Bir süre önce, “Yakıştı mı Öztaylan?” başlıklı köşe yazım beklediğimin de üzerinde ilgi gördü. Beğenerek beni kutlayanlara sonsuz teşekkürler…
Yine daha önce kaleme aldığım yazılarda, 10 yıl Bandırma Belediye Başkanlığı, 5 yıl Balıkesir milletvekilliği yapan, Bandırma Sanat Enstitüsü mezunu muhasebeci Sedat Pekel, 5'er yıl belediye başkanlığı yapan inşaat mühendisi Durgut Ergin ve Dr. Halil ünlü'yü, Bandırma'ya hiçbir ciddi katkı sağlamadıkları için eleştirdiğimi anımsarsınız. Yani üç dönem milletvekilliği, 3,5 yıl belediye başkanlığı görevinde bulunan Cemal Öztaylan'ın, Bandırma'ya kalıcı ve ses getirici hiçbir hizmet sunamadığını eleştirdiğim gibi…
Amacım ne mi? Elbette ki, sadece koltuk peşinde koşan bu siyasiler nedeniyle Bandırma'nın kaybolan yıllarına, yitirilen parlak geleceğine dikkat çekmek, bundan sonra Bandırma Belediye Başkanlığı ve Bandırma aidiyeti taşıyan Balıkesir milletvekillerinin “çapsız” kişilerden seçilmemesi, birikimli ve nitelikli olmaları gerektiğinin altını çizmekti.
Bu bağlamda, Bandırma Ticaret Odası'nın önderliğinde, 5 sivil toplum kuruluşunun, Balıkesir milletvekilleri aday listelerinin açıklanması öncesinde, CHP, AKP, İYİ Parti ve MHP genel merkezlerine giderek, isim vermeden bile olsa, ancak geciktiğini düşündüğüm girişimlerini yanlış bulmuyorum. Tabii, bu girişimlerin, Bandırma kökenli adayların, bölgeyi iyi tanıyan İYİ Parti birinci sıra adayı Turhan Çömez(Onu da bu girişimler birinci sıra adayı yapmadı, zaten olacağı biliniyordu) ve MHP ikinci sıra adayı Harun Algül dışında istenilen sonucu vermediği ortada. Diğer partiler, bu iki aday dışında, Bandırmalı adaylara listelerinin ilk üç sırasında yer vermedi. Keşke bu Ankara girişimi son viraja girilmişken değil, çok daha önce gerçekleşseydi.
Bandırma, artık siyaseten yılların sahipsizliğinden, “çapsız” siyasilerin Bandırma'yı düşünme yerine, koltuk peşinde koşmalarından kurtulmak istiyor. Yıllardan beri, parlamentoda veya belediye başkanlığı koltuklarında keyif çatıp, Bandırma'ya en küçük kalıcı hizmetleri dokunmayanlardan usandık artık. Siyasetten çekilerek, gençlere ve yeni yüzlere yol açmaları gerektiği halde halen politikayı, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanının himayesinde, baş danışmanlık kisvesi altında sürdürmeye çalışanların, yıllardır Bandırma'dan kopuk, saraydan gelen oğullarını değil, kendi bağrından çıkan, Bandırma için dertlenen öz çocuklarını görmek istiyor, Bandırmalı…
Bandırma artık, siyaseten güçlü parti genel yöneticilerine yalakalık yaparak, milletvekili veya belediye başkanlığı koltuklarını işgal ettikten sonra yatanları görmek istemiyor.
Başarılı belediye başkanları kimlerdir, biliyor musunuz?
Yönettikleri kentlere kalıcı hizmetler ve yatırımlar sunanlardır.
Başarılı belediye başkanları, “Kente bir yılda şu kadar ton asfalt döktüm. Alt yapısına katkı sağladım” gibi safsata yapanlar değildir. Çünkü bunlar, zaten o kent için yapılması gereken asli görevlerdir. Önemli olan, yıllar sonra, “Kentimize bu eseri, falanca belediye başkanı kazandırdı” denilmesini gerçekleştirenlerdir, başarılı belediye başkanları…
Başarılı belediye başkanları, o kentte bulunanların yaşamlarını kolaylaştıranlardır.
Başarılı belediye başkanları, halkla bütünleşerek, güler yüzle hizmet verirler. Halkı küçümsemezler, onlara küfür ve hakaret etmezler, konuşmalarında, halka, “Benim gibi, sizin gibi hayvanlar, hıyarlar!” demezler.
Başarılı belediye başkanları, yönettikleri kentte kültür ve sanatı yüceltirler. Yönettikleri kent için harcadıkları paranın, halkın parası olduğunu hiç unutmazlar. Sahillerine, halkın zaten deniz kıyısında gezindiği bir bölgeye, en az 500 bin lira harcayıp, halkın parasını denize gömerek, ucube “Aşk Köprüsü” yapmazlar, Cemal Öztaylan gibi…
Başarılı belediye başkanları, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen gibi, kentinde yaşayanlarla bütünleşerek, çok sevilirler.
Ben, doğma büyüme Bandırmalıyım. Kentimi çok seviyorum. Ne zaman ki, bir gün bile ayrı kalsam, Bandırma'm, burnumda tüter.
Tabii ki, Bandırma'ya yılardır en küçük bir katkılarını göremediğim, sadece o koltuklarına siyaseten yapışan, ilerlemiş yaşlarına karşın hâlâ partilerine ağabeylik yapamayarak, yeniden koltuk hayali gören, “Şimdi de benim koltuğuma oğlum otursun” diye çaba harcayanları eleştirerek, “kral çıplak” diyeceğim. Bu benim gazeteci olarak hem hakkım hem de görev ve sorumluluğumdur.
İsteyen kızsın, isteyen bağırıp, duvara tırmansın!
Ben sadece Bandırma'mı düşünürüm. Gerisi vız gelir, tırıs gider. Gerisi hikâye!
Bu kentin artık aynaya hiç bakmadan, “bu göreve layık mıyım?” diye düşünmeden koltuklara balıklama atlayan, çapsız, birikimsiz yöneticilere değil, Bandırma için dertlenen, kaliteli isimlere ihtiyacı var.
Yetti artık! Düşün Bandırma'nın yakasından!