İktidar düşen oylarını artırmak, toparlamak ve yeniden seçim kazanmak için elindeki tüm ‘kozlardan' daha fazlasını kullanmak istiyor. Sanki 21 yıllık iktidar değilmiş gibi vaat üstüne vaatler veriyor. Devletin olan, olmayan tüm imkanlarını seferber ediyor. Dün yüksek sesle itiraz ettiği EYT'yi (emeklilikte yaşa takılanlar) bile çıkarmak zorunda bırakıyor.
Asgari ücrete, memur ve emeklilere yapılan zamlara gerekirse ‘Mart-Nisan' da tekrar iyileştirme yaparız deme ihtiyacı hissetti. Yani seçimler yaklaştığında kamuoyu araştırmalarına bakılacak eğer bir tehlike, risk görülürse tüm ücretlerde yeniden bir artış yapılabilecek.
Metropoll Araştırma'nın anketinde, ‘'Bugün seçim olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verir misiniz'' sorusuna katılımcıların %43'ü ‘'evet'', %50,7'si ‘'hayır'',%6,3'ü ‘'fikrim yok'' yanıtını veriyor.
Aynı ankette ‘'Bugün seçim olsa Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verir misiniz?'' sorusunaysa katılımcıların %38,1'i ‘'evet'', %56,7'si ‘'hayır'', %5,2'si ‘'fikrim yok yanıtını veriyor.
‘'Kılıçdaroğlu sizce seçim kazanabilir mi?'' sorusuna katılımcıların %57,2'si ‘'kazanamaz'', %33,5'i ‘'kazanır'' yanıtını verirken. Fikir belirtmeyenlerin oranı %9,3 oldu.
‘'Erdoğan sizce seçim kazanır mı?'' sorusuna katılımcıların %49,2'si ‘'kazanır'', 41,9'u ‘'kazanamaz'' yanıtını veriyor.
Görev onaylarında ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev onayı %45,2 olarak ölçüldü. Erdoğan'a görev onayı vermeyenlerin oranıysa %52,1 oldu. Kılıçdaroğlu'na görev onayı verenlerin oranı %40,2, vermeyenlerin oranı %56,4 olarak ölçüldü.
Altılı Masa'nın öncelikle ele alması gereken konu hangisidir?'' sorusuna katılımcıların %45,6'sı ‘'aday belirleyip seçime hazırlanmak'', %36,4'ü ‘'seçim sonrası için hükümet hazırlıkları yapmak'' yanıtını veriyor. Fikir belirtmeyenlerin oranı %18 oldu.
Siyasilerin beğeni oranı, Mansur Yavaş %53,1, Ekrem İmamoğlu %46,4, Recep Tayyip Erdoğan %39,4, Meral Akşener %38,5, Kemal kılıçdaroğlu %35,3, Devlet Bhaçeli %34,2, Ali Babacan %33,1 oranında beğeniliyor.
Altılı Masa'nın seçimi kazandıktan sonra ne yapacaklarından çok, seçimi nasıl kazanacaklarına, kiminle kazanmaları gerektiğine odaklanmalı gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
İktidarın bunca yıpranmışlığı ve yorgunluğuna rağmen hala iktidar seçeneği olmayı sürdürmesi muhalefet açısından sorgulanması gereken öncelikli bir durumdur.
Elbette temel hedef sistem değişikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Tek akıl değil, ortak akıldır. Ve fakat mevcut seçim sistemine göre gidilecek seçimde elli artı bir oyla seçilecek adayın öneminin olmadığının düşünülmesi çok gerçekçi değildir. Ayrıca sistem değişikliği için yeterli sayısal çoğunluğa en az 360 milletvekiline ulaşılmadan bir sistem değişikliği mümkün değilken. Süreç bütün netliğiyle tarif edilmeden hemen parlamenter sisteme geçilecek hissi doğru olmadığı gibi.
Seçilecek cumhurbaşkanını önemsizleştiren, hareket kabiliyetini sınırlama algısına yol açacak şekilde Ahmet Davutoğlu'nun son ‘'Cumhurbaşkanı içerden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak, kararlar birlikte alınacak'' açıklaması günlerdir haklı olarak tartışılmaktadır. Buna konsey diyen olduğu gibi vesayet diyende oldukça fazla.
Bu çıkış kafalarda ülkenin çok temel yakıcı sorunlarında ‘her kafadan' bir ses mi çıkacak, karar alınamaz hale mi gelecek gibi sorulara yol açabilir.
İktidar sorunları çözmekte zorlanırken muhalefet bileşenleri içinden çıkan farklı sesler, genel başkanların aldığı-alacağı oydan daha fazla güç talep etmesi sanki esas derdin seçim kazanmak, ülkenin sorunlarını çözmek değil siyasi gelecek derdinde oldukları hissiyatını uyandırmaktadır. Davutoğlu ile birlikte Ali Babacan'ın tartışmalara yol açan vatandaşlık tanımını değiştirmeye yönelik vaadinden sonra, Kurumsal İletişim ve Tanıtım başkanı Sanem Oktar ‘'Anayasa'dan Türklüğü çıkarıyor musunuz?'' sorusuna ‘'Doğru'' diyor, Anayasa'nın 66. Maddesini değiştireceklerini vurguluyor.
Geçmişte AKP siyasetinde etkin rol üstlenen Davutoğlu ve Babacan'ın toplumu tedirgin eden çıkışlarıyla AKP'nin ekmeğine yağ sürmeye devam ettikleri gibi bir sonuç çıkmaktadır. AKP'de geçmişte bu benzer şeyler söylemiş olsa da bugün bu sözler üzerinden 6'lı masaya yüklenmektedir.
İktidarın çözemediği yakıcı tüm sorunlara rağmen 6'lı masanın farklı-çok sesliliği, dağınıklık görüntüsü, çözüm üretmekte zorlanan 21 yıllık AKP iktidarını toplum nezdinde hala seçenek olarak göstermektedir. 6'lı masanın ‘biz nasılsa seçimi kazanıyoruz' kolaycılığı doğru değildir.