06.06.2020
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Yaşadığımız dünyanın en önemli sorunların başında çevre sorunları gelmektedir.
Yapılan araştırmalarda dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin yüzde 50 ‘sinin, son 35 yılda meydana gelmiştir.
18 yıllık AKP hükümeti de çevrenin yok edilmesine çanak tutmuştur.
18 yıllık AKP iktidarının en başarısız olduğu alanların başında çevre konusu gelmektedir.
Bu bağlamda Anayasasının Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlıklı 56. Maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” denilmek suretiyle çevre hakkı düzenlenmiştir.
Bu yasaya rağmen devlet eliyle çevremiz yok edilmekte, kirletilmekte ve talan edilmektedir.
Mevcut iktidar döneminde bu talan giderek artmış zeytinliklerin imara açılmasına kadar varmıştır.
AKP iktidarı ‘'sanayileşme ve turizme kazandırma'' vaatleri ile tüm doğal güzelliklerimizi rant çevreleri ile iş birliği yaparak çevrenin yok olmasına göz yummuştur.
Artvin Cerattepeden, Murat Dağlarına, Kaz dağlarımızdan Munzur'a, Saroz'dan Madra'ya kadar doğamız iktidar eliyle ranta açılmış talan edilmiş ve edilmeye devam ediliyor.
Mecliste görev yaptığım dönemde çevre komisyonunda görev yapmış bir vekil olarak çevre sorunlarıyla ilgili eylem ve etkinliklerde her zaman ön saflarda yer aldım.
Cerattepe'de Artvin halkı ile beraber coplandık, ıslandık, biber gazı yedik, ama çevremiz için yiğitçe direndik.
AKP iktidarı bir yandan çevre sorunlarını görmezden gelirken bir yandan da doğayı koruyan çevrecilere yönelik polis şiddeti uygulayarak, baskı ve tehditlerle onları sindirmeye, susturmaya çalıştı.
Orman Bakanı'nın ağaç kestiği, milyonlarca mektup için ormanları katlettiği bir ülkede yaşıyoruz maalesef.
Tüm bu rant ve talan politikaları nedeniyle geleceğimiz de karartılıyor.
Türkiye'de AKP iktidarı ile birlikte çevremiz felakete sürükleniyor.
Bizler, yüreğimizde sevgi taşıyoruz, kaynağını doğadan almayan bir sevgi asla düşünülemez.
Bizler ağaç kovuğunda yaşam mücadelesi veren böcekleri seviyoruz, kumsaldan denize doğru umuda giden kaplumbağaları seviyoruz.
Bunlar bu toprakların zenginlikleri, ayrılmaz birer parçası, doğamız, anamız, yaşam kaynağımız.
Bizler, toprağımızı koruyoruz. Biliyoruz ki toprak candır, hayattır, yeşildir, sudur ve de anadır. Aşık Veysel'inde dediği gibi ‘' benim sadık yârim kara topraktır.''
Doğamız ve çevremiz geleceğimiz olan çocuklara bırakacağımız en önemli mirastır.
Bizler çocuklarımızın bu güzellikleri görerek bunların içerisinde büyümesini istiyoruz.
Çok geç olmadan doğamızın kıymetini anlamak adına sözlerimi Kanadalı Hopi Yerlilerinin şu sözleri ile bitirmek istiyorum.
‘'Son ağaç kesildiğinde,
Son balık avlandığında,
Son nehir zehirlendiğinde,
İşte o zaman paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.!''
Bu yazı 613 defa okundu.