ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

28.06.2024

MESLEĞİNİ MAL, MÜLK VE PARA HIRSINA ÇEVİRENLER

YazıYorum (Mete Kozdağ)  

 

      Mal, mülk ve para, her şey değildir. Bunlardan önce gelen onur, dürüstlük, sevgi, saygı ve erdemli olmak gibi insani değerler vardır.

      Her ülkede, her dönem tartışılan ve değişmeyen konudur; yolsuzluk ve rüşvetle suçlananlar.

      Kanaat etmek, elde olana razı olmaktır. Azla yetinmek, ihtiyaçları asgari ölçüde karşılayabilecek maddi imkanlarla yetinmektir.

      Kanaatkar olmak da alın teri ile kazanılana razı olmak, başkalarının elindeki şeylere göz dikmemek ve fazla kazanma hırsından kurtulmaktır.

      Tevazu ise alçak gönüllü olmak, büyüklenmemek, aşırı gitmemek, kişinin haddini bilmesi demektir. Dolayısıyla kibirlenmenin karşıtı bir mana taşımaktadır. Tevazu, başkasını kendine tercih etmek, hoş görmek ve affedici olmak gibi iyi huyları ortaya çıkaran bir haslettir. İnsanı, intikam, öfke, bencillik, gurur ve kibir gibi kötü huylardan uzaklaştırır.

      Gelelim meşhur bir hikayeye ... Bir kasabada açgözlü, mal mülk hırsıyla dünyaya adeta yapışmış bir adam yaşar. Servetine servet kattıkça daha çok ister. Aslında hayli zengindir ama hiç doymaz. Bu adamın büyükçe çiftliği; uşaklar, yardımcılar, hizmetçileri vardır. Bir gün en yakın komşusu vefat eder. Daha komşusunun toprağı soğumadan onun da bütün çiftliğini arazilerini satın alır. Ama gözü yine doymaz. Hep daha çok mülk, toprak ister. Bir gün gazeteleri okurken şöyle bir ilân görür: “100 $ öde, yürüyebildiğin kadar toprak senin olsun!” Gözleri fal taşı gibi açılır adamın, “Yanlış okudum galiba?” der. İlanı tekrar tekrar okur. Hemen ilan sahibini bulup heyecanla sorar: “Gazeteye yerdiğiniz ilan doğru mu?” “Evet!” der adam. “Yani 100 $ ödersem, yürüyebildiğim kadar toprak benim mi olacak?” “Evet, ama bir şartım var. Sabah yürümeye başlayacak ve akşam güneş batmadan burada olacaksın. Güneş battıktan sonra gelirsen kaybedersin!” “Tamam!” der adam. Ertesi gün sabah erkenden gelir ve toprak sahibinin gösterdiği noktadan yürümeye başlar. Daha çok toprak sahibi olmak için koşar adım yürür. Saatlerce yürür; ırmaklar, ormanlar; verimli araziler geçer. Hepsine iştahla bakar ve “Burası torunlarıma, burası bana, burası oğluma, burası yeğenime…” diye kafasında bölüştürür. Uzun zaman yürür. Ara sıra güneşe bakar, dönüş mesafesini ayarlamak için. Güneş batmadan dönme şartı olmasa hayatının sonuna kadar yürüyecektir. Nihayet bir noktada karar kılar. Geldiği yere kazık çakar, işaret koyar ve geri dönmeye karar verir. Fakat vakit gittikçe daralmaktadır. Güneş batmaya yüz tutmuştur. Bizimki koşmaya başlar. Ciğerlerini patlatırcasına koşar. Kan ter içindedir; dili bir karış dışarı çıkmış, adım atacak hâli kalmamıştır. Nihayet güneş son tepenin arkasına inmek üzereyken adam son bir gayretle yetişir. Yüzüstü toprak sahibinin ayakları dibine düşer. Ağzından incecik bir kan sızmaktadır. Toprak sahibi adamı ters çevirir, kontrol eder; ölmüştür! Toprak sahibi gözlerini ufka diker ve yanında duran yardımcısına der ki: “Evlâdım! İşte bir insana yattığı yer kadar toprak yeter!”
      Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.


Bu yazı 95 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans