Vefakar ve dayanışmacı grup arkadaşlarımız “1970 Kara Harp Okulu Mezunları İzmir Grubu” olarak, 3 EKİM 2023 Salı günü İZMİR'den yola çıktık, grubumuz epeyce kalabalıktı, eşlerimizle birlikte tam 64 kişiydik. Bir otobüs, birde midibüs ile ; İZMİR- MANİSA- AKHİSAR - BALIKESİR - BURSA - KARAMÜRSEL - GÖLCÜK- BOLU güzergahını takip ederek yolculuk yaptık. İki gece Bolu'da konakladık, bilahare Zonguldak'ta da bir gün konakladık, …dönüşte BURSA'da TSK'nin Uludağ Kış Sporları Eğitim Merkezinde tesis Komutanı Alb. Hakan BAL tarafından karşılandık, bir gece de orada konaklayarak geliş güzergahımızı takip ettik ve 7 EKİM 2023 akşamı İZMİR'e döndük.
En başta ve özellikle, bu gezinin planlayıcısı Değerli Başkanımız Feryal TÜRKÖZ ile eşi Nursel Hanım'a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Gezinin hangi günü, kimin hangi aracın, hangi numaralı koltuğuna oturacağına kadar, en küçük ayrıntıları bile teferruatı ile eksiksiz bir şekilde planlamıştır. Emekleri için takdirlerimizi de sunuyoruz.
Başkanımızın en büyük yardımcıları olan ve çok sevdiğimiz iki arkadaşımız; Mehmet GÖKMEN ve Turgay KÜÇÜKYUMUK'a da gayreli çalışmaşlarından dolayı ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
-Gezinin başlangıcından bitimine kadar nerelerde neler yaptık, nerelerde kahvaltı yaptık, yemek yedik, konakladık ve mola verip dinlendik…neler yaşadık ve neler gördük onları sıralayalım;
-Akhisar Askeri gazinosunda kahvaltı için mola verdiğimizde Meydan Komutanlığınca karşılanıp uğurlandık. Dönüşümüzde de aynı saygı ve nezaket ile karşılandık, teşekkürlerimizi sunuyoruz.
-Gölcük Deniz Üssü Komutanlığı'nda mahiyeti ile birlikte bizleri karşılayan ve dönüşte de uğurlayan Donanma Komutanı Kur. Bşk. Tüm. Amiral ve Üs Komutanı Tuğ.Amiral ile Orduevi Müdürü'ne saygı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yine karşılama ekibi içerisinde yer alarak eşi ile birlikte bizleri karşılayan ve uğurlayan sınıf arkadaşımız Faruk KÖKTEN ve Eşi Gülay Hanım'a uğurlama da bulunan arkadaşımız Yılmaz GENÇ ve eşi Şaziment Hanıma ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
-Nereleri gezdik, nereleri ziyaret ettik ve neler gördük; BOLU ve YEDİGÖLLER BÖLGESİ ile BOLU GÖLCÜK TABİAT PARKI, ABANT GÖLÜ, MUDURNU İLÇE HUDUTLARI İÇİNDEKİ ABANT MİLLİ PARKI, GÖLKÖY, MUDURNU ve DEVREK'İ, ZONGULDAK MADEN MÜZESİNİ, GÖKGÖL MAĞARASINI, KARADENİZ EREĞLİSİ'Nİ, CEHENNEM AĞZI MAĞARALARI ile ALEMDAR GEMİSİNİ ve MÜZESİNİ gördük. Dönüşte ADAPAZARI - ARİFİYE- SAPANCA üzerinden GÖLCÜK Deniz Üssü, TSK. Kış sporları Eğitim Merkezi (ULUDAĞ) tesislerine de uğradık, oralarını da gezdik ve gördük…
-Yedi Göller deyince; SERİN GÖL, BÜYÜK G., DERİN G., NAZLI G., KURU G., SAZLI G. ve İNCE GÖL adı ile yedi adet göl aklımıza gelmelidir. Bunlar arasında bir de ilahi bir gücü olduğu sanılan DİLEK ÇEŞMESİ vardır ve onun da yedi gözü vardır. Bu gözler sırası ile; 1.ÇOCUK, 2.ŞÖHRET, 3.HUZUR, 4.PARA, 5.MUTLULUK, 6.AŞK, 7.SAĞLIK'tır. *Ne yazıkki bu yedi gözlü çeşmenin üçüncü gözü olan “HUZUR” gözü kurumuştur. Burada bir de Pisagor Ağacı vardır. “Dik duran bir ağaca diğer bir ağacın yaslanmasıyla oluşan ve görülmeye değer dik üçgenler mevcuttur.”
-DONMUŞ GÖL ve tesislerinde bizleri motorlu faytonlar ile gezdiren, çay ve kuru pasta ikramında bulunan Tesis Müdürü ve ekibine de teşekkür ediyoruz. Günümüzün elektrik - motorlu faytonlarına binip, gezmek de insana ayrı bir zevk veriyor.
-ÖZELLİKLE; Bizleri GÖKGÖL Mağarası girişinde karşılayan Müze Md. ve ekibi tarafından bir de bilgilendirme konferansı verildi ve rehberlik yapılarak mağara gezdirildi. Müze Md. Hanımefendi ile bizleri konularına hakim olarak gezdiren (…kayaçlar, sarkıt ve dikitler ile mağara içinden akan derenin akışını izleyip görmemizi sağlayan...) mağara ile ilgili bilgi arzında bulunup bizleri aydınlatan Maden Mühendisi ile Akademisyen Beyefendiye özel çaba, heyecan ve gayretlerinden dolayı çok çok teşekkür ederiz.
-DEVREK'te bizi Zonguldak İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı karşıladı kendisine devremiz adına teşekkürlerimizi iletiyoruz. Devrek Bastoncular Çarşısı'nı gezdikten sonra bizleri Bastoncular Müzesi veAtölyesi'ne davet ederek bilgilendiren Müze Müdürü'ne çok teşekkür ediyoruz. Burada “Bastoncular Çarşı esnafı tarafından” bize çay ve simit ikramı yapıldı, ikram ve ağırlamaları için kendilerine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Devrek bastonlarını tanıtırlarken “Kızılcık” ağacının değer ve sağlamlığını bastıra bastıra anlattılar. Halen mevcut baston ustası ve atölyesi sayısının yirmi kadar olduğunu çarşı esnafından öğrendik.
**MUDURNU : Mudurnu adını Bursa Tekfuru'nun kızı Matarnı'dan almıştır, Mudurnu'nun vakti ile 20 adet kulesi olan bir de kalesi varmış. 1841 de ağaçtan yapılan bir saat kulesi mevcuttur, 1900 yılında yanan kule, 1905 yılında çevreden getirilen taşlarla hapishane işçilerince yeniden yapılmıştır. Kuleye Mudurnulu bir demirci ustasının yaptığı saat takılmış,1964 yılındaki yangında zarar gören kule aynı yıl yeniden yapılmıştır.
**Yıldırım Beyazıt Camii; Yıldırım Beyazıt'ın şehzadeliği döneminde 1374 yılnda hamamla birlikte yaptırılmış medresesi vardır. 8 duvar üzerine 19.50 metre çaplı bir kubbe oturtulmuştur. **Kanuni camii 1546 yılında yaptırılmıştır, Ahiler müzesi, Pertev Naili Boratav Kültür evi, Armutçular konağı, ile ahşap iki - üç katlı “Kastamonu Evleri misali” tarihi evler ilçenin tarihi ve nostaljik değerini arttırmakradır.
**Mudurnu Meram restoranda yediğimiz öğle yemeğinin lezzeti ve ağzımızda bıraktığı tat hala damaklarımızdadır, unutamıyoruz. Burada neler neler ; Nefis bir Tarhana çorbası, Keşli ve Cevizli Kaşık Sapı Makarna, Kaymaklı Ekmek Kadayıfı, arzu edenlere Un Helvası, Piliç ızgara ile ikram edilen salata, turşu ve içtiğimiz çayın tadı bir başka idi. Yine arzu edenler için mekanda yoğurt ve yaprak sarma…da vardı.
-KARADENİZ EREĞLİ'sinde bizleri karşılayan sınıf arkadaşımız Cumhur DURLANIK ve Eşine özellikle teşekkür ediyoruz.
***Gezide görülmeye değer gördüğüm, herkese de mutlaka görünüz diye tavsiye edebileceklerim;
-Genel: Güzel yurdumuzun her yeri ayrı ayrı nice değer ve güzellikler sergiliyor olmasına rağmen, Batı Karadeniz Bölgemiz'in bu doğal ve tarihi zenginlikler sergileyen coğrafyasının şirin ve olağanüstü yeşilliklere sahip, yer değer ve güzelliklerini mutlaka görmemizin gerektiğini öneriyorum.
-Bolu'ya gidince merhum İZZET BAYSAL'ın adını sizlerde çok duyacaksınız. İnternet ortamında kısaca mimar ve iş insanı yazsa da adını taşıyan vakıf tarafından çok büyük ilim ve irfan yuvaları açılmış aydın bir kişi imiş diye takdir edildiğini göreceksiniz. 1907'de Bolu Karaçayır köyünde doğmuş, 1931 yılında Mekteb-i Sultan-i Nefise (Şimdiki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi)‘den mimar olarak mezun olmuştur. 2000 yılında 93 yaşında iken vefat etmiştir. Vakfın eserleri ve hizmetleri arasında ; üniversite, üniversite öğrenci yurtları, hastaneler, misafirhaneler, öğrencilere verilen burs ve eğitim yardımları…vb. sayısız eser ve hizmetleri vardır.
Biz de grup olarak Abant İzzet Baysal Üniversitesi Konuk Evinde iki gece konakladık. Bolu'nun babası kabul edilen İzzet Baysal'ın kendi adını taşıyan cadde üzerinde ve Bolu İzzet Baysal Üniversitesin'de birer heykeli bulunmaktadır.
-Gezi esnasında, 1999 yılında Bolu'dan ayrılarak il olan Düzce ile 1999 depreminde büyük zararlar gören Kaynaşlı'yı da göreceksiniz. Bolu'nun yemek kültürü ile aşçılarının ustalığını bir kere daha hatırlayacaksınız.
-Benden Selam Olsun Bolu Beyi'ne türküsünü ve öyküsünü de hatırlayacaksınız.”Köroğlu'nun babası Yusuf aslında Bolu Beyi'nin seyisidir. Bolu Beyi, ona doğrudürüst ve güzel bir tay bulup getiremediği için kızar ve gözlerine mil çektirir, kör eder ve saraydan da kovar. ” Köroğlu'nun Oğlu Ruşen Ali büyüyünce babasının vasiyeti üzerine Bolu'dan ve Bolu Beyi'nden öcünü alır. Hatta Bolu Beyi için bir de türkü yakar “Benden Selam Olsun Bolu Beyi'ne…Silah icat oldu mertlik bozuldu…
-Yemyeşil bir doğa ve cennet gibi bir manzara arzeden bu güzel diyarlarımızı gördükten sonra, neden Araplar'ın yurdumuz topraklarına imrendiklerini bir kere daha anladım. Araplar bu topraklara sevdalanmış ve bu sevdadan vazgeçmiyorlar geliyorlar, görüyorlar ve satın alıp yerleşiyorlar ve bir daha da gitmiyorlar. Doğu Karadeniz'de Uzun Göl ve Ayder Yaylası'nı da öğrenmişler ve adeta işgal etmişler. İstanbul,Taksim, Beyoğlu ve İstiklal Caddesi'nde gezen ve oralara hakim olanlar hep onlar.
Buna rağmen buralarını ve sergilediği güzellikleri biz bile yeni yeni görüyoruz, henüz buralarını görmeyenlerimiz ve nelerin nerelerde olduğunu ve güzel yurdumuzun topraklarının değer ve kıymetini bilmeyenlerimiz var. Konuyu bu yönden ele alıp düşününce ister istemez üzülüyoruz.
*3350 metre uzunluğundaki GÖKGÖL MAĞARASI'nı görünce şaşırdık, mağara yüzyıllar öncesinde oluşmuş ve dört kat ve katmandan oluşmaktadır. İkisi fosilleşmiş, birisi açık üç kapısı vardır. Doğanın kendisinin açtığı dev bir tünel ve mağaradır, içinden bir dere akmaktadır. Henüz 875 metrelik bölümü ziyarete açılmıştır. Mağara 350 milyon yaşındadır.
*Zonguldak'ta MADEN MÜZESİ'ni gördük ve orada Orhan Veli'nin bir dörtlüğünü okuduk, girişte ve en baş köşeye yazmışlar;
Siyah akar,
Zonguldak'ın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası.
*Zonguldak Maden Müzesinde Görüp Öğrendiklerimiz; kömür ve kömür madeninin oluşumu, yeraltından çıkarılması ile kömür madeninden elde edilen ürünlerin neler olduğunu öğrendik. Kömür ağacının meyvaları arasında olanların; yakacak maddeleri, taş kömürü , linyit ve kok, katran, hava gazı, akatyakıt, yağ, parafin, stearin veya asfalt…gibi maddeler olduğunu öğrendik. Burada müze ve madencilik konusunda ders anlatan gayretli, bilgili ve heyecan içinde bize refakat eden Maden Mühendisimiz'i bir kere daha tebrik ve takdir ediyoruz.
*KARADENİZ EREĞLİSİ : Ereğli'ye varışta bizi arkadaşımız Cumhur DURLANIK karşıladı, İlçe'yi tanıtan broşürler ile ikişer adet tanıtım kitabından hepimize dağıtıldı.Tarihi kayıtlarda Heraklaia Ponntika adı ile anılmakta olan ilçenin kuruluşu MÖ:550 olarak belirtilmesine rağmen son gerçekleşen arkeolojik kazılarda kentin MÖ: 4500'lü yıllarda bazı kabileler tarafından kurulduğu ortaya çıkarılmıştır. Anadolu tarihi baz alındığında orta kalkolitik dönem (Taş ve maden çağı) ve Hitit öncesi döneme rastlamaktadır.
-Tarihin derinliklerinden Mısırlı Krispos'un (ünlü pandomim sanatçısıdır.) bu metropolde yaşadığına tanık olursunuz. Krispos'un Mezarı da buradadır.
-Cehennem ağzı (Kilise) mağarasında rehberimizin anlattığı efsanelerden üç başlı Cehennem Bekçisi Köpek (Kerberos)'un hikayesi bizleri çok etkilemiştir. Mağara insan gücü ve kuvveti ile açılmış ve oyulmuştur.Tabanı tarihi değer ve kıymeti büyük mozaiklerle kaplıdır, içinde dilek suyu ve damla çeşmesi mevcuttur.
-ALEMDAR gemimizin aslına uygun bir maketini yapmışlar ve müze haline getirmişler, kurtuluş savaşındaki lojistik desteğinin (Cephane, yiyecek ve harp malzelerini İnebolu - Trabzon Limanlarından Anadolu'ya aktarmıştır) inkar edilemez olduğunu, Sakarya Meydan Muharebesinin, Büyük Tarruzun ve 30 Ağustos Zaferinin kazanılmasındaki faydalarını anlatıyorlar. Geminin gönderine çekilen orijinal Türk Bayrağı 1922 yılında kaptan İsmail Bey'in eşi tarafından müzeye armağan edilmiş ve halen müzede sergilenmektedir.
***Bu gezimizde UNUTAMAYACAĞIMIZ ve gülerek hatırlayacaklarımız, şakalarımız ve gülüşmelerimiz olmadımı? Tabi ki oldu mesela ;
-Bastoncular müzesinde çay ve simit ikramından sonra, masada unuttuğum bir eşyamı almak için arkada kalınca benim otobüsü kaçırmam ve son sürat koşarak ve haykırarak otobüse yetişebilmiş olmam bile bir gülüşme ve sohbet konusu oldu,
-Yağmur yağar diye tedbirli olup, büyük bir şemsiye getiren ve bunu valizine bile yerleştiremeyenler vardı, şanşımıza hiç yağmur da yağmayınca…
-İzmir'de havalar güzel idi, kalın bir şeyler getirmeyen, üşüyen ve titreyenler arkadaşlar vardı,
-Gölcük Deniz Üssü Orduevinde , eşi ile birlikte yediği yemeğin parasını ödemeden salondan ayrılan, hatırlatılınca koşarak ödemeye koşan ( Muharrem Kaynak, Feryal Türköz, Nevi Güven …ile birlikte ) dört arkadaşımızın dalgınlığı kendilerine hatırlatılınca, yaşadıkları telaş ve mahcubiyeti görmeli idiniz.
-Çocuklarını ziyaret etmek maksadı ile eşiyla birlikte halen ABD'de bulunan ve gezimize katılamayan diğer bir Başkan Yardımcımızın K.T'nın “Meksika'ya iltica ettiği ancak bu talebinin karşılanmadığı ve yakalandığı” bilgisinin yayılması,
-Zonguldak Maden Mühendisleri lokalinde topluca yediğimiz akşam yemeğinde oğlunu yeni evlendiren İsmet BEDELOĞLU ‘na devremiz adına bir tam altın takdim edildi. Teğmen rütbesinde iken malülen emekliye ayrılan Zonguldak'lı futbolcu arkadaşımız Azmi ABONAZ ‘a da devremiz adına logolu bir kalem armağan edilmiştir.
-Yolculuğumuz esnasında her iki araç için arkadaşımız Muharrem KAYNAK'ın özellikle seçerek doldurduğu eserlerden oluşan flash belleklerdeki KARADENİZ bölgesi müziklerini dinleyen arkadaşlarımız, sanki horon tepercesine tempo tutarak dinleyip, iştirak etmişler ve beğenerek dinlemişlerdir. Arkadaşımıza bu konudaki katkıları için teşekkür ediyoruz.
- Henüz kar yağmamış olmasına rağmen, Uludağ'da Telesiyej ile zirveye çıkış ve iniş tüm arkadaşlarımız tarafından keyifli bir şekilde yapıldı ve hatıra olarak fotoğraflar çekildi… Aynı tesiste topluca gerçekleştirdiğimiz akşam yemeği ve ertesi sabah alınan kahvaltı, çay ve kahvelerin içilmesi keyfimize keyif katmıştır. Bu güzel ağırlamalarından dolayı Tesis Komutanı Albay Hakan BAL'a devremiz adına logolu bir kalem armağan edilmiştir.
-Şunu da özellikle belirtmeliyim ki, Batı Karadeniz Bölgesi'ne ; BOLU, DÜZCE, TRABZON, DEVREK, YEDİGÖLLER BÖLGESİNE, ABANT GÖLÜ ve ABANT MİLLİ PARKINA, MUDURNU'YA, KARADENİZ EREĞLİSİ'NE ve CİVARDAKİ MAĞARALARA geziye gitmek için en uygun zamanın EKİM ayının birinci haftası olduğunu yaşayan birisi olarak öneriyorum.
Batı Karadeniz gezisinden memnun kalan bir çok arkadaşımız, gezinin Orta Karadeniz gezisi olarak tekrarını talep etmişler ve memnuniyetlerini Başkanımı'za iletmişlerdir. Başkanımıza bir kez daha teşekkür ederek arz ediyoruz.
Sağlık içinde daha nice güzel gezilerde, unutulmaz anılar biriktirebilmek umut ve dileklerimle sağlıklı güzel günler diliyorum.