Parlamenter sistem koalisyonlar üretiyor, bu da çok sesliliğe, çok başlılığa yol açıyor, her kafadan ayrı bir ses çıkmasından kaynaklı kararların alınma süreçleri uzuyor ve ülkenin yakıcı sorunlarına çözüm üretilemediğinden ülke sorunlar yumağı halinden bir türlü kurtulamadığı iddia edilerek…
Size öyle bir model getireceğiz ki bu modele göre yürütmenin başına ‘bir kişi' seçilecek o tek başına alacağı hızlı kararlarla bugüne kadar biriken sorunlara anında çözüm üretecek ve bugüne kadar çözümsüz hale gelmiş tüm sorunlar da anında çözülüverecekti!
Bu sistemle artık koalisyonlar dönemi de son bulacak! Bu ‘mucizevi' sistemin adı da dünyada eşi ve benzeri-örneği olmayan ‘Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' olacaktı.
Ne hayaller kurulmuş, ne bekleyişlere girilmişti! 2018'den bugüne o ‘mucizevi!' Yönetim modeliyle sorunlar azalmadığı gibi, sistemden kaynaklı sorunlar katlanarak arttı artık çekilmez hale geldi.
Yangınlar çıktı, sistemin başından karar çıkıncaya kadar bölgenin yarısı yandı, yangın söndürmeye giden sorumlular ‘cumhurbaşkanımızın yüksek müsaadeleriyle' yangınları söndürmeye geldik…
11 ili etkileyen deprem felaketi milyonlarca insanımızı mağdur etti ilk üç gün müdahale edilemedi, koordinasyon sağlanamadı, yardımlar yerlerine ulaştırılamadı, halkın bağışlarıyla ayakta duran Kızılay deprem mağdurlarına çadır sattı, malzeme sattı, kan sattı. AFAD'la merkezi hale getirilen ‘arama kurtarma' faaliyetlerine STK'lar müdahale edemez hale getirildi. Nasıl ki yangınlara karar vericinin izni olmadan müdahale edilemiyorsa, göçük altında can çekişen vatandaşa da AFAD dışındaki arama kurtarma ekipleri müdahale edemez hale geldi.
KOALİSYONLAR SON BULACAKTI!
Bu ‘mucizevi' sistemin savunucularının en büyük argümanı artık küçük partiler büyük partileri hegemonyası altına alamayacak, küçük partiler ne isterse olmayacak, sistem kilitlenmeyecek; çünkü artık koalisyon dönemleri son bulacaktı. Öyle vaatler yapılmamış mıydı? Bu vaatlerle sistem kabul edilmedi mi?
Ama öyle olmadı. AKP 2018 seçimlerine MHP ve BBP ile ittifak yaparak girdi. Yetmedi, VATAN Partisi eklemlendi. AKP, üst düzey atamalar başta olmak üzere birçok konuda ve bazı kritik aşamalarda MHP'den habersiz hatta Doğu Perinçek'in ifadesiyle ‘ülkeyi biz yönetiyoruz' biz destek vermezsek, iş yapamaz, yönetmez denir geldi.
Ve bugün koalisyon benzeri ittifaklar daha da genişliyor. İttifakla koalisyonun farkı mı, ittifak seçimlerden önce, koalisyonun seçimlerden sonra yapılmasıdır. Aynı pazarlıklar yine var. Sıfır nokta bilmem kaç oy alan partiye muhtaciyet önceki sistemden çok daha fazla!
İTTİFAKLAR GENİŞLİYOR…
Sistemin gereği 2018 seçimlerinde CHP, İYİP, SP ve DP'nin oluşturduğu Millet İttifakı'na DEVA ve GELECEK Partilerinin katılımıyla 6'lı hale geldi. İktidar ilk günden itibaren birbirine benzemezlerin bir araya gelmesi dedi. Bunların 6'lı değil 7'li olduğunu iddia ederek HDP'nin de gizli ortak olduğu üzerinden Millet İttifakı'na yüklendi. Yetmedi Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı kesinleştikten ve HDP'yi ziyaret ederiz açıklamasından sonra her zaman olduğu gibi kızılca kıyameti kopardı.
Peki bu böyleyken AKP iktidarı ne yapıyor; AKP, MHP, BBP, VATAN mevcut ittifakına HÜDA-PAR'I dahil ediyor. Bunların yetmeyeceği endişesiyle YENİDEN REFAH'la görüşüyor-pazarlık ediyor. ANAP ve DSP ile temaslar kuruyor. Altılı Masayı birbirine benzemezlikle eleştiren iktidarın 7-8-9 kaçlı olacağı henüz belli değil. Partiler ittifakı yetmemiş olacak ki, Menzil Tarikatının da desteği alınıyor.
Umarız bir zamanlar yol yürüdükleri FETÖ pişmanlığı, METÖ denilerek yaşanmaz!
Sözde HDP ile görüşmeye tahammül göstermeyenlerin ittifaka ortak ettikleri HÜDA-PAR'IN siyasi hedeflerinden birkaçına bakalım ne talep ediyorlar…
1-Dersim ve Şeyh Said isyanları nedeniyle özür dilenmeli ve tazminat ödenmeli
2-Kürtçe ikinci resmi dil olmalı
3-Özerklik ve federasyon referandumu yapılmalı
4-Anadilde eğitim hakkı tanınmalı
5-Anayasanın değiştirilemez maddeleri kaldırılmalı
7-Kürt sorununun nedeni laiklik ve Türk' lüktür
8-Yerel yönetim özerkliği getirilmeli… ve benzeri bir sürü talebi içermektedir.
PKK neyse, Hizbullah odur. Biri ayrılıkçı terör diğeri dinci terör yoluyla Kürt devleti kurmaktır. Hizbullah siyasallaşarak silah bıraktı, PKK hala silahtan vazgeçmedi.
Koalisyonlar son bulacak diye yola çıkılan sistemin getirdiği sonuç iktidarda kalabilmek için cumhuriyet karşıtı partilerle tarikat ve cemaatlerle bile ittifakı kaçınılmaz hale getirmiştir.