Ribbentrop ve karısının israrlı aracılığı sonunda, Prusya Başbakanlığı Papen’de olmak üzere Hitler kabinesini kurdu. Von Papen’in önerisi ile Hindenburg kabineyi onayladı. Ve böylece 30 Ocak 1933 Pazartesi gününden itibaren Alman tarihinin Hitler devresi başlamış oldu. Papen bu yolla Hitler’i kontrol altında tutabileceğini düşünürken, kendisi Hitler’in denetimi altına girdi.
Arabulucuk uğraşılarından dolayı Ribbentrop, yönetimde bir rol alabileceğini ümit ediyordu. Durumu Papen’e açtı. Ribbentrop’un bu isteğine Papen diplomatik servisin deneyim ve eğitim gerektirdiği gerekçesi ile karşı çıktı. Von Papen Ribbentrop’la ilgili düşüncelerini günlüğünde şöyle özetliyordu;
(Bloch;a.g.e 373).
“Ribbentrop, İngilizce ve Fransızcayı çok iyi konuşan, çok iyi ve titiz giyinen, zarif bir adam . Maalesef bu özellikler onu bir devlet adamı yapamaz. Ribbentrop’un eğitim ve deneyimleri bir kimseyi üst seviyede bir göreve getirebilir. Fakat bu Ribbentrop için geçerli değildir. Çünkü o çok çalışkan fakat zeki değil. Büyük bir aşağılık duygusuna sahip, sosyal nitelikleri olgunluğa erişmiş değil.” Von Papen kabinede muhafazakârların başında idi..
30.6.1934’de “Uzun Bıçakların Gecesi” - The Night of Long Knives- adıyla adlandırılan operasyonla Hitler, bağımsız hareket eden SA lideri Roehm ve yardımcılarını ve Nazi karşıtı eski Basbakan Schleicher ve Papen’in başbakan yardımcılığı ofisindeki yardımcılarını öldürttü. Hindenburg’un araya
girmesi ile von Papen kurtuldu ve istemiyerek Viyana’ya Avusturya’dan sorumlu bakan olarak gitti.
Avusturya ile ilgili sorunlara Ribbentrop’u karıştırmadı. 1938 Ocağında Avusturya Başbakanı Schuschnigg’in Hitler’le görüşmesini sağladı ve Avusturya’nın Almanya’ya katılmasında önemli rol oynadı. 27 Nisan 1939’da Türkiye’ye büyükelçi olarak gönderildi. Türk hükümetinin Almanya büyükelçisini onaylaması bir yılı aşkın bir zaman aldı. Türkiye’nin Almanya’ya harp ilânına yakın bir zamana kadar,von Papen görevde kaldı.
1939 yılının Şubat ayı sonlarında Hugessen de İngiltere Büyükelçisi olarak tekrar Türkiye’ye döndü.
Böylece aradan otuz yıl sonra iki karşı gücün aynı temsilcileri, bu kez Ankara’da buluştular. O yıllarda
dünyanın kalbi yalnız Londra, Berlin, Moskova, Washington ve Tokyo’da atmıyordu. Ankara harbe
katılmamasına karşın, savaşan güçlerin politik çarpışma alanı, bir başka kalbi idi. Ankara aslında
dünyada olup bitenlerin barometresi idi.
Türkiye’deki İngiliz ve Alman büyükelçileri kendi bakanlıklarının ve ülkelerinin en muteber, saygı duyulan adamları idi. Papen, Hitler’in emirlerini sorgusuz yerine getirdiği için Dış İşleri Bakanı olan Ribbentrop’un dışında, Hitler’le doğrudan teması olan nadir kişılerden biri idi. Diğer yandan, İngiltere’deki bütün önemli toplantıların ve İngiltere’nin katıldığı bütün önemli uluslararası toplantıların raporları Hugessen’e kopyalanıyordu. Hugessen’in İngiliz Dış İşleri’nde özel bir yeri vardı.
Hugessen’in görevi Churchill’in (1874 -1965), Von Papen’in görevi Hitler’in (1889 -1945) politikalarını uygulayarak Türkiye’yi yanlarına çekebilmek, bu olmuyorsa tarafsızlığını sürdürmesini sağlayabilmekti.