Yüzyılın savaşı virüs salgınında son açıklanan 182 dünya ülkesinin topyekün virüse karşı mücadele ettiği. Bu mücadelede virüs öncesi birbirine düşmanlık besleyen Çin’in ve Rusya’nın ABD’ye yardım ve dayanışma seferberliği ilan ettiği. İç siyasi çekişmelerin, seçim rekabetlerinin askıya alındığı bir dönemde yakın tarihimizde sıkça görmeye alıştığımız bir şekilde Türkiye, sıcak siyaseti; sıcak ve diri tutarak dünyadan ayrıştı!
Türkiye ister sınır bölgelerinde savaş hali isterse dünyanın çözüm üretmekte zorlandığı Covid-19 virüsüne karşı mücadelede olsun; sıcak iç siyasetten bir türlü vazgeçmiyor.
Koronavirüs Türkiye’ye 3 ay geç gelse de ülkeyi yönetenler ‘bize bir şey olmaz’ anlayışından hareketle tedbir almakta gecikildiği uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
CHP’li büyükşehir belediyeleri virüsten etkilenen halka yardım ve destek olabilmek için ayni ve nakdi yardım kampanyaları başlattılar. CHP’li belediyelerin başlattığı yardım kampanyaları Ankara İstanbul başta olmak üzere büyük yankı yarattı. Halkta yardım kampanyasına katılmak için sıraya girdi. Bankalarda hesaplar açıldı, yardım miktarları hızla artmaya başladı. Bunu gören iktidar özellikle büyükşehirlerde inisiyatifi elden kaçıracağını, halkın teveccühünün her geçen gün artacağını fark eder etmez.
Hemen harekete geçti. Ne mi yaptı?
CHP’li belediyelerin yardım kampanyasını İçişleri Bakanlığı genelgesiyle ‘yasaya aykırı’ diye durdurdu. Banka hesaplarını dondurdu-el koydu.
Yetmedi kendileri ‘Biz bize yeteriz Türkiyem’ diye kampanya başlattı. Kampanyaya iktidar zengini konsorsiyumlardan ses çıkmazken başta kamu bankaları, Merkez Bankası, TOBB ve odaların yüksek miktarlı yardımları açık artırma gibi her gün kamuoyuna ilan ediliyor. Fitre ve zekatlar isteniyor. O da yetmiyor ‘Korona yaz, 8119’a gönder 10 TL bağış yap deniyor.
CHP’nin yapılan yardım-bağışların vergi matrahından düşülmeme önerisi istismar edilerek sanki CHP yardım kampanyasına karşıymış gibi anlatılıyor. CHP’nin önerisi yerinde ve doğru bir öneridir. Yardım yapan banka ve iktidara şirin görünmek isteyenler neden vergi avantajı sağlasın, verecekse vatandaş gibi net kazancından versin.
CHP’li belediyelerin virüsle boğuşan halka yardım yapması devlet tarafından engellenirken, devlet adına cumhurbaşkanı sıfatı ile AKP’li belediyelerle telekonferans yöntemiyle yapılan toplantıda; belediye olarak halka ulaşılması (Devleti arkalarında hissetmeleri), ayni ve nakdi her türlü sorunlarında yanlarında olunması isteniyor.
AKP’li belediyeler yapsın ama CHP’li belediyelerin halka yardım yapması engellensin, halka ulaşımının önü kesilsin!
Birlik beraberlik zamanı ya! Ekrem İmamoğlu virüse karşı mücadelede 30 ilçe belediye başkanına toplantı çağrısı yapıyor. Bu çağrıya şaşırtıcı olmayacak şekilde AKP’li belediyelerin hiçbiri katılmıyor; kendileri ayrı toplantı yapıyorlar.
Birlik beraberlik zamanı ya! Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, İzmir BBB Tunç Soyer’in Dokuz Eylül’deki sağlıkçılar için hazırladığı yurt’a Başhekimin ihtiyaç var demesine rağmen, AKP eski milletvekili Rektör Fatma Seniha Nükhet Hotar ihtiyaç yok diyerek kabul etmiyor.
Ülke hangi zor şartlar içinde olursa olsun hiç olmadığı kadar siyasi rekabet, siyasi ayrışma, siyasi kutuplaşma tüm hızıyla devam ediyor.
CHP’li belediyeler yardım değil bağış topluyoruz dese de kamuoyuna açık ilan edilerek toplandığı için 2860 sayılı kanuna göre yardımdır bu da izinsizdir olmaz diyorlar.
Şartlı bağış toplamak için belediye meclisinin izni gerekir; meclis çoğunluğu AKP’de olduğu için muhtemelen izin vermek istemeyecekler.
Şartsız bağış toplama yetkisi belediye başkanında, şirket ya da kişilerden bağış alınabilir.
Görüldüğü gibi CHP’li belediyeler virüsle boğuşan halkına yardım yapabilmek, çaresizliğine çare olabilmek için merkezi hükümetle cebelleşiyor. Önce önüne çıkarılan engelleri aşacak sonra bağış yapacak kimse veya kuruluşları bulacak sonra çaresizlere çare olacak.
Devletin-iktidarın bütün bu engellemelerine rağmen CHP’li belediyeler her yerde halka ulaşmanın yollarını buluyor, halka dokunuyor, sosyal belediyeciliği gösteriyor.
DEVLET İÇİNDE DEVLET OLMAZ DEDİ
Kamuoyu devlet içinde devlet yapılanmasının FETÖ tarafından PDY (paralel devlet yapılanması) bu iktidar zamanında yapılandığını, bu iktidar tarafından öğrenmişti!
Şimdi öğreniliyor ki; AKP’li olmayan belediyelerde ‘devlet içinde devlet’miş!
İktidar kendisinden olmayan yerel yönetimleri devletin içinde ayrı bir devlet organı olarak görür her yaptığına karşı çıkar, engellemeye kalkarsa nasıl olacak, o yönetimleri seçen, oy veren milyonlarca halkta devlete karşı bir örgüt üyesi mi ilan edilecek?