Bu yazı dizisini 40 yılı aşkın yurt dışındaki profesyonel iş hayatındaki tecrübelerimden , Yeditepe Üniversitesi'nde MBA öğrencilerine İngilizce verdiğim Yönetim ve Şirket Politikaları derslerinden ve Yeditepe'nin 2005 de yayınladığı İŞ Ahlakı ve Yönetim isimli kitabımdan esinlenerek hazırladım. Bu dizinin birinci kısmı Ahlak konularını ve Şirket sorumluluklarını anlatmaktadır. Daha sonraki kısımda ise uluslararası ortamda yolsuzluktan , yasa dışılıktan ve hırsızlıktan dolayı batmış büyük ve önemli şirketlerin öykülerini anlatacağım.
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde ortaya çıkan şirket, banka ve kurum yolsuzlukların, yalnızca ortakları değil, bütün paydaşları, ülke ekonomisini ve sonunda sokaktaki insanları da geniş ölçüde etkiledikleri açıkça görülmektedir.
İktisat, varolan kıt kaynakların sınırsız insan ihtiyaçlarını karşılaması için en verimli şekilde kullanılmasını, bireysel ve toplumsal refahın arttırılması amaç edinir.. Bireylerin kısa vadeli çıkarları ile toplumların uzun vadeli çıkarları çatışmaktadır. Bazı bireyler kısa devre çıkar maksimizasyonunu sağlamak için ahlâk dışı davranışlara sapmakta, böylece haketmedikleri katma değeri, kendileri yaratmadan ele geçirmek istemektedir. Bir toplumda bu türlü davranışların artması ve genel kabul görmesi, o toplumda ortak davranış normlarının ve toplumsal bağların kopmasına neden olmakta, o toplumun çöküşünü hazırlamaktadır. Ahlâk ve erdem olmadan kalkınma gerçekleşmemektedir. Bütün dünyayı etkileyen bu sorun akademik çevrelerde giderek artan bir ilgi konusudur.
İktisatın amacı varolan sınırlı, kıt üretim faktörlerinin, bireylerin sonsuz ihtiyaçlarını karşılamak için en verimli şekilde kullanılmasıdır. Bu görevi yerine getirdiğinde bireylerin ve toplumun refahı artmış olur. Ahlâk, iktisadın bu amacı gerçekleştirmede kullanıldığı en önemli araçtır. Gerçekten iktisat ve ahlâk birbirleriyle çok ilişkilidir ve içiçedir. İktisat biliminin doğuşu da bu gerçeği gösterir. 1776'da yayınladığı “Ulusların Zenginliği” adlı kitabıyla bu bilimin temelini atan Adam Smith, Glaskow Üniversitesi'nde ‘'Ahlâk Felsefesi'' profesörü olan bir rahip idi. Geçmişte iktisat dersleri Cambridge Üniversitesi'nde “Ahlâkî Bilimler” programının bir dalı olarak okutulmuştu.
1998'de Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan Amartya Sen, iktisat biliminin kökeninde etik ve mühendislik olarak iki kaynak olduğunu belirtir ve bunların ikisinin de siyasetle ilgili olduğunu işaret eder (Sen; 2003,15-17). “Aristoteles'in deyimiyle “Sanatların Efendisi” olan siyaset sanatı, iktisat dahil bütün sanatları içine alarak ve onları kullanarak “ne yapmamız ve neden kaçınmamız gerektiği” konusunda kurallar koyarak “insanın iyiliği” olan amacına ulaşabilir. İnsanın iyiliği amacına yalnız servet yaratarak değil, servetin getireceği başka şeyler yoluyla da ulaşılır. Bu nedenle Sen, iktisatın etik ve siyasetten ayrılamaz olduğuna dikkatini çeker. “insan nasıl yaşamalı sorusuna yanıt, insan davranışlarının etik düşüncelerin etkisinden uzak kalamayacağını belirler. “İnsanın İyiliği” noktasına kişinin ulaşması değerlidir fakat, “bir ulusun, bir kent-devletin ulaşması daha inceliklidir ve daha çok tanrılara özgü bir nitelik taşır.” Arostoteles'e dayanarak Sen, toplumsal başarıyı etikle bağıntılı olarak açıklarken bu değerlendirmenin daha bütünsel ve iyilik kavramına daha geniş açıdan bakılarak yaklaşılması gerektiğini savunur. Bu nokta refah iktisadi açısından büyük önem taşır.
İktisadın diğer kökeni olan mühendislik ise insanın nasıl yaşamasını değil, veri olarak kabul edilen amaçlara ulaşmak için gerekli uygun araçların kullanılmasını, diğer bir deyişle lojistiği içerdiğine işaret eden. Sen, bu yaklaşımın “devlet yönetiminin teknik açıdan analizinden kaynaklanan iktisat araştırmalarıyla bağıntılı” olduğunu belirtir. MÖ. 4. yüzyılda Hint İmparatorluğu Candragupta'nın danışmanı ve veziri olan Kautilya'nın yazdığı “maddi refah konusunda ilk tüzük” niteliğindeki kitabını ekonomi politikası konusunda yazılmış ilk kitap olarak gösterir. İktisatçılar analizlerinde ahlâka farklı yer vermiştir. Örneğin Adam Smith, John Stuart Mill, Karl Marx gibi iktisatçılar Frances Quesnay, David Ricardo, Augustine Counot ya da Leon Walras gibi mühendis yaklaşımlı iktisatçılardan daha çok etik üzerinde durmuşlardır.
İYİ AHLAK ÖLÜMSÜZDÜR, NİETZSCHE