Hastalığın yüksek yaş grubunda ölümle seyretmesi sebebiyle tüm ülkelerdeki yoğun bakım ünitelerinde hastaların yatırılması, bu arada diğer yaş gruplarındaki hastalara yer bulunmasında güçlük çekilmesi sonucunda, öncelik hasta uygulamasında kimlerin önceliği olduğu yeniden sorgulanmaya başlanmıştır. Triyaj olarak da adlandırılan bu uygulamada yıllardan beri bir etik uzmanı olarak belirttiğim doğru; herkesin yatak bulma konusunda eşit önceliği olduğu hususudur. Ancak artan nüfus ve buna bağlı hastalık tabloları sebebiyle önemsenmeyen grup olarak düşünülen yaşlı grupların bir tür ayrımcılığa uğradığı kanısındayım. Bebek, genç ve yaşlı olarak nitelendirilen 3 ayrı grup için farklı prosedürlerin işletilmesi günümüz tıbbının etik değerleri ve ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Özellikle son aylarda dünyada yaşanan Korona pandemisi bu konudaki kaygıların bir kez daha yaşanmasına sebep olmaktadır.
Ülke anayasalarının içeriğinde eşit yaşama hakları bilgisine rağmen, hastalık durumunda triyajin ön planda tutulması doğru bir tavır değildir. Kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde artan dünya nüfusu kaynaklara erişimi ve yararlanmayı haksız bir noktaya getirmektedir. Hangi acil koşulda olursa olsun, hastaların yaş gruplarına ve hastalık tablolarına göre değil, insan olarak varlık gerekçelerine göre eşit bir uygulamayla karşılaşması gerekmektedir.
Bebeğin mi yoksa orta yaş üzeri bir kişinin mi yaşamı değerlidir? etik ikilem sorusunun cevabının aranmasına gerek yoktur. Çünkü cevabı bellidir ve burada bir ayrımcılık içinde olmanın tuhaflığı karşısında söylenecek tek bir şey vardır: Her yaş grubundaki hastanın sağlık haklarından yararlanması gereklidir ve bu konuda bir ayrımının yapılması etik ve ahlâki açıdan mümkün değildir.
Korona ile gelişen pandemi elbette ki bir gün mutlaka yatışma gösterecektir. Ancak bu süreçte de karşımıza çıkan kronik etik ikilemlerin mutlaka çözüme kavuşturulması ve yanlış uygulamalardan uzak durulması gerekmektedir.