Avşa'da, geçtiğimiz günlerde “Zıpkınla Balık Avı” düzenlendi. Yani yine sözüm ona spor(!) bahanesi altında çok sayıda balık katledildi.
Geçtiğimiz günlerde söyleşi yaptığımız Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı şunları söylemişti:
“Avcılık, ihtiyaç dışı bir faaliyettir ve spor olarak kabul edilemez. Sportif avcılık adı altında, doğadaki hayvanları acımasızca katlediyoruz. Bizim, avcılar tarafından vurulan kekliklerin, karacaların, tavşanların etlerine ihtiyacımız yok. Aynı olayı deniz canlıları için de söyleyebiliriz. Balıkçılar, ‘Yunuslar, benim tutacağım balıkları yiyor' diyor. Denizdeki balıkların sahibi sen misin? Balıkları, aşırı avlanmayla, sen katletmiyor musun? Kapıdağ'da devamlı sürek avları düzenleniyor. Burada eskiden kurtlar vardı. Onları yok ettik, domuzlar çoğaldı. Şimdi de domuzları yok etmeye çalışıyoruz. Kapıdağ'da görülen ayıya karşı çıkıyoruz. Oysa Kapıdağ, ormanlar ayılar dahil tüm canlıların evi. Ama insanoğlu, doğayı sahiplendi. Doğada tanrılığa soyundu. Kağıdağ'ın da sahibinin sadece kendisi olduğunu sanıyor. Üstelik, yine kendisi doğayı ve çevreyi kirletip tahrip ederek, yok ediyor. Ekosistem, tüm canlılarla birlikte bir bütündür. Bu ekosistemi bozmadan, tüm canlılarla birlikte yaşamayı bir türlü öğrenemedik.”
Bu değerlendirmeye aynen katılıyorum.
Kışın zorlu ortam ve koşullarında yem aramaya çıkan hayvanlara kim kurşun sıkıyorsa vicdansızdır.
Şimdi yıllar öncesine gidiyorum.
Bandırma Kuş Cenneti Milli Parkı Şefi Kâmil Seyhan, Kuş Gölü'nde(Manyas Gölü) “güme” kurarak, kuşları acımasızca avlayanlarla mücadele ederdi. “Güme”ler, göldeki kuşları yakından avlamak için yapılıp içi döşenmiş, küçük odalardı. Kâmil Seyhan'ın, bir gün bu yasak gümeleri yaktığına tanık olmuştum.
Sirklere kesinlikle gitmiyorum. Çünkü orada gösteri(!) yapmak zorunda bırakılan hayvanların, eğitilirken(!) nasıl işkencelere uğradığını biliyorum.
Hayvanat bahçelerine gitmemeye özen gösteriyorum. Çünkü doğal yaşamda bulunmaları gerekirken oraya kapatılan hayvanlar içimi acıtıyor.
“Deve güreşi” adı altında bu hayvanlara işkence yapan gerçek hayvanlara(!) öfkeleniyorum.
Son söz mü?
Avınız batsın!
Hayvanları öldürenlerin, eziyette bulunanların ve şiddet uygulayanların elleri kırılsın!