ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

11.03.2023

GALATA BANKERLERİ (12)

HOVHANNES  BEY DADYAN (1798 – 1869)

 

 Osmanlı Devleti'ne sayısız hizmetlerde bulunmuş olan Dadyan ailesinin kökeni 1409 doğumlu ‘'Zad'' isimli bir kişiden gelir ve aile ‘'Zadyan'' olarak anılmaya başlar.1495 ‘te doğmuş olan Dad  Arakel Amira'dan dolayı da aile adı ‘'Dadyan'' a dönüşmüştür. Ailenin atası sayılan Beroz, ailesi ile birlikte Sivas'tan Eğin'e göç etmiştir. Beroz'un oğlu Mihirdat 1350'de, onun oğlu Vahram 1378'de, oğulları Zad 1410 ve Beroz 1440'da dünyaya gelmiştir. Daha sonra Beroz'un oğlu Konstantin 1460'da, onun oğlu Dad Arkel 1494'de, onun oğlu Simon 1530'da, onun oğlu Mıgırdiç 1576'da ve onun oğlu Hacı Artin 1621'de doğmuştur.

Hacı Artin üstün özellikleri olan kişi imiş. Fırat Nehri üzerinde bir köprü inşa etmiş. Bu muhteşem bir köprü imiş. Artin'in başarısı kıskanılmış. Rakiplerinin bu kıskançlığı öyle bir noktaya gelmiş ki onu öldürmeye karar vermişler. Bu durumdan çok rahatsız olan Hacı Artin ailesiyle Eğin'den Karamabağ köyüne taşınmış, oraya yerleşmiş. Oğlu Hacı Arkel 1661'de, onun oğlu Asdvatzadur 1686'de, onun oğlu Nigoğos 1713'de  ve onun oğlu Dad Arakel 1753'de dünyaya gelmiş.  Söz konusu aileye Dadyan adını veren ve Osmanlı Devleti'nin ilk resmi Barutçubaşısı olan kişi  işte bu Arakel Amira Dadyan'dır. (Dabağyan,468). Mahdesi -  Hacı anlamındadır - Arakel Amira'nın babası Nigoğos kardeşi Simon Amira ile birlikte İstanbul'a göç etmişler.

Babasının erken ölümü nedeni ile Arakel annesi Markırid Hatun tarafından büyük bir ihtimamla büyütülmüştür. 1767'de babasından kalan mirası amcası Simon'dan almak için İstanbul'a gönderilen Arakel, bir çiftlik ve iki bekar odası sahibi olmuş ve köyüne dönmüş, daha sonra annesi ile Kudüs'e gitmiş ‘'Mahdesi'' – Hacı – olmuştur. Değirmen inşaatı, mimarlık ve çuha ticareti işlerine girişmiş, başarılı olamamış , sonunda İstanbul'a göç etmiştir. İstanbul'da Artin Amira Yerganyan kendisiyle ilgilenmiş, onun teşviki ile yol  ve köprü yapımı için Eğin'e  tekrar dönmüş ve Fırat üzerinde yeni bir köprü inşa etmiş. Fakat yine İstanbul'a dönmüş ve Unkapanı'nda bir sarraf dükkanı açmış.  İşleri iyi giderken 9 ay süren bir hastalığa yakalanmış ve işini tasfiye etmek zorunda kalmış. Değirmencilik yapmaya başlamış.

O sıralarda Osmanlı İmparatorluğu'nda ordunun en önemli ihtiyacı olan barut üretimi için uğraşılmakta idi. III.Selim Avrupa ayarında , Bakırköy'de bir Baruthane kurulması ve barut üretilmesi için Fransa'dan Françesko isimli birini getirtmişti. Üretimde kullanılacak iki beygir kuvvetindeki bir çarkın denemesi başarılı olmamıştı. Padişah , Hariciye Nazırı Raşit Efendi'yi bu sorunu çözmek için görevlendirdi. O da yakından tanıdığı Arkel Amira'ya bu işi havale etti. 1794'de Arkel sorunu çözdü , ayrıca Baruthane için yeni bir makara daha geliştirdi. 17 Haziran 1794'de Arkel üst düzey devlet hizmetine alındı ve Baruthane fabrikası müdürlüğüne atandı. Baruthane Nazırı Şeref Efendi, 1 Temmuz 1795'de Arkel Amira'nın yapmakta olduğu 200 tokmaklı çarkın bir haftaya kadar tamamlanacağını bildirmişti. Çark 17 Temmuz'da devreye sokuldu ve 125.000 kuruş masraf Darphane -i Amire tarafından ödendi.

Arakel usta için 1803 yılı çok verimli oldu. Çeşitli makineler icad etti.  Barut kitlesini ufaktan , kömürü döverek eleyen , dört işi birden gören makine, Üç çift kürekli kayıktan  daha hızlı gidebilen ve çarkla hareket eden bir sandal, Kaptan – ı Derya Hüseyin Paşa'nın teklifiyle teknelerin dibinde toplanan suları kısa sürede boşaltıp denize döken  bir tulumba, uzun kalasları hızla testereleyip kereste haline getiren ‘'hızır' – ‘'hizar''- isimli bıçkı makinesi (1800), 1800 yılında donanma gemilerinin altını kapamaya yarayan bakır levhaların külçe iken eritilip plakalar haline getirildikten sonra, onu levhaya çeviren  ve adına ‘'silindir'' denen, daha sonra daha  da geliştirilen  silindir makinesi  bunlardan bazılarıdır. Takip eden yıllarda Arakel Usta daha başka şeyler de icad etti. Ve 1810'da ona verilen imtiyaz ve muafiyetler genişletildi. 1812 ‘de Osmanlı barutunun İngiliz ve Hollanda barutundan daha kaliteli  olduğu saptandı. Üretim 15.000 kantar baruta kadar yükseldi. Bunun sonucu Arakel Usta , çocukları ve hizmetkarları cizye vergisinden muaf tutuldu ve kendilerine yeni ayrıcalıklar tanındı..  Arakel Usta 1805 yılında 5 dokuma tezgahı icad etti ve ‘'Çuhahane''de yüksek kalitede çuha üretilmeye başlandı.

III.Selim, Baruthane ve Çuhahaneyi  ziyaret ettikten sonra ikinci bir çuha fabrikası kurulması emrini verdi. Fakat o zaman bu proje yerine getirilemedi çünkü padişah bir ihtilal hareketi ile devrilmiş ve başlattığı reformlar da sona ermişti hatta yok edilmişti. Bu projeyi Hacı Arakel Amira'nın oğlu Hovhannes Bey Dadyan  1842 ‘de gerçekleştirdi. Arakel'in teknik becerisinin ünü İran'a kadar uzandığından  o , İran şahı tarafından İran'a davet edildi.

Arakel Gregoryan Ermenilerle Katolik Ermenilerin birleşmesi için de uğraştı. Filipos adlı köye Surp Nişan adına bir kilise inşa ettirdi. 1808'de Rumların Mukaddes Belde Kudüs'teki Ermenilere ait ‘'Makamat -ı – Mukaddes''i ele geçirme çabalarını  boşa çıkarttı.  Arakel'in üç oğlu  oldu ; Simon Amira Dadyan (1777 – 1834), Tatyos Amira Dadyan (1785 – 1814), Ohannes ya da Hovhannes Bey Dadyan ( 1785 – 1814).  31 Ağustos 1812'de ölen Hacı Arakel Amira Dadyan Ortaköy Ermeni mezarlığına gömüldü.  Eğin'in Gamaragab  köyünde doğan, büyük oğlu Simon Amira Dadyan, babasının ölümünden sonra barutçubaşılık görevini devraldı. Bu görevi kardeşi Hovhannes Bey'le ölene kadar sürdürdü.

Simon Amira barut yapımında olağanüstü bir beceriye sahip olmuş ve bu özellik ona oğullarını çok iyi yetiştirme olanağı vermişti.İki oğlundan Boğos 1824 yılında Azadlı Baruthanesi ikinci kalfalığına diğer oğlu Tovmas üçüncü kalfalığa atanmıştı. Bu sıralarda Padişah fermanıyla Beykoz'daki Kağıt Fabrikası, sahibi Hacı Halim Efendi'den alınmış Simon Amira'ya devredilmişti. İki kardeş kendilerinden istenen ‘'Tüfenk ve İplik Çarkları''nın istenen  zamanda üretimini tamamlamıştı. Hakkında çıkarılan dedikodular nedeniyle Simon Amire 1824 -1825 yılları arasında görevinden alındı ve sürgüne gönderildi. Baruthane yönetimi kardeşi Hovhannes Bey'e  kaldı.  Simon ,1826'da II. Mahmut'un padişah iradesiyle görevine yeniden döndü. Sürgünde sağlığı hayli bozuldu. Darphane – i Amire müdürleri durumundaki Düzyanlar'ın isteği üzerine ‘'Hadde'' aletini hayli geliştirdi ve bu alet uzun yıllar kullanıldı. (Babağyan, 478)

Simon Amira katıksız bir dindardı. Gregoryan mezhebindendi. 1826'da Yeşilköy Surp İstepannos ve 1826'da Hasköy Surp İstepannos kiliselerinin inşaatına kardeşi Hovhannes ile büyük mali katkılarda bulundu. II. Mahmut yaptığı hizmetlerden dolayı ona ‘'Murassa'' nişanı ve Müslüman giysisi giyme hakkını  verdi. 4 Mart 1834 ölen ve Beşiktaş Ermeni mezarlığına gömülen Simon, Nersisyan isimli bir Ermeni kızıyla evlenmişti ve çift, iki kız ve dört erkek çocuğuna sahip olmuştu. 

Dadyan ailesinin önemli fertlerinden biri olan ve devletin ekonomi ve kültür alanındaki gelişmesinde büyük katkılarda bulunan, Simon'un kardeşi Hovhannes Bey Dadyan  Aya Yorgi -Azadlı Köyü – Baruthanesi'nin avlusundaki kulede , Barutçubaşı Hacı Dadyan Arakel Amira'nın  oğlu olarak 14 Şubat 1798'de dünyaya geldi. 1811'e geldiğinde çeşitli hocalardan aldığı derslerle Ermenice, Fransızca, Rumca, Türkçe ve matematiği çok iyi bir şekilde öğrenmişti. 1812 ‘de babasının ölümünden sonra, 1813 ‘de ağabeyi Simon Amira'nın hizmetine girdi. 28 Temmuz 1818'de Azadlı'da Yakut Hanım isimli bir Ermeni kızıyla evlendi. Ağabeyinin Beşiktaş'taki evine taşındı. 

Makine konusunda uzmanlaşan Hovhannes 1820'de Beykoz Kağıthanesi müdürlüğüne atandı. Burada başarılı bir şekilde bir çok değişikler yaptı ve işletmenin verimini olağanüstü arttırdı. Ağabeyi Simon Ankara'ya sürgün edilince  o, Baruthane müdürlüğüne getirilmişti , onun dönüşüne kadar bu görevde kaldı.  Daha sonra , 1826'da Eyüp'te yeni açılan İplikhane müdürlüğüne getirilmiş, bu sırada Tüfenkhane ve İplikhane için iki önemli makine üretmiş , bu makineler 30 Haziran 1827 ‘de sadrazam, nazırlar ve Şeyhülislam huzurunda denenmiş ve çok iyi sonuçlar alınmıştı. II. Mahmut için Çırağan bahçesinde tekrar deneme yapılmış ve Sultan çok memnun kaldığından  Simon Amira'ya atlas kese içinde 15.000  ve Hovannnes Bey'e 10.000 altın kuruş teşvik ihsanında bulunmuştu. Hovhannes, 9 Eylül  1827 – 30 Mayıs 1828 arasında kendi buluşu tüfek için 3, iplik için 4 delme ve perdah makinesi üretmiş , 30 Aralık 1929 ‘da İplikhane müdürlüğünden ayrılmış ,Baruthane'ye dönmüş , 4 Mart 1832'de 1.000 kuruş aylıkla Azadlı Baruthane -i Amire'ye Barutçubaşı olarak atanmıştır.

Yaptığı hizmetler nedeniyle Hovhannes Bey, aile fertleri, akrabaları ve hizmekarları cizye ve benzeri vergilerden, ot biçmekten, saman depolamaktan,  kendilerine ait yıyecek, içecek, ve giyecekten alınan vergilerden muaf tutulmuş, ayrıca savaş alametlerine , kayıklarına , bineklerine ve çocuklarının kıyafetlerine hiç kimse tarafından müdahale edilmemesi konusunda 9 Nisan 1832'de, ona  İrade – i Seniyye ile ayrıcalık beratı verilmiştir. Ona 1837'de Avrupa gezisinde başarılı araştırmalar  yapmasından dolayı ve barut imalinde sağladığı kalite ve verimlilik nedeniyle Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa'nın önerisiyle ‘'Nişan – ı İftihar'' madalyası takılmıştır. Hovhannes Bey ,  ithal yerine kaliteli çuhanın yerli üretiminde, barut kalitesinin İngiliz barutu kalitesine çıkarılmasında , 1837 ‘de Dolmabahçe'de Tüfenkhane ve Fişekhane  kurulmasında öncülük etmiştir.

Hovhannes Bey ve oğlu Boğos Bey'in maaşları ayda 3000 kuruş iken yaptıkları hizmetler nedeniyle, Hovhannes Bey'in maaşına 7500 kuruş  Boğos Bey'in maaşına 1000 kuruş ilave yapılmış ve bunun için bir ferman yayınlanmıştır . 1845'de Ayios Stefanos'a – Yeşilköy – giden Sultan Abdülmecid Dadyanların evinde 8 gün misafir olarak kalmıştı. Daha sonraki ziyaretlerinde de yine 4-5 gün onlarda misafir olmuştu  (Babağyan,490).

Hovhannesyan bir çok tesisin kurulmasında , üretiminin organize edilmesinde ve verimliliğinin arttırılması büyük rol oynamıştır . Bu tesisler şöyle özetlenebilir;  Dolmabahçe Tüfenkhanesi (1837), Hereke İpekli Mensucat fabrikası (1840), Çivi Fabrikası (1840), Beykoz Deri ve Kösele Fabrikası (1842), İzmit Çuha fabrikası (1842), Hereke Halı Dokuma fabrikası (1843), Hereke İplik Fabrikası (1844), Zeytinburnu Demir Fabrikası (1845), Yeşilköy Tarım Okulu (1847) ve 1848'de ilk zırhlı , ‘'Eser -i Hadid ve ‘'Eser -i Çelik'' isimli  geminin üretimi.  

Hovhannesyan teknik bilgisi nedeni ile ,Kırım savaşı Batı Cephesi Genel Kurmay Başkanı Mareşal Falisier (1794 – 1864) tarafından  Fransa'ya götürülmek istenmişti. Ovhannes Bey Dadyan bunu red etmiş  ve İstanbul'da kalmayı tercih etmişti (Babağyan, 495). O bir çok Ermeni okul, kilise, hastane  ve  yetimhanesinin kurulması ya da onarımına maddi katkıda bulunmuştur. Yayınlanmamış 10'a yakın eseri vardır. 18 Nisan 1869'da vefat eden Hovhannesyan'ın cenazesine  Saray adına Fuat Paşa ve Ali Paşa, Bab-ı Ali adına bazı milletvekilleri, Tophane -i Amire ve Bab-ı Serasker adına bir çok yüksek rütbeli subay,  yerli ve yabancı diplomatlar ve 200 Hassa neferi ve diğer görevliler katılmıştır. Bakırköy Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi bahçesinde toprağa verilmiştir.

Osmanl devleti'nin sanayileşme tarihinde önemli bir yeri olduğu için Dadyan ailesi bu bölümde kısaca incelenmiştir. Ailenin bu özelliğinden dolayı ne kadar servet edindiği  tam olarak saptanamamıştır. Yardım kurumlarına dikkat çekici katkılarda bulunduklarına göre varlklı oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle mali piyasalarda doğrudan ya da dolaylı olarak bir rol oynayıp oynamadıkları  bilinmemektedir.


Bu yazı 281 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans