Ey, vatandaşlarım!
Bandırma'da koskoca 3 yıl belediye başkanlığı yaptım. Ama Bandırma'da ne varsa, bugüne dek ne yapıldıysa benim eserim! Ben yaptım, ben! Hem yaptım hem yapılmasına vesile oldum!
Siz hele beni yeniden başkan seçin, size 5 yılda, 20 yıllık hizmet getireceğim!
Vay be! Adam sanki sihirbaz! Abra kadabra! Hokus pokus! Verin şuna başkanlığı, bence 20 yıllık değil, 50 yıllık hizmet verir, mübarek, 5 yılda! Hatta Bandırmayı sadece o il yapar ha!
Ciddi projeleri var mı? Geçiniz. Aman canım, proje de neymiş!
Bandırma yerel yönetimi, 15 yıldır kente hiçbir hizmet vermemişmiş! Atacaksın ruloyla önüne, kente yapılan hizmet ve yatırımları…
Politikacı dedin mi, düşüneceksin.
Neyse, biz çok düşünmek yerine, ünlü şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan'ın politik taşlamalarına yer verelim, bugün.
MASKELERİN ALTINDAKİLER
“Seçim zamanı geldi ya
Fareler aslan kesilir!
Dinsiziyle münafığı
Bir ehli iman kesilir!
Hu çekilir derin derin
Yatırında erenlerin,
Köyü ilk kez görenlerin
Yoluna kurban kesilir!
Kuvvet gelir dillerine
İs sürerler ellerine
Particiler birbirine
Düşerek düşman kesilir!
Bağlılıklar artar dine
Dert yüz iken çıkar bine!
Devrilen çamlardan yine
Bir hayli orman kesilir!”
SİYASETE TAŞLAMA
Elbette en ağır taşlamam sana
Yaktın hepimizi ulan siyaset!
İnce bir sanatsın dünyada ama
Bizdeki her işin yalan siyaset!
Vatanı gözlere görülmez ettin
Bir kuru selamı verilmez ettin
Sınıfı gençlere girilmez ettin
Kaç yıldır sınıfta kalan siyaset!
Pek çoğunun kuru sıkı attığı
Seçilir seçilmez çalım sattığı
Birkaç aceminin at oynattığı
Bir sonu belirsiz alan siyaset!
Kadın gibi türlü cilvesi vardır
Kâh sağdan kâh soldan esen rüzgârdır
Ne hikmetse uyanmadı yıllardır
Gaflet uykusuna dalan siyaset!
Çağdaş uygarlıktan geri kaldıysak
Çoktan bir kemikle deri kaldıysak
Hep senin yüzünden geri kaldıysak
Gözlerden sürmeyi çalan siyaset!
Bir şey diyeceğim sana sakın gülmeyin
Hangi siyaside var biraz beyin!
O yüzden sırtında nice eşşeğin
Sırma işlemeli palan siyaset!”
SADRAZAM HAMAMDA
“Günlerden bir gün
Hamama gideceği tuttu
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşısı
Nalıncıbaşısı
Sabuncubaşısı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştamal takıp girdiler hamama
Geçtiler kurnaların başına
Üçer beşer
Sadrazam deseniz
Kuruldu göbektaşına
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört yanını
Kimi elini kaptı kimi bacağını
Bir keseleme, sürtme faslıdır başladı
Tamam on iki saat
On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri NAH parmağım gibi
Aman efendimiz bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı
-Nittünüz devletliyi
Dediler tellaklara
Tellaklar cevap verdi:
-Biz yıkadık, keseledik
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik
Suç bizde değil
Neyleyelim
Kir bitti, Sadrazam elden gitti”