Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi gibi ucube bir sistem 24 Haziran 2018 seçimleriyle işbaşı yaptı. Fonksiyonsuz hale getirilen Meclise 600'e çıkarılan üyeler seçildi. Zamanında 2023 Haziran'da yapılacak olsa daha 3 yıldan fazla bir zaman olmasına rağmen seçim tartışmaları gündemden düşmez, gündemin vazgeçilmez konusu haline geldi.
Acaba neden…
Bütün sorunları çözecek, her derde deva olacak PCHS (Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi) hiçbir derde deva olmadığı için mi. Seçilenlerin yönetemediği için, muhalefetin iktidarı seçimlere zorladığı, iktidarın seçime mecbur kaldığı için mi?
Peki seçime nasıl gidilebilir? Seçime iki türlü gidilebilir. Cumhurbaşkanı haydin seçime gidiyoruz diyebilir. Ki onu derse tekrar aday olup olamayacağı tartışmaları başlar onu göze alamayabilir veya Parlamentoda en az 360 milletvekilinin oyuyla. Parlamento da Cumhur ittifakı AKP 290 ve MHP'nin 49 milletvekiliyle sayısal çoğunluğu seçim kararı almaya yetmediğine göre. Demek ki parlamentodan seçim kararı çıkması için muhalefetin seçime destek vermesi gerekiyor. Muhalefet kendisine seçimden kaçtı dedirtmemek için olası bir erken seçimi destekleyebilir, her daim hazırız meydan okuması yapabilir
İktidar 5 yıllık yönetme yetkisi almış ve önünde 3 yıldan uzun bir zaman kala muhalefet kendisini zorlamadığı halde seçim ister hale gelmişse yönetemediğini, sorunları çözemediğini kabul ediyor demektir. Şu anda yönetmesinin önünde bir engel var mı, yok. Yeni sistemle her türlü yetkiye sahip cumhurbaşkanının istediğini yapmasının önünde hiçbir engeli, kısıtı yok. İstediği konuda kararname çıkarabildiği gibi, parlamentodaki çoğunluğuyla ihtiyaç duyduğu her kanunu çıkarabiliyor. Meclisin zorunlu haller dışında neredeyse çalışmasına ihtiyaç bile duyulmuyor.
Öyleyse. Tüm haşmet ve kudretiyle yönetme gücünü elinde bulunduranlar neden seçimi çağrıştıran eylemlerde bulunuyor.
Birincisi ekonomi zaten kötüydü, korona etkisiyle daha da kötü hale geldi, tıkandı, gelecek günlerin daha da kötü olacağı endişesi var. Ötelenen ödemeler sıkıştırıyor, dövize ihtiyaç olduğu halde döviz bulmakta zorlanılıyor (2020 Ocak sonu itibariyle vadesine 1 yıl ve daha az kalmış dış borç stoku 172,3 milyar düzeyinde…). Ülkeler arası swap (takas) arayışları kısa vadeli olduğundan sorunu çözecek gibi gözükmüyor. IMF ile küsüz, FED derdimize çare olmuyor. Vazgeçilmez dostumuz Katar'ın Riyal'i işe yaramıyor.
İşsizlik had safhada, her işveren fazladan bir kişi çalıştırsın denilen işverenlerin kendileri işsiz kalmış durumda.
Ülkeye olan güven neredeyse sıfıra düşmüş bırakınız doğrudan yabancı yatırımcıyı, finans yatırımlarında bile son aylarda 10 milyar doların üzerinde döviz ülkeden çıkıp gitmiş.
Kapanan işyerleri sayısından görülmemiş artışlar var iflaslar artmış. Birde ötelenen devlet alacaklarını ödeyeceklerin işleri 3-6 ay sonra düzelmediğinde ödeme yükümlülüklerini yerine getiremezse ne olacak.
Bugüne kadar ithal ikamesiyle tüketim ekonomisine dayalı yaratılan sahte cennetin sonuna gelinmiş. ‘Paramız var ki ithal ediyoruz' diyenler 1.000'nin üzerinde mala ithalat kısıtlaması getirmiş, sanki bugüne kadar ülkeyi başkaları yönetmiş gibi Hazine ve Maliye Bakanı damat Berat Albayrak ‘birileri ülkeyi ithalat cennetine' çevirdi diyerek, ithalat kısıtlamasını savunur hale gelmiş.
İkincisi kendi içlerinden çıkan DEVA ve GELECEK partilerinin muhalefeti. Baksanıza 18 yıldır akıllara gelmeyen Siyasi Partiler Kanunu biranda akıllarına gelmiş! Demokratikleşmek için mi, ne gezer. Bu dönem kendileri başka partilerden milletvekili gelişlerini kabul etmemiş gibi, milletvekillerinin parti değiştirmesini kısıtlayacaklarmış. Niçin? Bizden DEVA ve GELECEK partilerine milletvekili gitmesin diye!
Ne yapacaklarmış, yeni bir gönül seferberliği başlatacaklarmış!
Gönlünü almak için başlatacağınız seferberlikte gönlünü almak istedikleriniz bugüne kadar neredeydiniz derlerse! 18 yıldır neyi yapamadınız da, bundan sonra neyi yapacaksınız demeyecekler veya yapmanızın önünde hangi engel vardı da yapamadınız derlerse!.
Hadi diyelim ki seçim şartlarını oluşturdunuz seçim kararı aldınız seçime gittiniz. Seçime iktidar olmak için gitmiyor musunuz, E zaten en güçlü biçimde iktidar değil misiniz?
Muhalefete gelince, tamam her daim iktidara hazırsınız, siz yine hazır olun da. Seçime istekli görünmek yerine iktidara, sorunları çözmek için iktidara geldiniz biran önce çözün, çözemiyorsanız çözemediğinizi kabul ederek çekilin denmez.
Ülkenin derdi seçim değil, geçim… kavga değil barış… kutuplaşma değil uzlaşma… ayrışma değil birlik olma… iktidarı bırakmamak iktidarda sonsuz kadar kalmanın yollarını oluşturmak değil demokratikleşmeyi sağlamaktır.