“Fırdöndüler” başlıklı köşe yazım için beni kutlayanlara teşekkür ediyorum, öncelikle…
İnsan, yaşı ne olursa olsun, her zaman yeni deneyimler elde ediyor.
31 Mart 2024 yerel seçiminde de önemli yeni deneyimler elde ettim.
Kısaca özetlemek gerekirse gazetecilik ahlakından hiç kuşkum olmayan kişilerin bile, çeşitli maddi-manevi hesaplar içinde sansür ve otosansür uyguladıklarını üzülerek gördüm.
Gazeteciliğe yeni başlayan arkadaşların, kendilerine her çeşit desteği veren büyüklerine vefasızlıklarına tanık oldum.
Birçok yayın organının, yerel seçim ortamında çeşitli ince(!) hesaplar içinde kamuoyuna net düşünceler sunmak yerine geleceği düşünerek “durumu idare etmeye çalıştıkları” dikkatimi çekti.
BAK, EROL TARLI!
Gelelim, şu Erol Tarlı'ya…
“Fırdöndüler” başlıklı köşe yazımda kendisini eleştirime çok kızmış.
“Bandırma Manşet”te yayınlanan köşe yazımın altına, sosyal medyada, Türkçe katliamı ile dolu uzun bir yorum yazmış.
Tarlı Efendi, yazım yanlışları ile dolu yorumunda, “Fırdöndüler” başlıklı yazımı Dursun Mirza ve Ahmet Akın'ın gözüne girmek için yazdığımı söyleme saçmalığında bulunmuş.
Bak, Erol Efendi!
Bu kentte 1972 yılından beri en küçük bir şaibeye karışmadan, onurumla gazetecilik yapıyorum. Dursun Mirza ve Ahmet Akın da yıllardan beri beni çok iyi tanırlar ve takdir ederler. Bugüne dek onlardan en küçük bir talebim veya beklentim olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır. Bu nedenle onların gözüne girmek için yazdığım yorumuna gülmekten başka bir sözüm olamaz. Erol Tarlı Efendi! Mirza ve Akın'ın gözüne girmeye çalışan kişiyi görmek istiyorsan, aynaya bakman yeter!
Erol Efendi, bana “Tezgâha gelme. Bu yazıyı sana kimlerin yazdırdığını biliyorum” diyor.
Bak, Erol Efendi'
Yıllardır bu kente gazetecilik yapıyorum. Yaşım gereği artık bu kentin önemli belleklerinden biriyim. Gazetecilik yaşamım sırasında hiçbir zaman ısmarlama, sipariş haberler veya köşe yazıları kaleme almadım. Yazılarımı sadece vicdanımın sesini dinleyerek yazıp, düşüncelerimi kamuoyu ile paylaştım.
Söyle bakalım, “Fırdöndüler” başlıklı yazımı bana kimler yazdırmış? Öyle “kuru sıkı” atmakla olmaz! Yüreğin varsa açıkla da öğrenelim.
CHP kurultay delegeliğini bileğinin hakkıyla elde ettiğini söylüyorsun. Bu senin düşüncen…İlçe örgütünün büyük çoğunluğu hiç de öyle düşünmüyor.
Bak, Erol Efendi!
Yıllardan beri bu kente yaşayarak olayları irdeleyen bir gazeteciyim. Senin “Kulis Bar” geleneğinden gelen bir kişi olarak CHP'de hep kulislerin içinde bulunduğunu tabii ki çok iyi biliyorum.
CHP İlçe Örgütü'nün son kongresinde, bir başkan adayını seçtirmek için yaptığın kulisleri bildiğim gibi o günlerde, parti binası önündeki “delege avı” sırasında büyük tartışmalara, hatta kavgalara karıştığını da görmedim mi sanıyorsun?
Gelelim, benim yazdığım kitaplara dil uzatmak istemen hadsizliğine!
Bak, Erol Efendi!
15 dolayında kitap yazdım. CHP, emeğe değer veren bir partidir. Ama sen kitap yazmanın nasıl bir emek gerektirdiğini bile bilmiyorsun. Hayatında doğru dürüst bir mektup bile yazdın mı hiç?
Bu nedenle benim kitaplarımı kimlere bastırdığım veya bastıracağım seni hiç ilgilendirmez. Kitaplarım değerli bulunup basılıyorsa, ne mutlu bana!
Bak, Erol Efendi!
Hayal etmek güzeldir. Sen, kulislerini sürdür. Bakarsın gün gelir, belediye başkanı, hatta milletvekili bile olursun!
Sana bundan sonra, gerekmediği, hak etmediğin sürece verilecek bir yanıtım yok! Çünkü değmez! Zaten çok zamanımı aldın!