Erdek sınırları içinde yer alan Kyzikos antik kentinin kuruluşu İsa'dan önce 700 yılına uzanır.
Kapıdağ Yarımadası'nın güneyinde yer alan Kyzikos'ta “Dünyanın Sekizinci Harikası” olarak bilinen, ancak iki ayrı depremde yıkılan “Hadrianus Tapınağı” da yer alır.
Tarihçiler, bu tapınağın 21,35metre yüksekliğindeki sütunlarına dikkati çekerek, bunun döneminin en yüksek binası olduğunun altını çiziyorlar. Bu sütunların Ayasofya'nın yapımında da kullanıldığı, ayrıca burada bir de Romalılar zamanında yapılan bir de açık hava tiyatrosunun varlığı biliniyor. Tiyatronun 150 metre çapında, yaklaşık 28 bin kişilik bir tiyatro olduğunu yazıyor, antik yazarlar…
Kyzikos'taki tarihi eserler yıllarca tahrip edildi. Birçok heykelin, eski dönemlerde kireç ocaklarında yakıldığı biliniyor.
Erdek'in, arkeolojiye meraklı eski Kaymakamı Reşit Mazhar Ertüzün, anılarında, bu kireç ocaklarında yakılan heykelleri anlatırken, “Bu mermer heykelleri kireç ocaklarında yakanlardan birinin, ‘Heykeller, ocakta yanarken, yüzleri ağlar gibiydi' demişti. Bu sözler hep içimi yakar” diye yazmıştı.
MERMERLERİN KIRILMASI
İşte o yıllarda Edincikli 21 yaşındaki bir genç, Kyzikos'taki mermerleri yakan ocaklara dinamit atmıştı.
Mermer heykeller peşi sıra kırılırken o bölgede zeytincilik yapan bir genç, birkaç gece motosikletine atlayarak taş kırma yerine gelmiş ve taş kırma makinesine dinamit koyarak havaya uçurmuştu. Böylece onun bu cesur ve mert girişimi daha çok tarihi eserin haince yok edilmesinin önüne geçmişti.
Bu genç kim miydi?
2023 yılında, 102 yaşında yaşama veda eden Edincikli Mehmet Aytekin.
1921 yılında doğan, ailesi 700 yıldan beri Edincikli olan, buraya göç ederek gelen bir Türkmen ailesinin çocuğu, arkeolojiye çok meraklı Mehmet Aytekin, bu olayı şöyle anlatmıştı:
“Yıl 1942. 21 yaşındayım. Kimse ilgilenmiyor ama benim Kyzikos'tan haberim var. Yol yapımı başladı. Bir de baktım ki müteahhit, mermerleri, heykelleri kırdırıp yola döşüyor. Kaymakama koştum: ‘Bu adamın kırdıkları tarihi eserler' diye şikâyet ettim. Kaymakam, ‘Nereden çıkardın bunu? Orası çalı çırpılık mezbelelik. Topraktan başka bir şey yok' diyerek beni gönderdi. Daha sonra Özel İdare Müdürü'ne giderek ona da şikâyet ettim. Bana kızdı, bağırdı: ‘Sen kim oluyorsun da bu işlere karışıyorsun?' diyerek beni kovdu. Oradan çıkarken bir hademe, ‘Bilesin ki, bunlar müteahhitle ortak' diye kulağıma fısıldadı. Çaresiz kaldım. Bir gece motosikletime atlayıp gizlice gittim ve taş kırma makinesini dinamitle havaya uçurdum. Müteahhit, bu kez bir kuyu açtı ve mermerlerden kireç yapmaya yeltendi. Bu kez, bir-iki işçimle birlikte yine bir baskın yaptık ve kuyuya dinamit attık. Adamın bekçileri bizim üstümüze kurşun bile yağdırdı ama geriye kalan mermerler ve heykeller kurtulmuş oldu.”
MEHMET AYTEKİN(1921-2023)
Ailesi 750 yıldan beri Edincikli.
Edincik'e göç ederek gelen bir Türkmen ailesi.
Mehmet Aytekin, zeytincilik yapan babasını, doğumundan üç ay önce kaybetti.
Babasın büyüyen Aytekin, o dönemi şöyle anlatmıştı:
“Hayatım çok şanssız geçti. Zeytincilik yapmakta olan babamı, doğumundan üç ay önce kaybetmişim. Bir gece eşkıyalar, parasını almak için yolunu kesmişler. İtiş kakış sırasında öldürüp, bir çukura atmışlar. Babasız büyüdüm. İlkokulda çok iyi öğrenciydim. Birincilikle bitirdim. Bu bana Kuleli Askeri Lisesi'ne sınırsız kabul edilme hakkını sağladı. Ama annem istemedi. ‘Sen subay olursan, oraya buraya tayin olur, alır başını gidersin. Ben senin peşinden gelemem. Yalnızım. Beni yalnız bırakma' dedi. Ben de Haydarpaşa Lisesi'ne devam ettim. Derslerim iyiydi. Ama futbol da oynadım. Hatta Fenerbahçe'nin genç takımının kadrosuna girip, sahaya çıktım. Dayım doktordu. Adli Tıp Kurumu'nun başkanıydı. Beni doktorluğa yönlendirdi. Liseden sonra Tıbbiye'ye girdim. İlk ders yılında bir ara, merakımdan Adli Tıp'ta dayımın yürüttüğü bir otopsiye girdim. Öldürülüp suya atılmış, suda günlerce kalmış birinin cesedi. Kolları, bacakları boğum boğum şişmiş, suratı parçalanmış, berbat ve tanınmaz bir duruma gelmiş bir zavallı. Bir ara gözüm, tutulmakta olan raporun üstündeki ‘maktul adı'na ilişti. O zaman, karşımdaki cesedin liseden bir dostuma, sevgili sıra arkadaşıma ait olduğunu anladım.”
Aytekin, bu olayın ardından tıp eğitimini bırakır. Zeytincilik ve tavukçuluk yapmak için Edincik'e geri döner. Böylece Fenerbahçe'deki futbolcu geleceğini de gömer.
Edincik'e dönen Mehmet Aytekin, Erdek Zeytin Tarım Satış Kooperatifi Başkanlığı'nın yanı sıra bir Amerikan şirketinde tercümanlık, taş müteahhitliği, sinema işletmeciliği, Balıkesir İl Genel Meclisi üyeliği yapar. Daha sonra da 30 yıl Bandırma Ziraat Odası Başkanlığı görevini yürütür.
Aytekin, doğaya da gönülden bağlıdır. Kendi topraklarına 3 bin dolayında selvi dikerken, zeytin bahçelerine palmiye, mimoza, manolya fidanlarını serpiştirir. Bu arada Edincik'i tanıtan bir kitap da yazar.
VEHBİ KOÇ'LA DOSTLUK
Aytekin'in, dönemin tanımış iş insanı Vehbi Koç'la da güzel bir dostluğu vardır.
Koç, 30 yıl boyunca yaz tatillerini, Erdek sınırları içindeki Pınar Otel'de geçirirdi.
Aytekin, “Vehbi Koç, yazları eşi ve çocuklarıyla bu otele geldiğinde bize mutlaka uğrardı. Eşi Suna Hanım'ı da çok severdik” demişti.
KYZİKOS KAZILARI ÇOK AĞIR
Aytekin, Kyzikos antik kentindeki kazıların çok ağır ilerleyişinden de yakınırken, “İlgili Bakanlıklar, bu kazıya yeterli ödenek ayırmıyorlar. Ben kazının bittiğini göremem. 60 yıl sürer bu kazı. Kyzikos'un şanssızlığı doğru dürüst kazı yapılmamasıyla ya da heykellerin kırılıp yola serilmiş olmasıyla sınırlı değil. İstanbul'a çok yakın olduğu için durmadan yağmalanmış. Bizanslının ötesinde Osmanlı da mermerleri alıp götürmüş, bunları yontarak top güllesi yapmış” değerlendirmesinde bulunmuştu.