ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

26.10.2022

GENEL AHLAK ANLAYIŞI VE İKTİSAT (2)

Geleneksel iktisat kuramında bireyin akılcı, rasyonel hareket edeceği  varsayılır. Böylece bireyin kişisel çıkarını maksimize edeceği, en üst  noktaya çıkaracağı düşünülür. İnsanlar kendilerini yönlendiren kişisel çıkarı sağlamak için muhakkak etik kurallara uymakta mıdır? Örneğin duygulara kapılmadan benimsenecek başkalarına kayıtsız bir insafsızlığın iyi ekonomik sonuçlar doğurma bakımından uygun olduğu ortaya çıksa da, dolaylı etkiler göz önüne alındığında, soğukkanlı bir tarzda insafsız olmanın ve yardım taleplerine kayıtsız kalmanın ciddî biçimde eksi değer içerdiğini düşünmek pek de yanlış değildir.” (Sen; 2003-60)

Diğer yandan amaç aracı “meşru” kıldığı görüşü etik değerlerin gözardı edilmesine neden olduğundan bireyin davranış biçimi gerçek hatta köklü bir şekilde etkilemektedir. Hele bu türlü davranışlar teşvik edilir nitelik taşımaktadır. Tek tek bireyler çıkarlarını maksimize etmek için bu yöntemlere başvurduklarında gerçekten uzun vadede hem kendi refahını, hem de toplumun refahını arttırmakta mıdır? Bunun yanıtı kesin bir hayırdır, çünkü; bu yöntemlerle katma değer yaratmadan başkalarının yarattığı katma değer ele geçirilmektedir. Herkesin yalnız kendi çıkar maksimizasyonunu, ne pahasına olursa olsun, elde etmesi durumunda katma değer yaratmadan yaşayan bir toplum söz konusu olmaktadır. Uzun vadede hiç üretemeyen böyle bir iktisat ortamına sahip ülke yaşama hakkını yitirmektedir. Toplum bu nedenle uzun vadeli yaşama amacını ancak toplum ahlâkını geliştirmekle sağlayabilir.

Toplumsal ahlâk çöküntüsü bugün Türkiye'de ve bir çok ülkede yeni bir toplumsal ahlâk arayışını ortaya çıkarmaktadır. Çünkü; “Ekonominin En Üstündekiler”  Almanya'nın eski Başbakanı Schmitt'e göre gözle görülür biçimde kamu yararını gözetmediği ve bu konuda sorumluluk taşımıyormuş gibi bir tutum takındıkları takdirde, toplum ahlâkının altını oymuş, ayrıca insanların yasalara olan sadakatini sarsmış olurlar” (Schmidt; 2002, 85). Bu nedenle Schmidt “Liberal Piyasa Ekonomisi” yerine eski Alman İktisat Bakanı Ludwig Erhard'ın “Sosyal Piyasa Ekonomisi” modelini önerir, ancak bu modelin uygulanmasıyla “Kapitalizm Uygarlaştırılabilir”. Temelde azamî kazanç elde etmeye, çıkar maksimizasyonuna itiraz edilemez. Böyle bir fırsata sahip olduğu – ki çoğunluk hiçbir zaman bu fırsata sahip olmamıştır. – herkes daha fazla gelir elde etmeye çaba göstermektedir. Ama eğer azamî kazanç elde etme çabası, başkalarına karşı, özellikle de kendi çalışanlarına karşı umursamazlıkla iç içe seyrederse, bu istenmeyen fena birşeydir” (Schmidt; 2002, 147) 

Kontes Marian Dönhoff'un (Schmidt; 2002, 160) “zincirlerinden boşanmış bir özgürlük, vahşete ve suça yol açar. Her toplumun bağlara ihtiyacı vardır. Kurallar olmadan, gelenek olmadan, ortak kabul gören davranış normları olmadan bir cemaat (toplum) varlığını sürdüremez” söylemine Schmidt “erdemler olmadan barış içinde bir arada yaşayamayız.”diye ekler.

İş ahlâkı ve bir ulusun servetini yöneten ve yaratan şirketlerin sosyal sorumlulukları bugün bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de giderek önem kazanmaktadır. Türkiye'de de bu konu, aslında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biridir. Batı ülkelerinin üniversitelerinde lisan ve lisansüstü programlarında iş ahlâkı ve şirketlerin sosyal sorumlulukları çok çeşitli açılardan incelenmekte, araştırmakta ve öğrenilmektedir. Konunun günümüz sorunlarıyla ilişkili olarak, akademik nitelikte üzerinde durulması Türkiye'de çok yenidir. 

ÖYLE BİR İŞ YAP Kİ, NE BEN SENDEN ŞİKAYETÇİ OLAYIM NE DE SEN BENDEN; AUGUST COMTE


Bu yazı 277 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans