Ülkenin ve ülke insanının büyük mağduriyetlerine sebep olan FETÖ terör örgütü ile yoğun mücadele yapıldığı yönetenlerce iddia edilmektedir. En alttan en üste haklı, haksız sebeplerle FETÖ ile ilişkilendirilerek mağduriyetlerin yaşandığı kamuoyuna sürekli olarak yansımaktadır.
Geçmişte FETÖ'ye en yakın olan bazı siyasilerin ve siyasi desteği arkasına alanların makamlarını korudukları hatta daha üst makamlara terfi ettiklerini bir tarafa bırakarak, yerel ve ulusal basına da yansıyan, FETÖ mağduru olduğunu iddia eden ilimiz Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Haydar Ali Erken hocamızın yaşadıklarını anlatan mektubu yazının devamına aynen ekliyorum. Adı geçen kişi ve kurumlardan cevap gelirse onları da aynen yayınlarız.
Konu ile ilgili 3.10.2022 tarihinde Aydınlık gazetesinde ‘'Yönetimi şikayet etti görevine son verildi'' başlığıyla, Üniversitelerde sorunlar bitmiyor. Balıkesir Üniversitesinde yönetimini YÖK'e şikayet eden, şikayetlerini CİMER'e ileten öğretim üyesinin görevine son verildi. Diye devam ediyor. Ayrıca Üniversite ve rektör ile ilgili Balıkesir yerel basınında bu yönde çok sayıda haber yer aldı.
Basına yansıyan haberlerden ve mektuptan anlaşılan, H.A.Erken hakkında isimsiz ihbarla başlatılan soruşturmadan bir şey çıkmamış, üniversitedeki çalışmalarına destek verilmediği gibi engellenmiş, YÖK ve CİMER'e suç duyurusunda bulanan kendisi, hakkında açılan davadan beraat ettiği halde hala görevine iade edilmemiş. Ve daha birçok iddia mektupta buyurun…
Sayın Ergün Aydoğan,
Hukuksuz bir şekilde kamu görevinden çıkarıldım. Maruz kaldığım mağduriyeti özetleyen metin aşağıdadır.
Saygı ve selamlarımla.
Doç. Dr. Haydar Ali ERKEN
Yükseköğretim sistemindeki devasa sorunları ve rektörleri eleştirdiğim için birçok haksızlığa maruz kaldım, tıbbi cihazlarla ilgili bazı projelerimi hayata geçiremedim, profesörlük koşullarını sağlamama rağmen yıllardır kadrom da verilmedi. FETÖ mağduru olduğum üniversite yönetimi tarafından çok iyi bilinmesine rağmen hakkımda isimsiz sözlü iddia olduğu gerekçesiyle idari işlem yapıldı.
Hakkımdaki bütün soruşturmalar lehime kapandıktan sonra hukuk mücadelesine başladım ancak üniversite yönetimi farklı gerekçeler öne sürerek avukatlarıma bilgi/belge vermeyi reddetti. Ayrıca üniversitedeki sorunları geçtiğimiz Şubat ayında YÖK Başkanlığı' na iletip huzurlu ve verimli bir çalışma ortamının sağlanmasını talep ettim. YÖK' ten cevap alamadığım için sorunları Nisan ayında CİMER' e de ilettim. Üniversitedeki sorunların çözülmesini beklerken Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016 yılındaki idari soruşturmaya istinaden hakkımda bir adli soruşturma başlatmış olduğunu öğrendim ve daha sonra bundan da beraat ettim. Ancak bu süreçte YÖK, hakkında birçok iddia bulunan rektörü açığa almadığı için rektör görevine devam etti ve benim hakkımda hukuksuz bir şekilde soruşturma yürüttü. Daha sonra YÖK'ün de onayıyla hızla kamu görevinden çıkarıldım. Hatta YÖK savunmamı bile almadı ve işlem KHK' nın geçerlilik süresi bitmeden yetiştirildi.
Önceki idari soruşturmalarda, benim FETÖ ile ilişkimin olmadığı aynı üniversite tarafından defalarca tespit edilmiş olmasına rağmen ayrıca yeni ortaya çıkan aleyhime bir kanıt da olmadığı halde, Balıkesir Üniversitesi ve YÖK' ün ben FETÖ ile ilişkiliymişim gibi bile bile işlem yaparak hızla beni üniversiteden göndermeye çalışmaları ibretlik bir hadisedir. YÖK' ün bu mantık ve hukuk dışı kararına itiraz etmeme hatta mahkemenin beraat kararını da göndermeme rağmen, YÖK henüz yanlışlığı düzeltmemiştir.
Aynı konuda tam dört kez idari işlem yapacak kadar gözü dönmüş olan üniversite yönetimi, son soruşturmada da hukuk kurallarını hatta anayasamızı ihlal etmiştir. Hatta soruşturmacıların, Cumhuriyet Savcılarının yetkisinde olan bazı işlemleri yaptıklarını fark edip avukatımla birlikte soruşturmacıları sözlü ve yazılı olarak uyarmamıza rağmen, aceleleri olduğunu söyleyip yetki gaspı da yaparak hukuksuz işlemlere devam etmişlerdir. Diğer bir önemli ayrıntı ise soruşturma komisyonunda görevlendirilen bir dekanın bu görevden çekilmiş olmasıdır. Balıkesir Üniversitesi' nde dekanlık görevinde bulunan bir kişinin üniversitemizdeki rezillikleri bilmemesi mümkün olmadığından bu görevi reddetmiş olması manidardır. Bildiğim kadarıyla, hukuka uygun tesis edilmeyen özellikle de yetki gaspı yapılarak yapılan işlemler veya kararlar yok hükmündedir/korsandır. Dolayısıyla devletimiz bu kararı yırtıp atmalı ve sorumlular hakkında gerekeni yapmalıdır.
Balıkesir Üniversitesi' nin durumunu zaten biliyorum. Benim asıl üzüldüğüm/hayal kırıklığına uğradığım nokta YÖK' ün hiçbir mantıksal/hukuksal izahı olmayan tavrıdır. Sorunları yaklaşık sekiz ay önce YÖK' e iletmeme rağmen üniversitemize zarar verenler halen koltuklarında oturmaya ve zarar vermeye devam etmektedir. Aynı YÖK, suçsuz olduğumu bildiği halde beni cezalandırmayı tercih etmiştir.
Üstelik soruşturma işlemi benim şikâyet ettiğim ve hakkındaki süreç devam eden rektör tarafından yürütülmüştür. Ayrıca, üniversitenin benim için teklif ettiği ceza yine benim CİMER' e şikâyet ettiğim YÖK tarafından onaylanmıştır (CİMER' e yaptığım başvuruda “Sorunlarımızı detaylı bir şekilde 22.02.2022 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına da ilettim. Ancak sorunlarımız ile ilgili henüz çözüm üretilmemiştir.”ifadesi de yer aldığından sadece üniversite yönetimi değil, YÖK' de benim için hasım pozisyonundadır ve bu süreçte bu şekilde karar vermişlerdir).
Benim YÖK'e ilettiğim üniversitemiz ile ilgili sorunlar yükseköğretim sistemindeki genel sorunların yanında buz dağının görünen kısmı bile değildir. Bu süreçte anladığım kadarıyla YÖK, yükseköğretim sistemindeki devasa sorunları çözme konusunda istekli değildir. Ayrıca YÖK'ün, FETÖ veya diğer örgütlerle mücadeleyi doğru düzgün yapmadığı da bu süreçte ortaya çıkmıştır.
Bu olay ulusal basına da yansımasına rağmen, ne YÖK Başkanı ne de rektör iddialara cevap vermemektedir. Oysa, onurlu bir insana yakışır şekilde her şeyi dürüstçe açıklamaları gerekir. Doğruları söylemekte zorlanacaklarsa en azından benimle ilgili bütün belgeleri açıklamaları gerektiğini düşünüyorum (YÖK ve CİMER'e ilettiğim şikâyet dilekçeleri, YÖK ile yazışmalarımız ve soruşturma belgelerinin tamamı). Çünkü anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ikinci maddesi herkes için bağlayıcı niteliktedir.