Solon’dan bu yanıtı alan Kroisos iyice öfkelendi “Atinalı yabancı” dedi “ya biz ?, bizim mutluluğumuzu sen hiçe mi sayıyorsun ki, bu basit insanları koyuyorsun ikinci
sıraya ?” Solon “Kroisos , sen tanrının insanlara karşı ne kadar kışkanç olduğunu ve ona hiç bir zaman güvenilmeyeceğini bilen bir kişiyi sorguya çekiyorsun. İnsan bir
ömür boyunca, görmek istemeyeceğı çok şeyi görebilir, eziyet çekebilir” dedikten sonra 70 yıllık bir ömürdeki gün hesabını yaptı ve 26250 olarak hesapladı ve devam
etti “ kesin olarak bir tek olay yoktur ki , bugünkü yarınkine benzesin. Şu halde ey Kroisos , insan için yalnız talih ve talihsizlik vardır.Evet görüyorum, sen çok
zenginsin, çok insana hükmediyorsun, ama benden istediğin şeye gene de cevap veremem, çünkü önce ömrünün güzel bir sona bağlandığını öğrenmem gerekir. Ama ölmeden önce , dilini tut, mutluluk demek için acele etme , yalnız talihli de. Her şeyin sonuna bakmalıdır; tanrı çok insana mutluluğu yem olarak sunar , sonra da
çeker alır elinden” Halikarnaslı (Bodrum ) tarihçi Heredotos’a göre “bunlar , zaten Atinalıya pek değer vermeyen Kroisos’un hoşuna gidecek sözler değildi ve onu kapı
dışarı etti”
Üzerinde kendi resmi bulunan ilk gümüş parayı tarihte ilk tedavüle sokan , bugünkü Anadolu’nun bütün deniz kıyılarını egemenliği altına alan Kroisos’un hiç
konuşmayan bir oğlu vardı . Bir oğlu da avda kazada ölmüştü. O, İran’dan gelen Pers tehlikesine karşı ne yapması gerektiği konusunda Delphi’de başvurduĝu
Kâhinlerden Perslere karşı savaş açması halinde imparatorluğun yıkılacağı önerisi geldi . Yıkılacak imparatorluğun Perslerinki olduğunu düşünen Kroisos , ( eski
Hatuşaş) Pteria yakınlarında Pers kralı Kyros (Cyrus) ile çok çetin bir savaş yaptı.
Savaş tarafların yenilgisizliği ile sonuçlandı. Kroisos kışı geçirmek ve baharda tekrar savaşa hazırlanmak üzere Sardes’e döndü. Kyros’un kendini takip edeceğini
düşünmedi. Kısa bir süre sonra Kyros ordusu kış için dağıtılmış olan, 14 yılda dünyanın en zengini olan Lydia’nın başkenti Sardes’i 14 gün içinde teslim aldı.
Kroisos , Kyros’un esiri oldu. Sardes’deki savaşta Kroisos’a öldürmek için hücum eden bir Persliyi gören dilsiz oğlunun dili çözüldü ve “Kroisos’u öldürme “ diye
bağırdığı duyuldu.
“Kroisos Perslere tutsak olunca, Kyros , âdet olduğu üzere ,onu ateşte yaktırmak icin bir odun yığınının üzerine çıkarttı. Kroisos, yakılmayı beklerken, Solon’u düşünecek zaman bulmuş ve onun “Hiç bir canlının hayatının sonu bilinmeden mutlu olup olmadığı bilinemez” sözünün tanrısal anlamını kavramaya başlamıştı ve derin iniltiler içinde üç kez “Solon” diye haykırdı. Kyros, böylesi bir ölüm kalım anında haykırılan bu kelimenin ne anlama geldiğinin Kroisos’dan sorulmasını istedi. Kroisos israrlar karşısında, şunları söyledi ; “Bir adam ki , dünyayı yöneten kişiler onunla konuşabilmiş olsa idi , bu benim için büyük hazinelerden daha değerli olurdu.”
Dinleyenler Kroisos’un bunları açıklamasını istediler. O da, baştan itibaren Solon’la arasında geçenleri anlattı. Ve onun yalnız kendisine değil, daha çok bütün insanlığa ve özellikle kendilerinin mutlu olduğunu inanan insanlara yöneltilmiş olan sözlerine hak verdiğini ve ona karşı onu küçük düşürücü davranışından dolayı, pişmanlık duyduğunu anlattı.
Bu arada, nerede ise Kroisos yanma noktasına gelmişti. Kyros duyduklarından çok etkilendi ve bir gün kendi başına da böyle bir şeyin gelebileceğini düşündü .Yangını durdurmalarını istedi. Fakat ateşi söndürmeleri mümkün olmuyordu. Herkesin ateşi söndürmeye çalıştığını gören Kroisos, yüksek sesle Apollon’u yardıma çağırmaya başladı. Tanrıya yakarırken, hiç bir esinti olmayan, açık havada , bir toz bulutu belirdi ve sel gibi bir yağmur indi , ateşi söndürdü.
Kyros bu olaydan sonra , Kroisos’un, tanrılarca değerli biri olduĝunu anladı ve ona sordu “ Kroisos , kim sana söyledi , benim topraklarıma saldırmayı ve benimle dost
yerine, düşman olarak karşılaşmayı?” “Kral” dedi Kroisos “bunu yapan , senin iyi talihin ve benim kötü talihimdir. Kabahat , senin üstüne yürümek gibi kendini
beğenmişliği bana veren Yunanlıların tanrısıdır. Çünkü kimse barış dururken savaşı seçecek kadar deli değildir. Barışta oğullar babalarını gömerler, savaşta babalardır oğullarını mezara indiren. Ama şüphesiz böyle olması hoşuna gidiyordu tanrıların”.
Bu olaydan sonra Kroisos’un bilgeliğine inanana Kyros, onu kendine danışman yaptı.
Fakat daha önce Kroisos’dan bir dileği olup olmadığını sordu. O da ayağındaki zincirleri Delphi’ye gönderip kâhinlerden tanrıların kendisini neden aldattıklarını
sormayı istediğini söyledi. Delphi’ye giden Lydia’lı ulakların getirdiğı cevap şöyle oldu “Alın yazısını bir tanrı bile değiştiremez.”.