Yahudilerin Müslümanlara reva gördüklerin zulmün elbette tarihî, siyasî ve dinî sebepleri var. Bunlar umumiyetle göz ardı ediliyor. Bunlar, sebep kabul edilmeyince, başka sebepler ittihaz ediliyor ve çözüm de üretilemiyor. Yahudilerin, 5000 yıl önce dağıtılmasından bu yana hiç ayırt etmeksizin Yahudi olmayanlara karşı tutumları değişmemiştir. Coğrafî bakımdan kendilerine en yakın, Yahudi olmayan unsurları yok etmeye çalışmışlardır.
Aşağıdaki metnin manasını kavradığımda metnin ortaya çıkışından 110 sene geçmişti. Ben bunu anladım da sorumluluk mevkiinde olanlar niçin anlamıyorlar sorusunu sormuştum kendime.
1869 senesinde, bir Hahambaşının cenaze merasiminde, bir Hahamın konuşmasından” Biz İsrail hükeması, Allah'ın bize vadettiği dünya hâkimiyetine doğru, kaydettiğimiz terakkiler ve Hristiyanlara karşı kazandığımız zaferleri gözden geçirmek üzere, her yüz senede bir şura halinde toplanmayı itiyat edinmişizdir.
Bu sene, bizim muhterem Simeon-Ben -Yahuda'nın mezarı başında toplanan bizler, geçen asrın, bizi hedefimize yaklaştırdığını ve ona ulaşmamızın çok yakın olduğunu iftiharla temin edebiliriz.
Altın, her zaman mukavemet edilemez bir kudrettir. Hep öyle kalacaktır. Mütehassıs ellerin kazanacağı altın, ona sahip olanlar için en faydalı… olacak ve ondan mahrum kalanları imha edecektir. Altınla en müstakil vicdanlar satın alınır. Kıymetlerin bedelleri, bütün mahsullerin rayiçleri tespit olunur. Akdedecekleri istikrazları temin edilmek suretiyle bütün dünyanın borsaları, bütün hükûmetlerin kredileri, bugün elimizde bulunuyor.
Büyük kuvvetlerden biri de basındır. Basın, istenilen herhangi bir fikri, tekrar ede ede, nihayet doğru imiş gibi kabul ettirir.
Tiyatrolar da buna benzer hizmetler görür. Her tarafta, matbuat ve tiyatrolar, bizim direktiflerimiz mutavaat(itaat) ederler.
Demokrat rejimi durmadan övmek suretiyle Hristiyanları siyasî partilere ayıracak, millî birliklerini yok edecek, aralarına nifak sokacağız. Onlar nihayet aciz kalacaklar ve daima müttehit ve davamıza sadık olan bankamızın kanununa boyun eğeceklerdir. Hristiyanları, gurur ve ahmaklıklarını istismar ederek harplere sürükleyeceğiz; onlar birbirlerini boğazlayarak bizimkilere yer açacaklardır. Toprağa sahip olmak, daima nüfuz ve kudret doğurmuştur. İçtimaî adalet ve müsavat namına büyük çiftlikleri parçalayacağız. Bu parçaladığımız toprakları, candan dileyerek alan köylüler, az sonra işletme hesabına borçlanacaklar ve sermayelerimizin esiri olacaklardır. Büyük malikâneler sahibi olma sırası bize gelecek, toprağa sahip olmak bize, İktidar mevkiini temin edecektir.
Piyasada altının yerine kâğıt parayı geçirmeye çalışalım. Altını kasalarımıza geçtikten sonra, kâğıda kıymet verecek da biz olacağımıza göre bütün hayata hâkim olacağız demektir. İçimizde kendini vecd içinde göstererek halkı inandırmaya muktedir kimseler vardır. Bunları, insan nevinin saadetini gerçekleştirecek değişiklikleri anlatmak vazifesiyle kavimlerin arasına salacağız. Altınla ve müdahene yoluyla er geç Hristiyan sermayedarları yıkacak olan proletaryayı kazanacağız. İşçilere, rüyalarında bile göremeyecekleri ücretler vadedeceğiz. Fakat bir taraftan da zarurî ihtiyaçların fiyatlarını yükseltmek suretiyle daha büyük faydalar temin edeceğiz.
Bu suretle Hristiyanların bizzat kendilerine yaptıracağımız ihtilalleri hazırlayacağız ve bu ihtilallerin semerelerini biz devşireceğiz. İstihzalarımızla hücumlarımızla önce papazları, gülünç ve iğrenç bir kılığa sokacağız çünkü bizim dinimize, ibadetimize sıkı bağlılığımız, onlara üstünlüğümüzü, ruhlarımızın üstünlüğünü ispat edecektir. Bütün ehemmiyetli sahalara adamlarımızı yerleştirmiş bulunuyoruz. Musevî olmayanlara avukat ve doktor tedarikine çalışalım. Avukatlar bütün bilgiler vakıftır. Doktorlar bir eve girdiler mi artık onlar o evin sırdaşları ve vicdanların güdücüleri olur. Fakat bilhassa tedrisatı istismar edelim, böylelikle bize faydalı olan fikirleri neşretmiş ve dimağları istediğimiz kalıba dökmüş oluruz…” (Millet Düşmanlarının İhanet Planları, Kemal Yaman, Otağ yayınları,2. Baskı, İstanbul)
Bu metnin yorumlanması için çok satır yazmam gerekecek. Bunun yerine, burada anlatılanlarla 1869'dan sonra dünyada olup bitenleri gözden geçirmek yeterli olacak. Osmanlının, Çarlık Rusya'sının, Avusturya Macaristan İmparatorluğunun, Alman İmparatorluğunun haritadan silinme sebepleri bu tasavvurun icrasından başka bir şey değildir.