Dil nedir deseler, benliğimizdir derim. Dil nedir deseler, özümüzdür derim. Dil nedir deseler, kimliğimizdir derim. Dil nedir deseler, yaşamımızdır derim. Dil nedir deseler, içtiğim su, soluduğum havadır derim.
Türkçemiz dillerin dili, dillerin en güzelidir. Ağzımda bal tadı, gözümde ışık, dinleyenlerde bahar gülüşü.
Türkçemiz bizi bize yakınlaştıran, bizi bize bağlayan, bizi zenginleştirendir. Ninemizin masal dili, dedemizin destan dili, kız kardeşimizin kuş cıvıltısı, annemizin şefkat dili, babamızın kahramanlık dilidir.
Dilimiz, komşumuzla sevincimizi paylaştıran; acıyı bölüştüren; yokluğu yok edendir.
Dilimiz, kapıları bereket sözüyle açan, dilimiz, kesemizi varsıllaştıran, dilimiz, penceremizden umutları evimize doldurandır.
Dilimiz, bebeğimizi beşiklerde büyüten ninni olur. Dilimiz, kızımızı gelin eder, türkü olur. Dilimiz, oğlumuzu sınırlara yollar, asker ederiz.
Türkçemiz'le uyanır, Türkçemiz'le yürür, Türkçemiz'le düşünür, Türkçemiz'le güler, Türkçemiz'le tartışırız, Türkçemiz ile uyuruz.
Dilimiz dillerin dili, atamın dili, yaylamın dili, ovaların dili, dağların dili, denizlerin dili, kurdun-kuşun dilidir.
Yüzyıllardır bilimi Türkçemiz'le anlattık biz. Yüzyıllardır felsefeyi Türkçemiz'le anlattık. Felsefe bilgini Prof. Dr. Nermi Uygur “İstersek her şeyi Türkçemiz'le anlatabiliriz, biz istersek uğraşır en seçkin sözcüklerle felsefeyi anlatabiliriz,” diyor.
Komşularımıza fermanlar yolladık. Savaştık, barış yaptık Türkçemiz ile.
“Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz
Atalarımız dilin gücünü böyle anlattı nesiller boyu. Yunus Emre'nin dizeleri içimizi berrak pınarlara çevirir dilimizden dizeleri dökülürken…
Atasözlerimiz ne diyor bakın:
“Dilim seni dilim dilim dileyim
Her başıma geleni senden bileyim.”
Sözünü bilmeyene işte böyle deyiverdi ak saçlı dedelerimiz, ninelerimiz.
“Ergen çocuk aklı mı erer, deyiverdi kem söz“ deyip hoş gördüler yaşı küçük olanı. Bağışladılar, bal gibi sözlerle gönül aldılar.
“Az söz erin yüküdür
Çok söz hayvan yüküdür
Bilene bu söz yeter
Sende güher var ise.”
Güher: zenginlik, içsel derinlik.
Koca Yunus, Türkçemiz'i bayrak etmiş, Anadolu'nun tozlu yollarında dolanır, gezdirir durur.
“Çeşmelerden bardağın
Doldurmadan kor isen
Bin yıl dahi beklesen
Kendi dolası değil”
Türkçemiz'i şiirlerle, öykülerle, romanlarla beslemezsek, çeşmeler boşa akar, dilimiz yoz olur, yaban olur.
Her kavramı anlatmaya yeter dilimiz. Her bilimi, her anlamı, her tekniği, her yeniliği anlatmaya yeter dilimiz.
Biz istersek, gökten yıldız toplar, ayı indirir, buluttan bahçeler sularız Türkçemiz ile.
“Oğul balı tatlıdır baldan
Kokusu güzeldir kırmızı gülden”
Sevgimizi, ne güzel anlatır Türkçemiz. Acımızı, ne koyu anlatır Türkçemiz.
“Acıyı bal eyledik,” deriz. Sabırlı olmanın içsel varsıllık olduğunu çevremize anlatırız.
“Fakirin cezvesi karacadır ama sürecedir.”
Halkımızın konukseverliğini, cömertliğini ne güzel anlatır atasözlerimiz.
Yanlışı nasıl da kınar Türkçemiz:
“Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.”
Haksızlığa karşı çıkar söz ile dilimiz:
“Kedinin kanadı olsaydı, serçenin adı olmazdı.”
Koca Yunus Emre boşuna dememiş “Her ne arar isen kendinde ara.” Türçemiz'in gücü sözcüklerle zengindir. Yerine göre kuş olur, gönül uçurur, yerine göre taş olur, başa değer. Sözün gücü dilin gücüdür, anlamı söze yükleyen hünerli olmalı.
“Bu gönüller pasını
Yıkayıp gidermeğe
Öyle bir söz söyle kim
Sözün hülâsasıdır.”
Ne diyor Yunus Emre “Doğruyu söyle, ama kestirmeden söyle. Az söyle öz söyle. Bize insanlığımızı anlatan, düşünceyi duyularla birdenbire kavratan bir deyişle söyle!