YazıYorum (Mete Kozdağ)
Antik dönemden bu yana kullanılan ‘şans' kelimesi dilimize Latinceden geçmiştir. Orijinal dilinde ''chance'' şeklinde yazılan bu kelime, talih demektir.
Kişinin mutlu olmasını ve neşelenmesini sağlayan tüm etkenler, şans olarak nitelendirilir.
İyi veya kötü şanstan bahsettiğimiz zamanlarda, aslında hesaplanamayacak kadar çok değişkenin olduğu bir durumla karşı karşıyayız demektir.
İngiltere'deki Hertfordshire Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Richard Wiseman, şanslı bir insanı şanssız olandan ayıran şeyin ne olduğunu bulmak için piyango biletinden ödül kazanma arasında bir ilişki olup olmadığını araştırdı.
Kendisini şanslı ya da şanssız olarak tanımlayan 700 kişi üzerinde yaptığı ilk çalışmasında bu algı ile kendini şanslı hissedenler, şanssız hissedenlere kıyasla kendine 2 kat daha fazla güvense de, tahmin edebileceğiniz gibi, kazanma ihtimali değişmedi.
Daha sonra katılımcılara bir yaşam memnuniyeti anketi uyguladı. Sonuçlar çarpıcıydı. Kendini şanslı hisseden bireylerin, kendini şanssız ya da nötr hisseden bireylere kıyasla, yaşamlarının her alanında daha fazla tatmin duygusu içerisinde olduğu ortaya çıktı.
Wiseman'ın bulgularına göre, şanslı insanlar şanssız insanların neredeyse yarısı oranında kaygı seviyesine sahip. Bu da onların fırsatları fark etme ihtimalini artırıyor.
Şans oyunlarında kazanmak, çok az bir olasılığın gerçekleşmesine bağlıdır.
İkramiye kazanana ‘şanslı' deriz. Ancak onun kendi şansını yaratan biri olduğunu söylemeyiz.
Kazanan kişi, herhangi bir şans oyununa katılan herkesin yaptığı şeyi yapıyor ve çok az bir olasılığın gerçekleşmesini bekliyor.
Şans, kader, kısmet ...
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.