En çok çekindiğim olay nedir, bilir misiniz? Ciddiye alınmamak… Yazdıklarıma önem verilmemesi, düşüncelerime saygı gösterilmemesi…
Bir kişinin kendi hayal dünyası ve çıkarları doğrultusunda yazdıklarının yanıt verilmeye bile değer bulunmaması gerçekten üzücü ve onur kırıcı!
Bu nedenle gereksiz kişilerle, gereksiz konularda hiçbir tartışmaya girmem. Hele hele değmeyecek kişilerle…Çünkü insan, sözü bitince değil, değmediğini anladığında susuyor.
Ustaya sormuşlar:
“Hayatta yaptığınız en büyük israf nedir?”
Yanıt şöyle olmuş:
“Hak etmeyenlere verdiğim değer…”
X X X
Basit kişiler hep ilgi görür. Kaliteli kişiler ise yalnız kalır. Çünkü ucuz malın alıcısı çoktur. İnsanın ucuzu ise insana pahalıya mal olur.
Oğuz Atay'ın sözüyle “Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?”
Özdemir Asaf, şöyle diyor:
“Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir
Yalnızlık
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir”
Ya, Orhan Veli'nin şu ölümsüz dizelerine ne demeli?
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana,
İnsan nasıl konuşur kendisiyle,
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler”
X X X
Tüm zorluklarına karşın yaşamak güzel! Ama yaşamak için mutlaka mücadele de gerekli.
Aamır Khan, şöyle diyor:
“Uçurtmayı yükselten rüzgâr değil, rüzgâra karşı verdiğin mücadeledir.”
Oğuz Atay'ın şu sözüne kulak verelim şimdi de:
“Gel seninle bir kez daha ağlayalım
Yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de
Hiç yaşanmayacaklara!”
Tabii ki herkes kendi yüreğinde yaşar mevsimini. Ne senin kışın başkasını üşütür, ne de başkasının yazı seni ısıtır.
Pablo Neruda, şöyle diyor:
“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”
X X X
Öfke, rüzgâr gibidir.
Bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bir kere…
Özellikle gerçek dostları kırmamak gerekir.
Dost ise acı söyleyen değil, doğru söyleyebilendir.
X X X
“Hayatta saadeti yapan şeyler, çok küçük parçalardır. Bir iyilik, bir gülümseme, tatlı bir bakış, iyi bir dilek…Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır.”
Elbette ki, küçük şeylerden mutluluk payı çıkarmak gerekir. Kısacası, mutluluk çaba gerektirir.
Çasar Flaischlen'e kulak verelim, şimdi de:
“Başkaları için de bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve kendi ruhunu şenlendirecek her şeyi
Söyle onlara da,
Bir şarkı olsun dudaklarında
Yitirme sakın yüreğini
Güneşin olsun gönlünde
Ve her şey iyi olacak”
Tabii ki, insanlara da dokunmak gerek.
Hiçbir teknolojik olanak, yüz yüze insan ilişkisinin yerini tutamaz, onun derinliğini karşılayamaz.”
X X X
Sokak hayvanlarının yaşamları gerçekten çok zor.
Hiçbir sokak hayvanı suçlu değildir. Asıl suçlu, onların yaşamlarını iyileştirecek önlemleri yıllardır almayan sistemdir.
Anton Çehov, şöyle diyor:
“İyi bir insan, bir köpeğin önünde bile utanabilir”, Woodrow Wilson ise “Köpek, yüzünüze bakıp da yanınıza gelmiyorsa vicdanınızı kontrol edin” diyor.
Ah, şu politikacılar! Koltuklarını korumak uğruna, sokak hayvanlarının katliamına bile sessiz kalabiliyor.
Dünyanın en sağlam evleri bizde olmayabilir ama en sağlam koltukları kesinlikle bizde…Çünkü oturan, ölene kadar kalkmıyor!