ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

03.03.2020

ÖNGÖRÜLMEYEN DIŞ POLİTİKANIN ÖNGÖRÜLEBİLİR SONUÇLARI

Ülkemizin tarihinin en büyük acılarını yaşıyoruz. Kaybettiğimiz bütün vatan evlatlarına Allahtan rahmet diliyoruz.

Depremde hazırlıkları tartışmayan; çığda, selde nedenleri sorgulamayan, bu kadar şehit verilmişken dış politikayı irdelemeyen bir toplumun geleceği yoktur. Nefes filminde “uyursan ölürsün” uyarısından hareketle; siyaset yapmazsan, konuşmazsan, sorgulamazsan ölüyorsun. Demokratik toplumlar ve devletler en zor anlarda ortak aklı yaratma, üretme imkanını inşa edenlerdir o yüzden en zor süreçleri en az yıkımla atlatır ve çok çabuk toparlanırlar.

O yüzden İdlib’deki operasyonu ve Suriye politikasını bütün boyutlarıyla tartışmak zorunludur.

Bu çerçevede;

Öngörülmeyen bir dış politika siyasetinin öngörülebilir sonuçlarını yaşıyoruz. Şimdi öngörülmeyen ise bu süreçten ne kadar büyük bir yıkımla çıkacağımızdır.

Cumhuriyetin Orta Doğu ve bölgesel pratiğinden süzerek oluşturduğu ve özenle koruduğu kurucu dış politika siyaseti ve öncelikleri yok sayılarak, AK Parti tarafından oluşturulan dış politika siyaseti ağır bir tabloyu ülkenin karşısına çıkarmıştır. Sağlıklı hiçbir veriye dayanmayarak tamamen pre-historik fantazilerle başlanan Suriye politikası artık en ağır sonuçlarını veriyor  ve ne yazık ki bu çok uzun sürecek bir yıkım sürecinin içinde bilinmezlere sürükleniyoruz.

ABD, NATO, Körfez ülkeleri ile başlayan, Rusya ve İran ile başka bir aşamaya evirilen artık günlük ve hatta saatlik “pakt” değişiklikleri kurucu denge politikasını ortadan kaldıran AK Parti’nin bu gel gitleri ülkenin bölgesel ve uluslararası caydırıcılığı sonlandırmıştır. Dış politika çıkmazının bütün yükünü gencecik insanlarımızın omuzlarına yıkan bir siyasetin geleceği daha fazla acıdır.

Suriye politikasındaki ısrar devam ettiği sürece sadece Suriye rejimi, halkı ile değil, Arap milliyetçiliği ve radikal terör örgütleriyle kısa ve uzun vadede ağır bir çatışma iklimi yaratmış olunacaktır. İran’ın bu sürece seyirci kalmayacağı çok açıktır. Rusya’nın asla geri adım atmayacağı, kendi bölgesine asla dokundurtmayacağı görülmektedir. Bu durumda Rusya ve İran’ın Suriye’de rejimle birlikte ülkemize karşı ortaklaşacağı açıktır. Ötesinde PKK, PYD başta olmak üzere farklı terör dinamiklerini hayata geçireceği de hesaba katılmalıdır. Bu eksende yaşanan çatışma ve savaş haline ABD, NATO, AB ekseninde bir destek gelmeyeceği de görülmektedir. Çünkü ABD ve Rusya açısından güçten düşmüş bir Türkiye tercih sebebidir. Suriye’de de Orta Doğu’da da emperyal odaklar sınırlarını çizmiştir. Bu sınırları değiştirmek için birbirleriyle savaşmamakta, vekalet süreçlerini/çatışmalarını/savaşlarını yönlendirmektedir. Ne yazık ki Türkiye’ye biçilen rolde bugün itibariyle de budur. Öte yandan tarihin en büyük göç dalgasından birini “ensar-muhacir” tarihsel ve dinsel arka plan üzerinden yorumlamanın da, kabullenmenin de, entegre etmenin de mümkün olmadığını da görmüş olduk. Sınırları açmanın da bu büyük göç dalgasına bir çözüm olmayacağını da göreceğiz…

Türkiye dış politikada tarihin en büyük kırılmasını ve bununla birlikte en büyük krizini yaşıyor. AK Parti’nin bu süreci tersine çevirmesi ise olası değildir. Yanlışlık parantezinde attığı her adam çözümsüzlük noktasında çarpan etkisi yaratmakta hem içeride hem de dışarıda çok büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Özelde İdlib’de genelde Suriye’de bu haliyle bir geri çekilmenin kendi tabanında bile o zaman bütün bu bedeller neden ödendi sorgulanmasına neden olacağını biliyor ama kaldığı sürece de bedelin ülke açısından çok daha ağırlaştığını da görüyor. Kalmak da çıkmak da kendisi açısından çok ciddi siyasi riskler taşımaktadır. O yüzden bu sorunu çözme ihtimali bulunmamaktadır. Çünkü çözüm bölge halklarıyla diyalogdan, egemenliğe karşılıklı saygıdan geçmektedir. Çözüm Cumhuriyetin kurucu dış politikasına, ülkenin her alanda bağımsızlığı inşa edecek  bir yaklaşımdan geçmektedir. Çünkü çözüm diplomatik başarısızlıkları askerlerin omuzlarına yıkmamaktan geçmektedir. Çözüm Orta Doğu’da bütün emperyal odaklara karşı, vekalet savaşlarına karşı, barbarlığa karşı dayanışmadan, barıştan, kardeşlikten geçmektedir. Tarih sola karşı emperyalizmin yarattığı rejimlerin, sosyolojilerin, paylaşımların ağır bedellerini ödetiyor. Solu çevrelemek için çizilen yeşil kuşak halkların kanlarıyla kırmızı bir kuşağa dönmüştür…


Bu yazı 475 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans