Hepimizin hayattan pek çok beklentisi vardır. Bu beklentiler henüz çocukken kurduğumuz tozpembe hayaller ile başlar. Demet AKALIN o popüler şarkısında “Tozpembe hayaller vardı/Pembesi gitti tozu kaldı” dese de ben buna katılmıyorum. Zira hayal kurmak her yaşta mümkündür. Dolayısıyla, insanoğlunun yaş aldıkça kurduğu hayalleri değişiklik gösterse de hayal kurma yetisi devam eder. Ancak daha kontrollü ve daha planlı bir şekilde…
Hayal kurmak insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliktir. Albert Einstein “Hayal gücü bilgiden önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken hayal gücü tüm dünyayı kapsar.” der. Bununla birlikte insan ya da insanlık hayal kurduğu, hayal kurduğu düşüncenin peşinden koştuğu ve düşüncesini gerçekleştirdiği ya da ürettiği sürece var olmaya devam edecektir. Tıpkı Tesla gibi…
Jules VERNE “Ay'a Yolculuk” adlı kitabını insanoğlu Ay'a ayak basmadan yaklaşık 100 yıl önce kaleme almıştır. Dolayısıyla her gerçek bir öncesindeki hayal ile başlar.
Yahya Kemal BEYATLI ise “Deniz Türküsü” adlı şiirinin son dizelerinde insanın evrendeki varoluşunu hayal kurma yetisine bağlayarak şöyle ifade eder:
“Çıktığın yolda, bugün yelken açık, yapayalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar,
İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”
Yahya Kemal'in şiirlerinde genel olarak iki insan tipi hâkimdir. Bunlardan birincisi akıncı tipi, ikincisi ise rinddir. Rind nedir?
Rind; Klasik Türk şiirinde irfana yani gönül bilgisine önem veren kişidir. Samimiyeti, hoşgörüsü, kanaatkârlığı ve dürüstlüğü ile anılır. Tanrıya inanmakla birlikte konformist ve konservatif yaşam biçimlerine mesafelidir. Çoğulu rindân olup bu tarz yazılmış şiirlere rindâne denilir.
Şair bu dizelerde bir rindin hayatının çeşitli çilelerle dolu olmasına karşın çıktığı yolda dik duruşunu bozmaması gerektiğini öğütlerken; arkasına yani geçmişe değil geleceğe odaklanarak yürümesi gerektiğini telkin etmektedir. İnsan hayal ve umut ettiği sürece yüksek bir morale ve yaşama sevincine sahip olur. Aynı zamanda hayal kurarak düşüncelerini ve olaylara karşı bakış açısını değiştirebilir. Kendisini yeniden şekillendirebilir. Buna karşılık hayattan beklentisi ve umudu kalmadığında ruhsal çöküntü içine girer. İşte bu yüzden şair son dizsinde “İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” demektedir.
Ben; aciz olmayan, kurdukları hayallerin peşinde koşan, güçlü ve olgun insanların “Gerçekleştiremezsin” denilen hayallerini bile bir gün gerçekleştirdiklerine tanık oldum. Dolayısıyla, hayal kurmak bulutların üzerinde pervasızca yürümek değildir. Ayaklarınız yere basıp yürürken bulutlar kadar ulaşılmaz sandığınız düşleri gerçekleştirebilmektir.
O halde;
Hayallerinden vazgeçmeyen, umudunu asla yitirmeyen ve içindeki o masum çocuğu öldürmeyen herkese “tozpembe hayaller” diliyorum. Zira insan hayal ettiği düşüncelerini başarma gayesi taşımadıktan sonra niye yaşar, öyle değil mi?
Sağlıcakla kalın, hayallerinizle yaşayın!