Tabii ki eleştiri önemlidir. Her insan, her kurum eleştirilebilir ama doğrulara ve insaf ölçüsüne bağlı kalarak…
Bir Kızılderili atasözü şöyle diyor:
“Onun ayakkabıları ile bir mil yürümediğiniz sürece, o kişiyi asla eleştirmeyin.”
Aradan geçen yıllar insanı olgunlaştırıyor ve daha hoşgörülü yapıyor.
Yıllar önce yazdığım bazı köşe yazılarım ve haberlerime baktığımda hoşgörüden uzak davrandığım için özeleştirimi yapıyorum.
X X X
Gerek özel, gerekse gazetecilik yaşamımda her zaman şu ilkeye bağlı kaldım. Ciddiye almadığım kişilerle hiçbir zaman polemiğe girmedim. Bu çizgiyi hep sürdürdüm.
X X X
Gazetecilik mesleği zamana karşı yarış…
Bu süreçte istemeden de olsa zaman zaman hatalar da yaptım. Yanlış haberlerimiz oldu. Ama hiç komplekse kapılmadan da düzeltmeyi de özür dilemeyi de bildim. Yanıt hakkına hep saygı gösterdim.
Ancak ne gariptir ki, kendi hatalarını düzeltme cesareti olmayan bazı insanlar, başkalarının hatalarını eleştirerek huzur bulduklarını sanıyorlar.
X X X
Yaş ilerledikçe insan, kendisine daha çok zaman ayırmak, çoğu kez de yalnızlığa sığınmak ihtiyacını duyuyor. Bu anlarda aklıma, Orhan Veli'nin şu dizeleri geliyor:
“Açsam rüzgâra yelkenimi
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi”
X X X
İnsanların değişmeleri elbette ki çok zor. Değişim sloganları atanlar bile öncelikle kendilerini değiştirmeleri gerektiğini anlamıyor. Onun için siz de bazı insanların değişmesini beklemeyin. Yılan, sadece derisini değiştirir, huyunu değil.
Zaten karşında söylediğini anlamak istemeyen biri varsa SUSMAK en iyi yanıttır.
X X X
John Steinbeck'in ünlü romanı “Fareler ve İnsanlar”dan bir cümle:
“Mutsuz bir ruh, mikroptan daha çabuk öldürür.”
Kendinizi iki ayaklı mikroplardan korumaya çalışın.
Şems ise şöyle der:
“Kimse kimseyi kaybetmez. Giden başkasını bulur, kalan kendini.”
X X X
Sabretmek zor ama çok değerlidir. Ama sabrın da bir sonu vardır.
Peyami Safa, “Sabırdan sonra söylenen söz ağır olur, söyletmeyin!” diyor.
X X X
Denizi çok severim. Hele hele deniz ve martı bütünleşince özgürlüğün kanatlarıdır benim için.
Martılar ve kuşlar çekildiğinde, denize karartısı çöker akşamın. Ardından da eski anıları toplayıp gelir şarkılar…
“Sanat Güneşi”miz Zeki Müren”, ne kadar güzel söyler, “Ah bu şarkıların gözü kör olsun”u… Dinlemeye doyamazsınız.
X X X
Dostoyevski, şöyle diyor:
“Sadece insana dair bir beceriksizliktir, yaşayamamak. Serçenin damdan düştüğü, balığın boğulduğu görülmüş müdür?”
Tabii ki içinde bulunduğumuz yaşam koşulları çok ağır. Ancak hayata bir kez geliniyor. O hayatı yüceltmek için de iyi yaşamanın yollarını bulmak zorundayız.
Son dizelerimiz Caesar Flaischlen'den:
“Güneşin olsun gönlünde,
Kar bile yağsa
Ya da fırtına olsa
Gök bulutlarla
Dünya kavgayla dolsa
Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse
Doldurur ışıklarla
En karanlık gününü
Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle
Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder anlatmaya
En yalnız gününü
Başkaları için de bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve seni mutlu edecek her şeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın cesaretini
Güneşin olsun gönlünde
Ve her şey iyi olacak”