Psikolojik yönü ağır basan kitapları severim.
Bugün sizlere onlardan üçünü anlatmak istiyorum.
Ünü tüm dünyayı tutan Avusturyalı yazar Stefan Zweig, edebiyat sorunları ve kişileri üzerine incelemelerinin yanı sıra kısa romanlarıyla da kendini her ulusun sanatseverlerine sevdirmiştir.
Zweig'in, son olarak “Amok” isimli kısa romanını zevkle okudum. “Amok”, onun eserlerinin en tanınmışları arasında yer alır. İkinci başlığı “Malezya Delisi” olan bu uzun öyküde Avrupalıların Malezya'nın sıtmalı ve korkunç ikliminde duydukları acı sıla özlemi ve sonsuz can sıkıntısı eşsiz bir güçle anlatılır.
Bu öykü, aynı konuyu defalarca işleyen ve psikolojik kurgu içeriğindeki romanları ile tanınan Somerset Maugham'la aralarında kıyaslama fırsatı da veriyor.
Aynı tarzdaki bir diğer uzun öykü de Dostoyevski'nin “Beyaz Geceler” isimli eseridir.
Eser, Rusya'nın “beyaz geceler”i ile ünlü olmasına bağlı şekilde bu ismi almıştır. Hayalperest anlatıcının Petersburg sokaklarında dolaşırken, kendisi kadar yalnız olan Nastenka isimli bir genç kızla tanışmasını konu alır. İkinci buluşmalarında aralarında dostluk başlasa da hayalperest anlatıcı, Nastenka'nın, dördüncü buluşmada kendisini bırakıp, bir başka erkeğe gitmesiyle yeniden yalnızlığına geri dönmek zorunda kalır.
Dostoyevski, diğer realist ve karamsar eserlerine göre, “Beyaz Geceler”de oldukça farklı ve romantik unsurlara yönelip coşkulu bir ruh durumunu yansıtmıştır.
Türk Edebiyatı'nda ise aynı tarzdaki bir roman olarak Sabahattin Ali'nin, “Kürk Mantolu Madonna”sını gösterebiliriz.
Bu aşk öyküsünde ise Raif Efendi'nin, gençlik yıllarında, Almanya'daki bir resim sergisinde tanıştığı Maria Puder'e âşık olması ve sonrasında gelişen olaylar yansıtılır. “Kürk Mantolu Madonna”, üç ana tema etrafında ilerleyen bir romandır. Eserde aşk, yalnızlık ve yabancılaşma temaları ağır basar.
Bu yaz sıcaklarında, serin bir ortamda kitap okumanın zevki başka oluyor.
Beğendiğim kitapları sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim.