Bandırmalı olup da kentine katkı sağlamayan, inisiyatif almayan kişilere çok kızıyorum.
Son örneği Hande Erçel…
Konuyu biraz açayım.
Bandırmalı Hande Erçel, son yıllarda, özellikle televizyon dizilerinde ünlü olan bir oyuncu.
Son olarak yazdığım “Anılarda Bandırma” kitabıma onun da Bandırma ile ilgili anılarını almak istemiştim. Kitabımın hazırlık çalışmalarını sürdürdüğüm iki yıl içinde, kendisiyle iletişim kurmaya çalıştım. Ama hazrete ulaşmak mümkün değil! Bir akrabası aracılığıyla kendisiyle söyleşi yapma isteğimi ilettim. Akrabası, bana Hande Erçel'in şu sözlerini iletti:
“Menajerim, kendisinin belirlediği yayın organları dışında başka gazetecilerle röportaj veya söyleşi yapmama izin vermiyor!”
Menajerini sevsinler, Hande Hanım!
Ama merak ediyorum. Senin, memleketin Bandırma söz konusu olduğunda söylenecek bir sözün ve inisiyatif kullanma hakkın yok mu? Sen, her söyleneni yapan bir robot musun?
Hande Hanım, geçtiğimiz günlerde vefat eden dedesinin cenazesine katılmak için Bandırma'ya geldi. Cenazede yanına yaklaşma olanağı yok. Herkesten, özellikle de gazetecilerden uzak! Tamam, elbette ki geldiğin yer, dedenin cenazesi. Bunun bilincindeyiz. Ancak gazetecilere, “dedemi kaybettim, çok üzgünüm” bile demen yeter. Bunu bile yapmıyorsun.
Hande Hanım, anlaşılıyor ki, fena halde havalara girmiş! Oysa insanlar, sanatçılar, karşısındakilere alçakgönüllü bir şekilde yaklaşırlarsa büyürler.
Hande Hanım, her ne kadar, oyunculuğunuz, bu konuda otorite kabul edilen kişilerce tartışılsa da tamam, artık magazin dünyasının ünlüleri arasındasınız. Onu biliyoruz da siz, Bandırmalı olduğunuzu biliyor musunuz ya da unuttunuz mu?