BARIŞ; “Yaratılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü” diyen Yunus Emre’nin avazını, tılsımlı flütüyle yeryüzüne üfleyen Şefika Kutluer’in nefesindedir…
BARIŞ; ak saçlı ninenin ninnileriyle büyütüp, dualarıyla Atatürk okullarına yolladığı, Cumhuriyet yurttaşı olsun diye dilekler tuttuğu torunu için, yüreğinde duyduğu sevgidedir…
BARIŞ; altın sarısı buğday başaklarını bir eliyle kavrayıp, öbür eliyle biçen, Hititler’den beri güneşle söyleşen, Anadolu bilgeleri ninelerimizin, dedelerimizin gözlerindeki ışıktır…
BARIŞ; İyonya tiyatrolarının mermer basamaklarında Tales’in söylediği “Bilim İnsan Olmaktır” felsefesinin akıllara yol göstericiliğindedir…
BARIŞ; Meriç’in sularında kendi güzelliğini seyreden Selimiye’ye inceliğini veren taş ustalarının, Mimar Sinan’dan öğrendiği yaratıcılığındadır…
BARIŞ; Urartu mühendislerinin yüzlerce yıl önce Van’da yaptığı, suya yol veren sulama kanallarının, toprakla suyu buluşturmasının yarattığı berekettedir…
BARIŞ; Tiyatroda oyunlarıyla gönülleri, beyinleri iğne oyası gibi işleyen Yıldız Kenter’in ve diğer oyuncularımızın sanatındadır.
BARIŞ; Anadolu’nun en küçük yerlerinde doktor, hemşire, öğretmen, memur, kaymakam, hâkim olarak insanlara cumhuriyetin bilim ışığı ile hizmet edenlerin beyinlerindedir
BARIŞ; Sivas’ta, Erzurum’da, Konya’da çiçek desenli, taç kapılı medreseler yapan, onları çinilerle süsleyen, oralarda bilim üretenlerin beyinlerinde ve yüreklerindedir…
BARIŞ; Anadolu’nun her yerinde kurduğu şifahanelerde su sesiyle, müzikle, şifalı sularla, telkinle ruhu ve bedeni iyileştiren insanların yüceliğindedir…
BARIŞ; “Ne olursan ol, yine gel” diyen Mevlâna’nın müzikle, dansla insanın kendini bulmasına yol gösteren, yeryüzünü kucaklayan hoşgörüsündedir…
BARIŞ; türkülerin, zeybeklerin stadyumları doldurduğu 19 Mayıslarda, bayrağını savurarak kararlı adımlarla yürürken Atatürk’ü selamlayan gençlerin, geniş alnındaki ışıktadır…
BARIŞ; yürekleri acıyla kavrulurken şehit ana-babalarının, eşlerinin, evlatlarının sabır, kararlılık, fedakârlık dolu yurtsever yüreklerinde, vakur duruşlarındadır…
BARIŞ; Şirince’de taş evlerin süslediği yasemin kokulu sokaklarında dolaşan, dünyanın her yerinden gelmiş turistlerin hayran bakışlarındadır…
BARIŞ; Efes’te Selsiyus Kitaplığı’nın görkemini, yamaç evlerin duvar süslemelerini, yüzyılların duyarlılığını günümüze taşıyan arkeologların, bilimsel sabırlı özverisindedir…
BARIŞ; Kuşadası’nda turistlere kekik demeti ya da papatyalardan örülmüş taç uzatan basma şalvarlı, yazması oyalı kadının gülen yüzündedir…
BARIŞ; Zeugma’nın mozaiklerinde yüzlerce yıldır ela gözleriyle bakan, nehir tanrıçasının ışıklı bakışlarındadır…
BARIŞ; Birecik’te Kelaynak kuşlarını yaşatmak için çaba gösterenlerin yüreklerinde; çevreye hayat veren Atatürk Barajı’nın cıvıldayan özgür kırlangıçlarındadır…
BARIŞ; dağlarından yağ, ovalarından bal akan bereketli Ege topraklarında, zeybek oynayan efelerin, toprağa diz vuruşundadır…
BARIŞ; ipekböceğinin ördüğü kozada, arının bin çiçekten topladığı balda, pamuğun beyaz altın oluşundadır…
BARIŞ; Karadeniz yaylalarının billur sularında, göknarlarında, ladinlerinde; her akşam günbatımlarında denize karşı içilen ışıklı çaylarındadır…
BARIŞ; piyano ve kemanları ile Türk Beşleri’nin eserlerini dünyanın her yerinde insanlığa dinleten Suna Kan, İdil Biret, Ayla Erduran’nın ve diğer sanatçılarımızın altın yüreklerindedir…
BARIŞ; laboratuvarda bilim uğruna saçlarını ağartan, yüz akımız Aziz Sancar’ın “Beni Köy Enstitülü öğretmenler yetiştirdi. Bilimsel araştırmaya İstanbul Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yönlendirildim. Ben Atatürk Cumhuriyeti yurttaşıyım,” diyen kıymet bilme bilincini dile getirişindedir.
