Kim ne derse desin, sözcükler dünyayı değiştirir.
İlhan Berk, “Yazmak bir cehennemdir”, Cezmi Ersöz ise “Boşluğa düşmemek için yazmak zorundayım” diyor.
Ama Andre Gide'nin bir sözü de şu:
“Yazanlar öylesine çok, okuyanlar öylesine az ki!”
Ne olursa olsun, yazmaya devam.
Bir kişinin bile fazladan okumasını sağlayabilirsek, ne mutlu bize!
X X X
ÇOCUKLUĞUNUZU ÖZLÜYOR MUSUNUZ?
“Tabii ki özlüyorum” dediğinizi duyar gibiyim.
Edip Cansever, “Gökyüzü gibi bir şey çocukluk/Hiçbir yere gitmiyor” diyor.
Çocukluk, güzel bir şiire benzer. Melih Cevdet Anday'ın dediği gibi, “Çocukluk bitmedikçe şiir bitmez…”
YAŞAM VE ÖLÜM
Yaşamak tüm zorluklarına karşı güzel şey!
Ölüm ise yaşamın bir parçası.
Cemal Süreya, şöyle diyor:
“Vedası olmayan tek ayrılık ölümdür
Hem giden ölür,
Hem kalan ölür”
Onun için yaşama sımsıkı bağlanmak gerekir. Bir şiir gibi…
Melih Cevdet Anday, “Şiir, yaşamak için güzeldir/Ölüme yardımcı olmaz” diyor.
Tabii ki “yaşarken ölmek” de var.
Seneca'nın, “Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır, yaşamın anlamını kaybetmek” dediği gibi…
UMUTLAR HEP YEŞERMELİ
“Badanalı yüzler”in çok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İki yüzlü, çıkarcı insanlar…
Cahit Sıtkı Tarancı şöyle diyor:
“Sustuğum şeyler var
Hiç konuşmadıklarım…
İçinde kaybolduğum şehirler
Ve içimde kaybolup giden insanlar var…”
Ama umutlar hiç tükenmemeli. Hep taze tutulmalı.
Sabahattin Ali şöyle diyor:
“Perişan bir haldeyim
Fakat içimde kendimden bile sakladığım
Bir ümit var”
Evet, umutsuz yaşanmaz.
Bir Çin atasözü şöyle diyor:
“Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan,
Şarkı söylemeye bir kuş gelecektir”