Tüm dünyada korku yaratan Koronavirüs nedeniyle evlerimize kapandık. Özgürlüğümüz kısıtlansa da elbette ki bu bir zorunluluk.
Evde oturmaktan sıkıldığımı söyleyemem. Çünkü hem yeni kitabım için hazırlık yapma, hem de kitap okuma olanağı buluyorum. Bu kitaplardan ikisini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
“KÜRDÜN MEYHANESİ”
Naif ressam, gazeteci-yazar Fahir Aksoy, yaşamının son 13 yılını Erdek’te geçirdi. Vefatının ardından da Erdek kabristanına defnedildi.
Aksoy’un, “Kürdün Meyhanesi” isimli anı kitabını okudum önce.
Ankara’da küçük bir lokanta. Ankara’daki aydınların sürekli gittikleri bir yer. O küçük mekânda geçen buluşmalar, 1944 yılına dek uzanıp, 1960’lara dek
geliyor. Başkentte yaşayan şairlerin, romancıların, öykü yazarlarının, eleştirmenlerin, ressamların, tiyatrocuların, müzisyenlerin, gazetecilerin ve
bilim adamlarının yanı sıra sivil polislerin de sürekli uğradığı bir yer. İşletenin Kürt oluşundan dolayı da bu lokanta gerçek adıyla değil, “Kürdün Meyhanesi”
diye anılıyor. Sürekli para sıkıntısı çeken aydınların akşam üzerleri geldikleri bir uğrak yeri, bir aydınlar kulübü. Meyhanenin asıl ismi ise “Yeni Hayat Lokantası”
Fahir Ersoy, kitabının önsözünün altına “1998-Erdek” notunu düştüğü “Kürdün Meyhanesi”ndeki hoş anıların kahramanları arasında Nurullah Ataç, Orhan Veli,
Cahit Sıtkı, Ceyhun Atıf Kansu, İlhan Tarus, Çetin Altan, İlhan Şengil, Mehmet Kemal, Cüneyt Arcayürek, Cihat Burak, Orhan Pekel ve Fikret Otyam’ın yanı sıra
birçok sanatçı yer alıyor. Bunlar arasında Köy Enstitüsü hocaları, Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu çalışanları, Ankara’da yaşayan şair, ressam, aktör,
bilim adamları, edebiyatçı ve müzisyenler bulunuyor. Kısacası kendiliğinden oluşan bir aydınlar kulübü.
Yurt içi ve dışında 120 resim sergisi açarken, sergilerini Anadolu’ya da taşıyan Fahir Ersoy’la, Erdek’te yaşadığı dönemde zaman zaman görüşürdüm.
Yaptığımız röportajlar da çeşitli yayın organlarında yer almıştı. Bu röportajlardan birine yeni kitabımda da yer vereceğim. “Kürdün Meyhanesi”, özellikle sanat ve edebiyat meraklılarının zevkle okuyacakları bir anı kitabı.
“KÜRK MANTOLU MADONNA”
Yaşamının bir bölümünü Edremit’te geçiren Sabahattin Ali’nin yazdığı “Kürk Mantolu Madonna”yı yıllar önce okumuştum. Bir kez daha okuyarak, yeniden
tadına vardım.
“Kürk Mantolu Madonna”, Sabahattin Ali’nin en iyi romanı olarak tanımlanıyor.
Bu romanını, askerde, kolu çatlak durumda yazarken, yaşadığı acıyı giderebilmek için kolunu sık sık sıcak suya soktuğu biliniyor.
Sabahattin Ali, Balıkesir’de yaşadığı yöreden de söz ettiği “Kürk Mantolu Madonna”da, roman kahramanı Raif Efendi’nin içsel yolculuğunu aşk ile sarıp
sarmalayarak okuyucuya sunuyor.
Edebiyat öğretmenlerinin hâlâ öğrencilerine önerdikleri bu roman okunmaya değer.
