Cumhur İttifakı bugüne kadar 6'lı Masa'yı ‘birbirine benzemezlik' ve ‘toplanıp dağılmakla' suçlarken, 6'lı Masa ise kendilerinin program ve mutabakat metinleriyle yönetmeye hazır olduklarını savundular.
AKP, MHP, BBP ve VATAN Partisinin dışardan desteğiyle devam eden Cumhur İttifakı ihtiyaç hissetmiş olacak ki yeni arayışlar, pazarlıklar hız kesmiyor. HÜDA-PAR'la görüşmeler mutabakatla sonuçlanırken, YENİDEN REFAH ile anlaşma önce sağlanamadı, Fatih Erbakan cumhurbaşkanlığı adaylık başvurusundan sonra, imza toplamanın 3'ncü gününde Erdoğan'ın davetiyle yapılan özel görüşmede kabul edilmeyen tüm şartlar kabul edildi. Fatih Erbakan adaylıktan çekildi. ''Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'la varılan mutabakata göre, YRP olarak tüm seçim alanlarından kendi amblemimizle Cumhur İttifakı'nda seçime girme karar almış bulunuyoruz'' açıklamasını yaptı. HÜDA-PAR'dan rahatsızlığını dile getiren Doğu Perinçek ittifaktan ayrıldığını, seçimlere ayrı gireceğini ilan etti.
İki ittifak dışında kalan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce kendisine yönelik tüm baskılara rağmen adaylık başvurusundan sonra 27 Mart saat 20'ye kadar gerekli olan 100 bin imzayı ulaşmanın yoğun çalışması içinde. Muharrem İnce seçimlere ayrı gireceğini ve ikinci tura kendisinin kalacağını, ikinci turda ise yüzde 60'la seçimi kazanacağı iddiasıyla yoluna devam ediyor.
ATA İttifakı'nın adayı Sinan Ogan'da toplumun ‘HDP ve HÜDA-PAR' arasındaki sıkışmışlıktan kurtulması gerekçeleriyle yeterli imzaları toplama çalışmalarını yürütüyor.
Bağımsız Cumhurbaşkanı adaylarından henüz gerekli 100 bin imzayı bulabilen yok.
Anlaşılıyor ki ittifak dışında aday olmak isteyenler gerekli imzayı buluncaya kadar tartışmalar ve arayışlar devam edecek. Çünkü öyle sanıldığı gibi elli artı biri bulabilmek kolay değil. Binde bilmem kaç partiler bile kıymete bindi!
Sadece partiler arası ittifak arayışları değil, kamuoyunda popüler olan, toplumsal karşılığı veya özgül ağırlığı olduğu düşünülen siyasetçi, sanatçı, sporcu gibi bazı isimlerle de yoğun temaslar sürüyor. Bunlardan birisi de eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Uzun yıllar AKP içinde etkin görevlerde bulunan Şimşek çoktandır Erdoğan'dan geri dönüş yönünde davet almaktadır. Daha önce yapılan görüşmelerde öne sürdüğü ‘'Yurtdışında finans kuruluşlarındaki işlerim nedeni ile aktif siyasete girmeyi düşünmüyorum'' ısrarı aynı gerekçelerle geri dönüş davetini reddetti. Bakmayın siz sözcü Ömer Çelik'in ‘'her zaman yaptığımız görüşmelerin bir benzerini'' yaptık açıklamalarına. Davet olduğu, daveti kabul edeceği bile düşünülmüş olmalı ki çıkışta açıklama yapacağı kürsü bile hazırlanmıştı!
Tabi Mehmet Şimşek'in davet edilmesi uygulanmakta olan ve mucize olarak lanse edilen heteredoks ekonomi politikalarının beklenen sonucu vermediği, Ortodoks ekonomi politikalarına dönülmek istendiğinin çok açık bir ifadesidir. Bu davetle Şimşek dönmese bile ekonomide makas değişiklik isteğinin açık bir göstergesidir. Ayrıca Mehmet Şimşek'te biliyor ki tek başına o politikaları uygulaması mümkün değil, bunun için bir kadroya ihtiyaç var o kadronun ve politikaları uygulamanın imkanı olmadığını gören Şimşek önceki benzer gerekçelerle Erdoğan'ın geri dönüş davetini kabul etmemiştir. Tabi bu dönmeme ısrarının arka planında uluslararası finans çevrelerinin etkisi var mıdır o ayrı!
SEÇİM DEMEK VAAT DEMEKTİR!
Bir taraftan ittifak ve adaylık çekişmeleri yaşanırken bir taraftan da vaatlerde sınır yok! Seçim dönemlerinde gökteki yıldızlar dışında her şey mümkün… Muhalefetin vaatleri anlaşılabilir çünkü işbaşında değiller. Lakin 21 yıldır yönetenin sanki yeni işbaşına gelecekmiş gibi vaatlerde bulunması şimdiye kadar yapamamış olmasının açık bir itirafıdır.
Bu seçimin ana konusu deprem ve ekonomidir. İktidar ekonomide sınıfta kaldığı, depremi önleyici tedbirlerde olduğu gibi deprem sonrası süreci yönetmekte de sınıfta kalmıştır. Şimdiki vaadi ise depremde evleri yıkılanlara uzun vadeli düşük faizli kredilerle hemen ev sözü vermesidir.
Muhalefet ise depremde evleri, işyerleri yıkılanlara faizli kredilerle değil ‘bedelsiz' olarak ev-işyeri yapma sözü vermesi anayasa gereği barınma hakkının yerine getirilmesidir ve çok önemlidir.
POLİSLERİN TALEBİNE KULAK VERİLSİN
Polislerden yükselen önemli bir talep ikinci Şark göreviyle ilgilidir. Mesleğe yeni başlamış yaklaşık 130 bin polis Batı görevlerinden sonra Şark'a gitmeleri gerekirken gönderilmiyor, tecrübeli oldukları gerekçesiyle daha önce Şark görevi yapan polisler ikince kez Şark'a zorlanmaktadır. Öyle ki hiç Şark görevi yapmamış yeni polisler dururken, Şark görevini yapmış polisler ikinci kez Şark görevini haklı olarak yapmak istemedikleri için emekliliğe zorlanıyorlar; ya ikinci Şark ya da emekli olun deniyor.
Bu uygulamayla eski tecrübeli polis istenmiyor mu, polisin hafızası silinerek yeni alınanlarla yeni hafıza mı oluşturulmak isteniyor nedir. Bunun seçim vaadiyle bir ilgisi yoktur, uygulama hatası derhal giderilmeli, haksızlığa son verilmelidir.