Bölgemiz Kuzey Ege'de kısa yaz tatilini bahane ederek bir süre yazılara ara verdik.
Biz ara verdik diye ülke yoğun gündemine ara vermiyor, istesek de gündemden uzak durabildiğimizi söyleyemeyiz. Neyse biz sıcak siyasi gündemin dışına çıkarak futbolun siyasetine bakalım istiyoruz.
Siyasetin yoğun gündeminden futbola bir türlü sıra gelmiyor. Fırsat buldukça gittiğimiz futbol maçlarından Galatasaray-Gaziantepspor maçında bugüne kadar hep yaşanılagelen ‘hakem facialarından' birini daha yaşayınca, bunu sosyal medya sayfamızda paylaştık. Gelen olumlu olumsuz tepkiler üzerine yazılarımızın yayınlandığı Politika Gazetesi GYY FB'li! Tarık Sürmelioğlu ‘bunu yaz' deyince, bizde yazalım dedik.
Bu arada biz kendimizi fanatik olarak görmesek de Galatasaraylıyız, 1982 yılından beri de maçları canlı olarak izlemeye çalışırız.
Yazıya konu olan olayla ilgili yaşananları kısaca anlattıktan sonra değişen TFF'ye ve MHK'ya rağmen yeni sezonda da devam eden sorunlara bakalım.
Gelelim yaşananlara, maçın ilk yarısında maç içinde birçok hatalı karar veren hakem Yaşar kemal Uğurlu Abdülkerim Bardakçı'yı rakibinin yüzüne müdahale ettiği gerekçesiyle 45. dakikada ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışı bıraktı. Bütün futbol otoriteleri kararın yanlış olduğunu, oyundan atılmanın yanlış ve çok ağır bir karar olduğunda birleşti. 10 kişi kalan GS maçı zorda olsa aldı, bir anlamda rakibe çarpan topun gol olmasıyla olayın daha da büyümesinin önü geçilmiş oldu.
Tabi bu karar sonrası tribünlerde yükselen tansiyon devre arasında GS yöneticilerine de yansıdı. Aynı zamanda Gaziantepli olan TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi de maçta olunca başta Sportif A.Ş Başkan Vekili Erden Timur ve diğer yöneticiler TFF başkanına ‘kendilerine büyük haksızlıklar' yapıldığını ‘hararetli bir sohbetle' hep birlikte dile getirdiler. Sinirleri yay gibi gergin olunca yiyecek içecek ikramlarına kimse bakmadı!
GS Başkanı Dursun Özbek aynı sertlikte Yaşar Kemal Uğurlu için ‘'Hakem de değil, iyi niyetli de!'' değil diye açıklamalar yaptı.
Yaşar Kemal Uğurlu iki haftadır dinlendiriliyor…!
Tabi ki mesele sadece GS veya bir maçta yapılan hatalar değildir. Türkiye'de her sezon yaşanan hakem facialarının takım ayrımı gözetmeksizin devam etmesi, her takımın haklı-haksız faturayı hakeme kesmesi, şampiyonun hakemler tarafından belirlendiği inancının her geçen gün kanıksanır hale gelmesi. TFF, MHK'lar değişse bile hakem facialarının aynen devam etmesi, futbola olan bakışı değiştirdiği gibi, futbolun gelişimine katkı sağlamadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Mesela geçen hafta Adana Demirspor Trabzon maçında Belhanda'nın attığı golün hakem tarafından iptal edilmesine aklı başında hiç kimse ve hakem otoriteleri hiçbir anlam veremedi.
Elbette futbolun sadece futbol olmadığı gerçeği ortadayken her türlü unsurun (siyaset ve lobilerin) hakemler üzerinden futbola yön verdiği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Bir taraftan siyaset, bir taraftan hakemler derken futbolun belirleyicisi saha içi oynanan oyun değil saha dışı oynanan oyunlar olunca Türk Futbolunun kalitesi düştüğü gibi uluslararasında izlenme, takip edilme ilgisi de hızla azalmakta, ekonomik değeri de düşmektedir. Önceki yıllara göre artması gereken yayın gelirleri de artmak yerine düşmekte, yayın ihalelerine talipli bile çıkmamaktadır.
Büyük tartışma ve kavgalarla birlikte sezon sona erse, her sezon bir takım şampiyon olsa bile üzerinden yıllar geçse de şampiyon takımın kim olduğu tartışması aralıksız devam etmektedir. Yani şampiyon tescillense bile diğer rakipler aslında şampiyonluğu kendilerinin hak ettiğini, haksız yere şampiyonluklarının ellerinden alındığı tartışmasını aynen sürdürmektedir.
Kendi ulusal ligimizde kendi kendimize didişirken uluslararası başarılarımız ne durumdadır?
Ne yazık ki uluslararası sıralamalarda her sene yükselmek yerine geriye düşüyoruz. Bu arada tüm futbol kulüpleri ağır borç yükü altında olmasına rağmen yerli-yabancı pahalı transferler her sezon devam ediyor. Avrupa'da hiçbir başarı yok, Avrupa hedefi olmadan bir eksik bir fazla şampiyon olabilmek için milyarlarca Euro-Dolar karşılığı pahalı transferler yapılmaya devam ediliyor.
Geçen yılın şampiyon takımı Trabzon, ikincisi Fenerbahçe şampiyonlar ligi ilk eleme maçlarında elendi, yollarına UEFA kupasında devam ediyorlar. UEFA ve Konferans liglerinde Başakşehir, Konya, Sivas başarılı bir şekilde devam ediyorlar. Umarız 20 yıl önce GS'ın ülkeye getirdiği UEFA kupasını diğer takımlarımızdan herhangi biri getirir.
Dört büyük dediğimiz Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor bu sezon 49 futbolcu alarak toplamda 89.6 Milyon Euro bonservis bedeli harcadı. Diğer takımların transferleri de dikkate alındığında Avrupa'ya göre düşük gözükse de göz ardı edilmeyecek büyüklükte rakamlardır.
Sonuç olarak futbol sadece futbol olmadığına göre, futbolun asli unsuru hakemlerde hem futbolcu emeğine hem de camialara saygı gereği kafalarının arkasında başka hesap yapmadan renk ve takım ayrımı yapmaksızın art niyetli olmadan hatalı bile olsa her takıma aynı standardı uygulamalıdırlar!