Bir süredir kurulma çalışmaları devam eden USSAM'ın kurulmasına az kaldı. KASSAK bünyesinde mevcut zevât ile bilhassa Karabağ Savaş Suçlularını Araştırma Komisyonu başkanı, pek muhterem Salih Kurt'un riyasetinde yürütülen çalışmalar, İstanbul 2. Baro başkanı av. Sayın Yasin Şamlı'nın tedvin ettiği dosya, Cumhurbaşkanlığı makamına sunulduktan sonra, reis-icumhurun takdiri ve tensipleriyle bu konudaki çalışmalara hız verilmesi talimatını verdiği bilgisi çok memnuniyet verici olmuştur.
Kassak başkanı Salih Kurt ise Cumhurbaşkanlığı makamının olumlu tavrına binaen ““Amacımız uluslararası huzura ve barışa Türkiye olarak katkı sağlamaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayı ile çalışmalarımız hız kazanmıştır. 200 günden fazladır dünyanın sessiz kaldığı, İsrail'in soykırımına dur demek için var gücümüzle gece gündüz uykusuz çalışıyoruz. Necip bir milletin evladı olarak da Gazze'de akan kanı durdurana kadar masum çocukların gözyaşlarını silene kadar da çalışmalarımıza devam edeceğiz.” diyerek azim kararını beyan etmiştir.
USSAM‘ın kuruluş çalışmalarını bilen takım kişi, kurum ve kuruluşlar, gidişattan memnun olduklarını bildirmekle beraber yardımlarını da esirgememektedirler.
Başkan Salih Kurt'un da beyan buyurduğu gibi USSAM'a beşeriyetin ihtiyacı olduğu bir tarafa, mazlumların umudu olduğu gerçeği de göz ardı edilemez. İnsanlığın meselelerine çözüm getireceği umulan Lahey'deki varlık, insanlığa ferahlık vereceği yerde, tutum ve davranışıyla zalimlere alkış tutmaktadır. Bu zalimler de kendilerinden başkasını” insan” saymadıklarından merhametsizce zavallı insanlara, insanlığa sığmayacak zulüm, işkence, katliam ve soykırım uygulamaktadır. “Soykırım” kavramının uluslararası kabul görmesinden önce vuku bulmuş vakalara soykırım diyen dünya, Gazze soykırımının zalimlere hak olduğunun tasdik eder derecede, Lanetli Ben-i İsrail'i,neredeyse kutlamaktadır. İşte bu tutum ve davranışlar karşısında USSAM, ihtiyaçtır, umuttur, çare üretim merkezidir. Hukukî dayanaklarını, beynelmilel hukuk normları yanında, kadim İslam hukuku ve mahkeme uygulamaları da oluşturmaktadır. İnsanı “insan” sayan bir zihniyet, hâkim olmadıkça mazlumların göz yaşı dinmeyecektir. Türk insanı, Türkiye'nin öncülüğünde kurulması gerçekleşecek olan bu mahkemenin kurulmasını en kalbî duygu ve düşüncelerle özlemle desteklemektedir.
Zalimleri durdurmanın yolu, zalimliklerinin alkışlanması değil, tescili ile mümkündür. Bu zalimler, Uluslararası ilişkilerde de tecrit edilmelidir. Bilek gücü ile yola gelemiyorlarsa veya bilek gücü kullanarak muaheze edilemiyorlarsa beşerî münasebetlerdeki kısıtlılık cezalarıyla burunlarını sürtmek mümkün olacaktır. Bu bağlamda, Türkiye'nin uyguladığı ticarî yaptırımlar, burun sürtülmesinin en çarpıcı misallerinden olacaktır.
Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah'ı vardır.” demek yanlış değil. Bu zalimlere, ders vermenin, zulümlerine mâni olmanın en güzel yolu hukuktur. Bu yol eskimedikçe yeni yollara tevessül yanlış olacaktır.” Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. ZP” Bu beyitteki mânânın tatbikine kadar alacağımız çok yol vardır. O yollar eskirse köteklerin cinsinin Kızılcıktan olması kaçınılmazdır.