Mekke’nin ele geçirilmesi için başlayan, Şerif Hüseyin’in başkaldırması Suriye’nin de işgaliyle Osmanlı İmparatorluğunun üç eyâletinin elden çıkması ve imparatorluğun bitimiyle sonuçlanır. Akaba’dan sonra Lawrence Allenby’nin ordusunda, onun sağ kolu olarak, rütbesi o olmamasına rağmen,
tuğgenerallik görevi yapar.
Lawrence’in kritik noktalarda demiryollarını tahrip için düzenlediği atakların yanısıra, savaşların kaderini taraf değiştiren Arap şefleri ve Arap taraftarı Türk paşalar da etkiler. Kıyafet değiştirerek ya da doğrudan Türk hatlarının gerisine gidebilen Lawrence, bir keresinde Şam’da askerî vali Ali Rıza
Paşa ile buluşur. Ali Riza Paşa, Sultan’ın en güvendiği adamdır, fakat Arap Ulusal Hareketi sampatizanıdır. Ali Rıza Paşa’nın sarayında yediği akşam yemeğinden sonra kahvesini içerken paşa, kendisine Türk ve Almanlar arasında giderek artan anlaşmazlığı ve müttefik kuvvetlerin sonunda
Filistin ve Arabistan’i ele geçirebileceğini anlatır. Almanlar’ın kendilerini çok üstün görerek Türklere köpek muamelesi yaptığını, bu nedenle de verdikleri emirlerin Türk subaylarınca yerine getirilmediğini söyler. Mareşal Falkenhayn’ın çok önceden Türklere yaptığı Filistin ve Arabistan’dan
geri çekilip, Suriye’de Şam’ın güneyinden Akdenize çekilecek bir hatda savunma yapmaları önerisini, bu nedenle Türkler’in redettiğini anlatır. Böylece sonunda Türkler, Suriye’yi ellerinde tutmaları çok mümkün iken onu da kaybederler.
Lawrence, Türk hatlarının gerilerine çesitli kıyafetlerle girip çıkmaktadır. Kadın kıyafetinde dolaştığı bir sırada Türk askerlerinin iştahını çeker. Onu takip ederler. Onlarla flört eder. Bir keresinde de Deraa caddesi’nde Şeyh Tallali’nin oğlu imiş gibi bir kıyafetle dolaşirken, iki Türk askeri tarafından,
Türk ordusundan bir asker kaçağı olduğu düşüncesi ile yakalanır. Merkezde dövülür ve hapise atılır.
Fakat gece kaçar. “Lawrence of Arabia” filminde de herhalde bu iki sahneden biri üzerinde
odaklanılmıştı.
Lawrence’in hareketleri Allenby’in planları ile uyumludur. 1917 Sonbaharında Allenby, Güney
Filistin’i almış. Tanrı Dağı olarak bilinen Carmel Dağı’nın güneyinde Akdeniz’le Ürdün Vadisine sahip
olmuştur. Ve sırayla Beershe Hebron, Yafa, Bethlemen ve Kudüs ele geçirilir. Temmuzda Yafa ve
Kudüs’ün kuzeyine hücum plânlanır. Fakat Londra tarafından Allenby’nin elindeki kuvvetlerin Batı
Avrupa’da Ludendorff’un kuvvetlerine karşı zayıflayan müttefik kuvvetlerini takviye için gönderilmesi
istenir. Geride kalanlarla Lawrence büyük gayret göstererek yeni bir ordu yaratır. Ve Eylül için hücum
planı yapılır.
Türkleri eldeki kuvvetlerle yenemeyeceklerini bildiklerinden yeni bir strateji uygularlar. Ürdün Vadisinin çalılıklarinı on bin at battaniyesi ile kaplayarak, orada binlerce at olduğu izlenimi yaratırlar.
Eski ve yeni eldeki bütün çadırlar toplanır ve vadide yeniden kurdurulur. Güney Filistin’deki askerî hastaneyi Ürdün Vadisine naklederler. Alman Keşif uçakları Allenby’nin iki yeni tümeninin vadide konuşlandığı raporunu verir. Gerçekte Ürdün Vadisinde sadece üç tabur asker vardır ve bunun ikisini
İngiltere ve ABD’den toplanmış deneyimsiz Yahudi gençleri teşkil etmektedir. Türkler durumu bilselerdi, çok rahat vadiye hücum edip tekrar Kudüs’ü ele geçirebilirlerdi. Fakat talih Araplar lehine çalışmaktadır.