Bandırma Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kaan Bingül, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı “Belediye'de işe kimler alındı, merak ediyor musunuz?” başlıklı yazısıyla önemli bir gazetecilik başarısına imza attı. Sevgili Kaan, Tolga Tosun'un başkanlığı döneminde, başta bazı belediye meclis üyelerinin yakınları başta olmak üzere kimlerin, hiçbir liyakat gözetilmeksizin, partizanca uygulamayla belediyenin içine sokulduğunu, isim isim, kimlerin yakını olduklarının altını çizerek verdi. Kutluyorum, Kaan'ı. Ne yapsaydı yani? Kimsenin gıkını bile çıkaramayacağı bu doğru haberi, yapılan büyük hatayı görmezlikten mi gelseydi? Tabii ki, bu her çeşit adalet ve hakkaniyet duygusundan uzak işe alınmalar yalnız Tosun döneminde yapılmadı. Daha önceki başkanlar döneminde de ne yazık ki gerçekleşti. Bunlar da o dönemde zaman zaman yazıldı. Ama bu durum, şoförden şirket müdürü yapılmasını, meclis üyelerinin kızlarının, yakınlarının belediyenin sırtına yüklenmesini kesinlikle mazur göstermez. Şu gerçeğin altını çizelim. Gerçek gazeteciler, kamuda yönetici olarak görev yapanların hiçbir zaman dostu olamaz. Çünkü bu gazeteciler, ilişkileri ne kadar iyi olsa da, kamu yöneticilerinin yaptıkları yanlışları görmezden gelemez. Gelmemelidir de zaten! Eğer bir yönetici, kendine göre dost kabul ettiği gazetecinin, onun tüm yanlışlarına göz yummasını bekliyorsa, o gazeteciyi dost değil, “yandaş” görüyor demektir. Balıkesir basını, son dönemlerde bunun örneklerini çok yaşadı. Edip Uğur'un Balıkesir Büyükşehir Belediyesi başkanlığı döneminde, Balıkesir ve Bandırma'daki 15 dolayında gazetecinin “Basın Danışmanı” ismi altında maaşa bağlandığını nasıl unuturuz? Bu arkadaşların isimlerini Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, liste olarak gazetesinde yayınladığında meslek adına ne kadar utanmıştık. Gerçek gazeteci, yalnız yazdıklarından değil, yazmadıklarından da sorumludur. Çünkü kamuoyu adına görev yapmaktadır. Kamuoyunu aydınlatma ve bilgilendirme göreviyle yükümlüdür. İlişkileri iyi olan yöneticileri eleştirmemeye özen gösteren kişi artık gazeteci olmaktan çıkmış ve işi ticarete dökmüş demektir. Gazeteci, çağının tanığıdır. Gördüklerini, yaşadıklarını yansıtmak zorundadır. Bence gazeteciliğin en güzel tanımını Kolombiyalı Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marguez yapmış: “Gazeteci, yaşadığı çağın tanığıdır.” Haydi, biraz daha ileri gidelim isterseniz.
Gazeteci, yaşadığı çağ kadar, bozuk düzenin çarkları arasında birlikte öğütüldüğü ezilmiş yoksulların, geniş halk kitlelerinin de tanığıdır, aynı zamanda.