Ülkemizin tanınmış sunucularından, belleklere “Evet-Hayır” yarışmasıyla kazınan Erkan Yolaç'ı da kaybettik.
Türkçeyi doğru kullanmaya, güzel konuşmaya çocukluk yıllarımdan beri özen gösteririm.
Ortaokul ve lise yıllarımda en çok görev aldığım eğitsel kol, “Kültür ve Edebiyat Kolu”ydu.
O yıllarımız idolü, sunucu Orhan Boran'dı. O dönemde televizyon olmadığından, radyo yayınları büyük ilgi görürdü. Orhan Boran'ın sunuculuğunu üstlendiği “İpana 11 Soru Bilgi Yarışması”, “Bilen Şoför Kazanıyor”, “Orhan Boran ve Yuki”yi, neredeyse radyonun içine girercesine dinlerdim. Tabii, o yıllarda, Bandırma'da düzenlenen bazı etkinlikler ve eğlencelerde de sunuculuk yapmaya çalışırdım.
İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türkçe bölümünde okuduğum yıllarda, TRT'nin açtığı spiker elemelerine katılmıştım. Jülide Gülizar'ın da değerlendirme yaptığı seçici kurul önünde, elime verilen, “Hora gemisinin Karadeniz'e açıldığı” haberini okurken, ne kadar heyecanlanmıştım. Sınavı kazanamasam da, o havayı solumak çok güzeldi.
Yine, aynı dönemdi. Sanıyorum, 1974 yılıydı. MİLLİYET Gazetesi'nin, o yıllarda, Doğan Şener'in yönetiminde çıkardığı “HEY” isimli magazin dergisi, ortalığı kasıp kavuruyor, büyük tirajlar alıyordu. Derginin yöneticileri, yeni, genç sunucular yetiştirmek için bir “sunucu yarışması” açtılar. Durur muyum? Hemen katıldım. Yarışmanın ilk elemesi, mektup ve özgeçmişlerimiz üzerinden gerçekleşti. İlk elemeyi geçmiş ve canlı elemede yarışacak beş sunucu adayı arasına girmeyi başarmıştım.
Yer, İstanbul Harbiye'deki Kenterler tiyatro salonu. Sahnede beş genç, o dönemin ünlü dört sanatçısı, bir ikilisi ile kısa söyleşiler yapıp, ardından bu sanatçıları seyircilere sunacağız, onlar da şarkılarını seslendirip skeçlerini sunacaklar. Sanatçılar mı, kim?
Ahmet Özhan. O zamanlar, “Bak Yeşil Yeşil” isimli şarkısıyla adeta ortalığı sallıyor.
Tülây Özer. “İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız” şarkısı neredeyse marş olmuş!
Füsun Önal. “Senden Başka” şarkısıyla ortalığı yıkıp geçiyor.
İskender Doğan. “Kan ve Gül” isimli müthiş şarkısı herkesin dilinde.
“Uğur Böcekleri”. Esprileri ile herkesi gülmekten kırıp geçiriyor.
Hangimizin, hangi sanatçıyla söyleşi yapıp sunacağı, kura ile belirleniyor. Doğum günümde, bana da İskender Doğan düşüyor.
Ya, jüri!
Orhan Boran, Halit Kıvanç, Cenk Koray, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Müjdat Gezen, Erkan Yolaç…
Ayaklarımız tir tir titriyor, sahnede.
Yarışmayı, Tarık isimli arkadaş birinci bitirip daha sonra birkaç radyo programında sunuculuk yapıyor. Olsun! Orhan Boran ve Erkan Yolaç başta olmak üzere o ünlü jüri ve sanatçılarla tanışmaktan daha güzel ne olabilir ki?
Erkan Yolaç, ülkemizde yıllar önce “takdimcilik” denilen, günümüzdeki ismiyle sunuculuktaki başarısıyla hep anımsanacak.