“Azime'nin avlusunda kuyu var /Azime'nin servi gibi boyu var”
Sındırgı yöremize ait bu türküyü hatırlamışsınızdır. Keşşaflar Müzesi evini ziyaretimde ilk aklıma gelen bu türkü oldu. Zira müze evinin bahçesinde de bir kuyu var. Dolayısıyla bugünkü yazımda siz değerli okurlarıma iki konudan bahsetmek istiyorum. Birincisi müze evin bahçesindeki kuyu; ikincisi de Alkım dergisi.
Alkım dergisi, Balıkesir Lisesi öğrenci ve öğretmenleri tarafından 1936-1939 yılları arasında çıkarılan bir okul dergisidir. Yayın hayatı 4 yıl sürmüş ve 34 sayı olarak yayınlanmış olsa da Balıkesir Lisesi'nde okuyup ülke sathında adını duyuran pek çok şahsın öğrencilik yıllarındaki edebi ve kültürel faaliyetlerine öncülük etmiştir.
Sırrı Yırcalı, Halil Soyuer, Sırrı Çoruh, Cihat Bilgehan, Bedirhan Çınar Alkım dergisinde şiirleri ve yazıları olan isimlerden sadece birkaçıdır. O dönemde Abdülbaki Gölpınarlı lisede öğretmenlik yapmaktadır. Ancak İstanbul'a atanması öğrencilerde büyük üzüntüye sebep olur. Bunun üzerine Sırrı Yırcalı, Abdülbaki Gölpınarlı' ya ithafen onun gidişinden duyduğu üzüntüyü dile getiren bir şiir kaleme alır. “Ayrılırken”. Şiirin birkaç dizesini sizlerle paylaşmak istiyorum:
“İçimden zehir saçan yılan çıkıp yerinden
Kıvrılmış ray üstüne nara atıyor sanki
Haykırıp uzaklaşan treni görüp birden
Göz yaşım dile gelip inledi … Baki, Baki ... “(Alkım, 1936; s.1)
Gelelim kuyuya…
Yukarıda da bahsettiğim gibi müze evinin bahçesinde bir kuyu yer almakta. Gidip görmenizi isterim. Geleneksel Balıkesir evlerinin bahçelerinde kuyuların olduğu bilinir ki türkülere bile konu olmuştur. Ancak benim burada dillendirmek istediğim “kuyu metaforu” dur.
Kuyu metaforu, sadece mitoloji ve dini metinlerde değil halk anlatılarında, klasik, modern ve postmodern metinlerde, türkülerde, şiirlerde yazar ve şairlerin sıklıkla kullandığı bir göstergedir. Aynı zamanda kuyu metaforu; kültür, dil ve düşünce dünyamızda o kadar yer etmiştir ki “iğne ile kuyu kazmak, kazdığı kuyuya düşmek, kazma elin kuyusunu kazarlar kuyunu, elin ipiyle kuyuya inilmez” deyim ve atasözlerimizden sadece birkaçıdır. Kuyu metaforunun arayış, dönüşüm, hakikate giden yol, yeniden doğuş, inziva, dönüşüm, ceza, ölüm, kişinin kendini keşfi gibi pek çok karşılığı bulunmaktadır. Bu bağlamda kuyu metaforu dini ve klasik metinlerde terbiye, inziva ve arınma mekânı olarak yer alırken; modern metinlerde ise yazarın iç dünyasını ve yetiştiği toplumun hafızasını yansıtır.
Sizlerin de hatırlayacağı üzere Hz. Yusuf Kıssasında kardeşleri Yusuf'u kuyuya atarlar. Yine Kral Midas'ın cezalandırılarak eşek kulaklı olmasının sebebi berberin kralın sırrını kuyuya söylemesidir. İskandinav mitlerinde ise kuyu bilgelik, sağduyu ve şifa kaynağıdır. Tanrı Odin bilgelik ve sağduyuya ulaşabilmek için Mimir' in kuyusundan bir yudum su içmek istediğinde, Mimir tek şart olarak gözünün birini rehin bırakmasını ister.
Dolayısıyla klasik metinlerden modern ve post modern anlatılara kadar kuyu üzerine yazılmış pek çok şiir, hikâye, roman hatta filim mevcuttur. Tevfik Fikret “Gayya-ı Vücud”, Peter Labrow “The Well”, “Tomris Uyar “Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi”, Lydia Millet “Çaresizlik Kuyusu”, İlhame Çağlı “Kör Kuyuya Düşmek” yüzlerce eserden sadece birkaçıdır. Tabi bu arada Balıkesirli yazar ”Metin Savaş'ın “Zemheri Kuyusu” adlı romanını da anmadan geçmeyelim.
Kent kültürünü ülke ve dünya genelinde duyurmak çağımızın yeni belediyecilik anlayışıdır. Bu sebeple var olan değerleri korumak, yaymak ve sürdürülebilirliğini sağlamak önemlidir. Çünkü kentin kültürel birikimi ne kadar canlı tutulursa kent ruhunu korumak da o derece başarılı olur.
Bununla birlikte edebiyatın yeri kent-toplum-kültür ekseninde elbette tartışılmazdır. Çünkü edebi eserlerin beslendiği ana kaynak her zaman insan ve toplum olmuştur. Bu bağlamda ben de dernek başkanımız Esin hanımefendiye bir öneri sunmak istiyorum.
“Keşşaflar Müzesi Kuyubaşı Söyleşileri”
Bu söyleşiler ile bilim, sanat ve edebiyat dünyasından pek çok değerli ismi kuyu başında konuk etsek nasıl olur? Böylelikle hem kent kültürümüze hem de edebiyatımıza katkıda bulunmuş olmaz mıyız?
Son
Kaynakça
Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi https://balıkesir.ktb.gov.tr (Erişim Tarihi: 01.06.2024)
Ceylan, B. (2019) “Çocuk Dünyası Dergisinin Halk Edebiyatı ve Folklor Ürünleri Açısından İncelenmesi”
Güler, A. ( 2021) “Başlangıcından 1950'ye Kadar Balıkesir'de Çıkan Dergilerdeki Edebi ve Kültürel Muhteva Üzerine Bir İnceleme”
İnan, A. (1998) “Adaş ve Sağdıç Kelimelerinin En Eski Anlamları, Makaleler ve İncelemeler”
“Kâmûs-ı Türki”(2010) İstanbul: Çağrı Yayınları
Ravzî, “Divan” (2017) (Hazırlayan: Dr. Yaşar AYDEMİR) Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları
“Türkçe Sözlük” (2011) Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Yırcalı, S. “Alkım”, S.1, 15 Aralık 1936, s.6.