MİKAEL ÇELEBİ DÜZYAN (1723 -1783)
Düzyan ailesinin bilinen ilk ferdi Devriği'li Artvin 1600 yılında İstanbul'da bir kuyumcu dükkanı açmış, bu meslek babadan oğula geçmiştir. Düzyan ailesi mensupları 17 -19. yüzyıllarda İstanbul'da devlette çok önemli görevlerde bulunmuşlardır. 17.yüzyılda İstanbul'a gelen Hacı Harutyan'ın atalarının Kılıçoğlu soyadı ile İran Ermenilerinden olduğu , Azerbeycan üzerinden Erzurum ve Erzincan'a geldiği sonra da Divriğe yerleştiği bilinmektedir. Hacı Harutyan kuyumculuk mesleğinde çok başarılı oldu. Ün ve para kazandı. Saray hizmetine girdi. Aile Yenikapı semtine yerleşti. Ailede hemen hemen herkes kuyumculukla uğraştı.
III.Ahmed'in (1673 - 1736) padişah olduğu 1701 – 1730 arasında yaşanan Lale Devri sırasında Hacı Harutyan öldü. Mirası oğlu Sarkis'e geçti. Sarkis saray kuyumcubaşılığı görevine getirildi. Aileye''Düz'' soyadı Sultan tarafından verildi. Sarkis'in Hovhannes ve Devlet isimli iki çocuğu oldu. 1721'de büyük oğlu Hovhannes öldü. Hovhannes babası gibi kuyumcu idi ve 1730'da padişah olan I. Mahmut'un (1696 -1754) yakın dostluğunu kazandı. Hripsime isimli bir kızla evlenen Hovhannes ‘in Mikayel, Garabed, Hagop ve Yeranuhi isimli dört çocuğu oldu. Mikayel Çelebi Düzyan (1723 – 1783) ailenin en ünlü mensubu oldu. 21 yaşında iken I. Mahmut tarafından , babasının ölümünden sonra saray kuyumcubaşılığına getirildi. Padişahlar değişmesine rağmen iyi yürüttüğü bu görevde sürekli olarak kaldı. Mikayel'in çocukları arasında en ünlüsü Hovhannes Çelebi Düzyan'dır (1749 – 1812). O da babasının ölümünden sonra ayni göreve ve Darphane yöneticiliğine getirildi. O ayrıca İpek Tekeli'ni de kiraladı ve onun yönetimini Artin Bezciyan'a verdi.
1807'deki Kabakçı Mustafa Ayaklanmasında Çelebi Düzyan'ı öldürmek istediler. Yeniçeriler halkın gözünü korkutmak amacıyla gayrimüslim cemaatlerinin ileri gelenlerini idam etmek ve mallarına el koymak istedi. Seçtikleri kişiler Rumlardan Meyhaneci Todoraki, Yahudilerden Şapçı Mois, Ortodoks Ermenilerden Harutyan Amira Noradukyan ve Katolik Ermenilerden Ohannes Çelebi Düzyan idi. İpek ve Firaz mukaatasını işleten Kazaz Aryin Bezciyan'ın yeniçeri ağaları ile olan yakınlığından dolayı onun çabalarının sonucunda idamları önlenebildi.
Hovhannes Çelebi Düzyan eğitime ağırlık veren birisi idi. Galata'da ve Kartal'da birer okul yaptırdı. Başka okullara yardımda bulundu. Arşagunyatz Kültür Kurumu'nu kurdu. Saray kuyumcubaşılığı ve Darphane yönetimi Düzyan ailesi'nde neredeyse babadan oğula geçen bir iş haline geldi. Hovhannes Çelebi Düzyan'n'ın oğlu Krikor Çelebi Düzyan (1774 – 1819) babasının ölümüyle ayni görevlere getirildi. Kardeşi Serkis Çelebi Düzyan (1777 -1819) ailenin miras kalan diğer bütün işlerinin yönetimini üstlendi. Bu sıralarda sarayla araları çok iyi idi. II. Mahmut'un (1785 – 1839) 1808 – 1839 arasındaki padişahlığının ilk yıllarında aralarındaki bu yakınlık nedeniyle, II. Mahmut kardeşlerin Yeniköy'de yaptırdıkları inşaatın giderlerinin bir kısmını ödedi. Bu iyi ilişkilerin bir sonucu olarak kardeşler, II.Mahmut'un onlara hediye olarak verdiği samur kürkleri giyiyor ve saraya kolayca girip çıkabiliyorlardı. Samur kürk giymek o günlerin çok önemli bir ayrıcalığı idi.
Böylesine itibarlı bir ailenin gözden düşmesinin nedenleri vardı. Serkis ve Kirkor Çelebi debdebeli bir hayata düşkündüler. Bu ayrıcalıklı durum bir çok kişiyi rahatsız ediyordu. Darphane Nazırı Abdurrahman Fevzi Efendi de gösterişe düşkünlük bakımından onlardan geri kalmıyordu. Bu debdebeli hayatın sonucu Darphane hesaplarında açıklar meydana geldi. Bu durum II.Mahmut'un baş danışmanı Halet Efendi'nin entrika planlarını uygulamasına olanak verdi. Halet Efendi Düzyanlar'ın yanında yetişmiş onların eski bir çalışanı idi. Halet Efendi önce Abdurrahman Fevzi'yi görevden aldırttı. Yerine Hayrullah Efendi getirildi. Hayrullah Efendi hesaplarda bazılarına göre 10 , bazılarına göre 20 milyon kuruşluk açık buldu. Düzyanlar bu parayı zimmetlerine geçirmekle suçlandı. Saray Düzyanların mal beyanında bulunmalarını istedi. 27 Ağustos 1819'da Darphane'de hapsedildiler. Düzyan ailesinin bütün fertlerinden toplam 25 milyon borcun ödenmesi için senet imzalatıldı. Damatları Oseb Aznavuroğlu imzalamadı. Damadın tavrı nedeniyle, Kaptan – ı Derya Abdullah Paşa, Tersane Kethüdası , Bostancıbaşı, Topçubaşı, Kaleağası Yeniçerilerle Düzyanların ve yakınlarının evlerine baskın yaptılar ve bütün varlıklarına el koydular. Bilindiği gibi hakim kararı ile olmayan müsadere işlemleri ancak 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı ile yasaklandı. Padişah kararı ile müsadere yapılmasının böylece önüne geçilmiş oldu.
Krikor ve Serkis Çelebi Düzyan 2 Ekim 1819'da çeşitli entrikalar sonucunda ortaya çıkarılan borçlarıyla ilgili hesaplarını kapatmak için gittikleri Darphane yolunda, Bab-ı Hümayun'un karşısında idam edildiler. Ailenin kadın ve çocukları, ailenin toplam onsekiz üyesi kayıkla Patrikhane'ye gönderildi. Ailenin ve çalışanlarının erkekleri hapsedildiler. Ailenin bütün malları satıldı ve borçları ödendi. Bir takım eşyaları da kayboldu ve yağmalandı. Evin ikinci aramasında evde bir şapel – küçük kilıse -olduğu ortaya çıktı. Ailenin, o zamana kadar devlet nezdinde tanınmamış olan Katolik mezhebine mensup oluşu , idamları için ikinci bir gerekçe olarak gösterildi. Geride kalan , ailenin ve hizmetlerinde çalışanların kadın ve çocukları da daha sonra sürgüne gönderildi. Ermeni kaynaklarına göre idam edilenlerin idam edilmeleri için bir neden yoktu çünkü; mal varlıkları borçlarını fazlasıyla karşılıyordu.
Darphaneye hesaplar için kardeşleriyle beraber Mikayel Çelebi Düzyan da gelmişti, hesaplarda bir denge sağlanamadığından o da amcaoğlu Mığırdıç Çelebi ile Kuruçeşme'deki yalılarının penceresinden, Yeniçeriler tarafından asılarak idam edildi. Bu olaylar sırasında Mora ‘da olan Düzyan kardeşlerin en küçüğü Hagop Çelebi Düzyan İstanbul'a döndü. Kısa bir sıra sonra kardeşleri Garabed ve Bogos'la birlikte Kayseri'deki Surp Garabed Manastirı'na sürüldü. Ailenin geri kalan mensupları da ülkenin başka yerlerine sürgün edildi.
Yerleşik geleneğe göre idam edilenlerin cesetlerinin denize atılması gerekirdi. II. Mahmut'un Başveziri Derviş Mehmed Paşa'nın sarrafı Mateos Amira Allahverdiyan Efendi tarafından 2.500. altına cesetler satınalındı ve Kuruçeşme'deki aile kabristanına defnedildi.( www bolsohays.com /yazar-282/ermeni – duzyan- ailesi ve – duzyan – ailesinin -basına – gelenler.html)
1820'de tasfiye edilen Düzyan varlığının sonucunda 16.5 milyon kuruşluk hasılat elde edildi. Bu, o zaman için büyük bir para idi. 1814'de Hazine -i Amire'nin gelirinin 18 milyon lira olduğu dikkate alınırsa , bu miktar kıskançlık yaratacak kadar dikkat çekici idi. Fakat bu servet uzun yıllların birikimi idi. Elde edilen hasılatın 10.1 milyonu devlete ödendi. Geri kalan para borçları ödemeye yetmediğinden , her 100 kuruşluk borca 58 kuruş ödeme yapıldı. Bazılarına göre bu operasyon sermayenin ‘'İslamlaştrılması'' olarak görülse de öyle değildi. Satılan malları alan 16 kişiden 7 ‘si sarraftı. Satılan 66 gayrimenkuli satın alanlardan bazıları da Darphane -i Amire'den borç alarak ihaleye girmişti.
Prof.Dr.Haydar Kazgan'a göre , bu dönemde altın paralarda olmasa bile gümüş ve bakır paraların ağırlığında hile yapılması alışılagelmiş bir şeydi. Darphane'yi yönetenler , bir ölçüde bu yolsuzluğu yapıyor , paraların ayarlarının oynanmasından doğan kaynak devlete gelir olarak dönüyordu. Kazgan, Düzyanların suçlanmasına ve idamına yol açan olayların bir anlamda devlet adına ve yararına yapılan hilelerden biri olduğuna işaret etmektedir (Artin & Aginyan,103)
1823'de II. Mahmut aileyi affetti. Halet Efendi ve sarrafı Haseki idam edildi. Düzyanlar sürgünden geri getirildiler. Amira Kazaz Artin'in ölümünden sonra Hagop Çelebi Düzyan Darphane yönetiminin başına atandı. İş başına geçer geçmez o, buharlı baskı makineleri aldırdı ve altın mecidiyeler bastırmaya başladı. Hagop ayni zamanda İzmit Kağıt Fabrikası'nı finanse etti. 1847'de ölünce oğlu Garabed Bey işleri devraldı. Garabed Bey, Abdülmecid( 1823 – 1861 )ile yakın bir dostluk kurdu. O zaman kadar azınlıktan hiç kimseye verilmeyen ‘'bala''derecesine yükseltildi. 1850'de Valide Sultan'ın şahsi sarrafı oldu. Bogos Bey Düzyan ise Kayseri Surp Garabed Manastırı'ndaki sürgün hayatından sonra İstanbul'a yerleşti 1839'da özel bir fermanla Hagop Çelebi'nin himayesi altında Saray Kuyumcubaşılığı görevine getirildi ve uzun bir süre bu görevde kaldı.
Düzyanların gözden düşmelerinin nedenleri şöyle özetlenebilir: 1) Padişahı ve Saray'daki pek çok kişiyi kıskandıracak kadar büyük bir servete sahip olmaları , 2) Darphane İfrazcıbaşılığını Yahudilerin elinden aldıkları için Yahudilerin husümetini üzerlerine çekmeleri, 3) Düzyanların Katolikliğin Mikhitarist mezhebinden olmaları nedeniyle Ortodoks Ermenilerin ve Katolikliğin Latin kolundan olanlarının düşmanlığını kazanmaları , 4)Halet Efendi'nin Abdurrahman Fevzi Efendi ile iktidar kavgasını Düzyanlar üzerinden yürütmesi, 5) Halet Efendi'nin Paris'te elçi iken Sarkis Çelebi'den borç alması ve bunu ödeyememesi, 6)Kazaz Artin'in Düzyanlar'a karşı olumsuz hisleri , 7) O sıralarda Darphane'yi Düzyanların kötü yönetmesi.
Düzyanların Saray'a , Osmanlı elitine ve devlete zaman zaman borç verip vermediği , verdi ise kime ne kadar verdiği konusunda fazla bilgi bulunmamaktadır. Bulundukları mevkiler ve yarattıkları servetler nedeni ile bir çoklarına borç verdikleri büyük olasılık dahilindedir. Halet Efendi'nin onlardan borç aldığı ise kesindir.