, endişeliler kendilerini sistemin sahibi olarak görmeye başladığı gibi, karşı mahalleye özellikle seküler çevrelerin benzer endişeler yaşamasına göz yumulup sessiz kalınması, hesaplaşmayı çağrıştıran büyük altüst oluşlar yaşanma ihtimalini her geçen gün yükseltmektedir.
Peki dün ve bugün sürekli endişe ve kaygı dile getiren, iktidarla birlikte güç devşiren, gücünü iktidardan alan kişi ve yapılar hiç kendileri dışındakilerin endişe ve kaygılarına kulak verdi mi?
Karşı mahalle olarak tanımlanan kendileri gibi düşünmeyen, yaşam şekli onlar gibi olmayanların 20 yıl sonra endişeleri artmadı mı, dün endişe duyanlar bugün endişeye yol açtıklarının farkında değiller mi?
Elbette farkındalar! Dün ne yaptıklarını bildikleri içinde; ya Erdoğan giderse kaygısı yaşamaktadırlar.
Bugün daha cılız çıkan tehdit savurmaları, seçimler yaklaştıkça artarsa şaşırılmamalı.
GELECEK ENDİŞESİ VE TEHDİT STARTINI CEM KÜÇÜK VERDİ
Kamuoyunun çok yakından tanıdığı, her gün TV'lerde kimseyi konuşturmayan Almanya bizden daha fazla ekonomik sıkıntı içinde, Almanya'da insanlar geçinemiyor nutukları atan iktidara yakınlığı, Erdoğan'a bağlılığını gizlemeyen gazeteci Cem Küçük sanatçıları tehdit ederek, diğerleri gibi sizlerde yurtdışına kaçacaksınız deyip, ‘kefeni cebinde' taşıdığını iddia ederek, ‘milliyetçilik, Müslümanlık, Türklük, muhafazakarlık' nutuklarıyla ‘biz ölümden korkmayız, siz tavuklar gibi korkasınız, biz yine burada kalacağız' benzeri iddia ve tehditler savuran yazı yazdı Türkiye gazetesindeki köşesinde.
Küçük, Instagram hesabından, ‘'Bıktım artık. Ekmeğimizin değeri, paramız iyiden iyiye pul oldu…'' mesajı paylaşan Birce Akalay'ı hedef göstererek ‘tutuklanmakla' tehdit etti.
Ayrıca ‘'şimdi bana organize küfrettiren; Birce Akalay'lara, Athena Gökhan'larla, Şahan Gökbakar'larla aynı kafaya sahip Gezi kalkışmacısı Mehmet Ali Bora ülkemizden kaçmadı mı? PKK'lılar, FETÖ'cüler, Marksistler fare gibi kaçtılar Türkiye'mizden. Biz dimdik ayakta kalacağız her zaman olduğu gibi.''
Tehditleri savunan Cem Küçük, ya birde Erdoğan kaybederse korkusunu nasıl dile getirmişti!
‘'Erdoğan karşısına herhangi biri seçildiğinde biz dahil herkes yargılanır. Seri bir tutuklama başlar. Elinden gazeteyi alma, bir günde medyasını alma var ya onları yaparlar, şirketlerini alırlar, FETÖ'yle uğraşanların kellelerini alırlar. KHK hemen çıkar, mağdurlar tamam ama mağdur olmayanlarda çıkar. İçerde FETÖ'cü kalmaz. Ve yargılamalar başlar. Uluslararası çevreleri de yanlarına alacaklar. ABD, AB'yi yanına aldın mı, istediğin gibi kanun çıkartır mısın çıkartırsın. Tutukladın, Mehmet Metiner'i AB itiraz mı edecek. Tutukladı Melih Gökçek'i, Erdoğan'a cesaret edemeyebilirler ama etrafına gelirler. Melih Gökçek, Mehmet Metiner, Şamil Tayyar seni beni kim kurtarır. Seni beni tutukladı AB açıklama mı yapacak.'' Metiner ‘'İngilizce' de bilmiyorum gidecek yerim de yok, zaten yeterince korkağız, korkutma bizi'' diyerek Erdoğan'a sahip çıkma motivasyonlarını gösteriyorlar.
Olacak dediklerinizi öngörürken acaba döneminizde acı çekenler hiç aklınıza geldi mi, ne dersiniz?
Erdoğan kaybederse ülkeden gitmeyi, İngilizce bildiği için avantajlı olduğunu düşünen Cem Küçük kendisi gibi düşünmeyen, her gün birilerine itibar suikastı yaparken eleştiriler karşısında sanatçıları yargılanmakla tehdit ediyor, ülkeden tavuk gibi kaçmakla suçluyor.
Ve inanın, seçimler yaklaştıkça, seçim kaybetme kaygısı arttıkça, iktidar sayesinde makam ve mevki sahibi olanlar, liyakatsizliklerini en iyi kendileri bildiği için konforlu hayatı kaybetme ihtimali yükseldikçe, olası en küçük bir eleştiride; etrafa akıl almaz tehditler savurmaya, yakarız, yıkarız demeyi daha da artıracaklardır. Hani hep merak ediliyor ya, iktidarın bunca ‘kör gözüm parmağına yanlışları' neden görülmez, sahiplenir; bunlar mı görecek, nasıl görsünler ki!
Cem Küçük Bey sanatçılara yönelik tehditlerine karşı kamuoyundan yükselen tepkiler karşısında; tehdit değildi, iyi niyetli bir uyarıydı diye açıklamada bulundu. Sen uyarı makamı mısın?
Korkuyorlar, yaptıklarından, yıktıklarından, hak etmedikleri kazanımları kaybetmekten o kadar çok korkuyorlar ki…
Oysa korkuya ve kaygıya gerek yok bu ülke hepimize yeter; yeter ki intikam duygularıyla yaşam inşa edilmemiş olsun! Geldiğiniz gibi gitmeyi içselleştirin…