Bir süreden beri, benim de üyesi olduğum Bandırma Gazeteciler Cemiyeti'nde yaşanan yönetim skandalını dile getiriyorum. Yönetim kurulu tarafından, 26 Şubat 2023'te yapıldığı öne sürülerek “Dernekler Masası”na yeni yönetim organları bildirilen cemiyet olayına yine değineceğim, bugün.
Neden 26 Şubat 2023'teki olayı uzun süre sonra gündeme getirmek zorunda kaldığımı daha önce yazmıştım ama bir kez daha anlatayım.
Olayı geç yazmak zorunda kaldım. Çünkü yeni öğrendim de ondan.
Gelişmeleri şöyle açıklayayım.
Bandırma Gazeteciler Cemiyeti'nin olağan genel kurullarının 3 yılda bir yapılması gerekiyor. Yönetim kurulunun hiçbir ciddi çalışması olmaması, üyeleriyle bağının tamamen kopması nedeniyle eleştirilerimi yapmak için olağan genel kurul toplantısını bekliyordum. Bakıyorum, yönetimden ne bir ses var, ne de cemiyet üyeleri için genel kurul çağrısı! Şüphelenmeye başlıyorum.
Yönetim kurulunda 2. Başkanlık görevinde bulunan, deneyimli gazeteci Erdem Özcan ve yine 2. Başkanlık görevini yürüten Zeki Karadeniz'in haberi yok. Erdem Özcan'a gidiyor ve genel kurulun süresinin geçtiğini belirterek, durumu soruyorum. Onun da haberi yok. “Ben yönetim kurulundaki Tarık Köse'ye sorayım” diyor. Sorduktan sonra bana verdiği bilgide, Tarık'ın, kendisine, yeni yönetimin göreve geldiğini söylediğini belirtiyor. Gazeteci Özcan, şaşırıyor ve “Nasıl olur? Ben yönetim kurulundayım, haberim bile yok” diyor. Tarık, cemiyet başkanı Kaan Bingül'ü kastederek, “Kaan, bir şekilde halletti!” diyor. O Tarık ki, cemiyet odasına bazı üyelerin girmemesi için kapının kilidini değiştiren kişiler arasında yer alıyor. Sanki o oda tüm cemiyet üyelerine ait değil ve sadece kendilerinin!
İşte bu aşamada ben de şaşırarak, olayı araştırmaya başlıyorum. “Bandırma Dernekler Masası”na giderek konuyu sorduğumda şu bilgiyi alıyorum:
“Cemiyetiniz tarafından bize genel kurulunuzun yapıldığı ve yeni yöneticilerin göreve seçildiği dosyayla bildirildi. Bundan sonraki genel kurulunuz 26 Şubat 2026'da!”
O zaman anlıyorum ki, ortada yapılmayan, ancak yapılmış gösterilen bir genel kurul ve seçildikleri öne sürülen başkan ve yöneticiler var. İnanılır gibi değil! Çünkü genel kurulun yapılması için üyelere mutlaka duyuruyla genel kurul çağrısı gerçekleştirilmesi gerekiyor. Buna kesinlikle uyulmayarak, genel kurul yapılmış gibi gösterilip, usulsüzlük gerçekleşmiş, yani açıkça SUÇ İŞLENMİŞ! Bu suç, bu skandal, olayı yaratan tüm yönetim kuruluna ait. Bu skandal sonucunda bildirilen yeni yönetim kurulunda yine Erdem Özcan'a da görev verilmiş ama Özcan'ın haberi bile yok! Kamuoyuna tabii ki yeni yönetim hakkında açıklama yapılmamış, çünkü o zaman yaptıkları usulsüzlük ortaya çıkacak, üyeler büyük tepki gösterecek. Cemiyeti ellerine geçirip, hiçbir şekilde bırakmak istemeyen bir küçük grup, büyük bir sorumsuzluk içinde bu usulsüzlüğü yapmışlar ve SUÇ işlemişler.
Bu olayı ortaya çıkarmamın ardından usta gazeteci Erdem Özcan, bu kişilere ders niteliğinde olması gereken bir şekilde yer aldığı öne sürülen yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini bildiriyor.
“HÜKÜMET KOMİSERİ” KONUSU
Önemli bir noktanın daha altını çizeyim.
Önceki yıllarda sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği tüm genel kurullarda “Hükümet Komiseri”nin de yer alması yasa ve yönetmelikler gereğince zorunluydu. Seçimler de bu görevlinin gözetiminde gerçekleşirdi. Artık böyle bir zorunluluk yok. Genel kurullar, seçilen divan kurulunun gözetiminde, üyelerin katılımıyla yapılınca geçerli kabul ediliyor. Genel kurulun yapıldığı, gerekli hazirun listesiyle ve diğer belgelerle “Dernekler Masası”na iletiliyor. Yani prosedür böyle işliyor.
Sonrasında ise usulsüzlük olduğu veya sahte imzalarla gerçekleştiği öne sürüldüğü takdirde yetkili makamlara itiraz başvuruları yapılması gerekiyor.
İşte Bandırma Gazeteciler Cemiyeti'nin yapılmadan, yapılmış gibi gösterilen genel kurulu ve seçildikleri öne sürülen dernek organları konusundaki olay tamamen budur efendim.
Aynı konuyu işlediğim bu altıncı yazım. Sizce neden cemiyet başkanlığı ve yönetim kurulu bu konuda bir açıklama yapıp, beni yalanlayamıyor acaba? “Kardeşim, yalan söylüyor, iftira atıyorsun. İşte genel kurulun yapılması aşamasındaki belgelerimiz. İşte genel kurulu yöneten divan kurulu, işte genel kurula katılıp, oy kullanan üyelerimizin imza listesi(Hazirun listesi) diyemiyor? Çünkü ortada bir genel kurul yok, sadece yapılmış gösterilen bir genel kurul ve Kaan Bingül'ün başkanlığında seçildiği öne sürülen bir yönetim ve denetim kurulu var. Yani yarattıkları skandal olayın ortaya çıkmasını hiç beklemedikleri için susarak atlatacaklarını sanıyorlar. Konuşsanıza kardeşim, açıklama yapsanıza kamuoyuna!
Yazıklar olsun! Koltuklarda 3 yıl daha kalabilmek uğruna buna değer miydi?
Kendi cemiyetim bile olsa bu skandalı öğrendikten sonra eğer suskun kalsaydım, başka hiçbir kurum veya kişiyi eleştirme hakkını kendimde bulamazdım!
Durum budur efendim!
Gerektiğinde konuyla ilgili yazılarımı sürdüreceğim.
