İnsan, kalabalıklar arasında bile kendini yalnız hisseder mi? Elbette…
Yıllar önce, Yaman Koray'ın “Badanalı Yüzler” isimli kitabını okumuştum. Koray, romanında insanların iki yüzlülüğünü, çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttuklarını o kadar güzel anlatıyordu ki…Gerçekten de öyle. Her yerde “Badanalı Yüzler” var!
Cahit Sıtkı Tarancı'nın şu dizeleri de ne kadar etkileyici:
“Öyle eksildik ki yaşarken,
Bize dokunan her şeyi eksiltiyoruz
Yalnızlığımızla çoğalıp
Kalabalıklığımızla eksiliyoruz
Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız
Ne yöne dönsek kendimize çarpıyoruz”
X X X
Yalnızlık özgürlüğe kanat çırpmaktır aslında…
Amerikalı yazar Richard Bach'ın “Martı Jonathan Livingston” kitabını bilirsiniz. Bu kitapta “Martı Jonathan Livingston” şöyle der:
“Uçmak, bir martının en doğal hakkıdır. Özgürlük ise var oluşun bir parçasıdır. Boş inançlar olsun, gelenekler olsun, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa, kaldırıp atmak gerek.”
X X X
İşte Metin Altınok'tan, “Bir Yalnızlık İşareti” isimli şiir:
“Bir cam gibi önünde
Yüzümü elinle sil,
Hohlayarak üstüne
Seyret boş bir sokağa
Hüzünle yağışını yağmurun
Sonra kaplasın yavaşça,
Ilık buğusu soluğunun”
X X X
Yalnız kalmak çoğu kez insana mutluluk ve huzur verebilir.
Özdemir Asaf, “Yalnızlık paylaşılmaz” isimli dizelerinde şöyle diyor:
“Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan…
Dışından anlaşılmaz
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan…
Paylaşılmaz
Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz”
X X X
Çoğu kez yaşamın sorunlarından bunalıp, kendinizi dinleyerek mutlu olacağınız yerleri özlersiniz, değil mi?
İnan Durak Taş, bakın bu özlemi nasıl dile getirmiş, “Saklı Hisler Durağı” isimli dizelerinde:
“Diyorum ki
Toplasak tası tarağı
Kapatsak telefondaki tüm hesapları
Hiç kimsenin bilmediği bir köye yerleşsek
Yolları tozlu
Evleri gecekondulu
Küçük bir bahçesi
Bahçesinde köpeği
Yemişler dikelim fidandan
Biraz da domates falan
Akşam erken yatıp
Sabah ezanıyla uyansak
İlk önce bahçeye inip
Çiğ düşmüş biberleri toplasak
Ağaçları sulayıp fesleğenleri okşasak
Ayağımız toprağa bassa
Gelen geçenle selamlaşsak
Etrafımızda kuş sesleriyle
Balkonda bir kahvaltı
Kahvaltıda tereyağlı bir köy yumurtası
Sokakta top oynayan birkaç çocuk
Çocuk seslerine karışan sokak satıcıları
İkindi vakitlerinde asma çardağı altında
Komşularla semaverde çay sefası
Çilek kokusu getiren meltem esintileri ve
Kucaklaşan gönül sohbetleri…
Akşam olunca çeksek perdeleri
Sobayı yakıp kestane atsak
Kıvrılıp miskin bir kedi gibi yerdeki mindere
İliklerimize kadar uykuya dalsak
Diyorum ki gitsek buralardan
Ardımızda lüzumsuz telaşlar
Heybemizde yeni huzur
Tek derdimiz yumurtlamayan tavuk
Çürümüş domates
Çiçeğine dolu vurmuş kiraz olsa
Ne trafik gürültüsü
Ne bir yere yetişme arzusu
Tüm bu kargaşayı şehirlere bıraksak
Ağrıyan başımızı,
Yorgun ayaklarımız alıp
Kirlenmiş ruhumuzla
Yola koyulsak
Diyorum ki
Gitsek buralardan
Ne varsa bizi yaşamaktan alıkoyan
Arkamızda bıraksak”