08.06.2020
Parayı Veren Kitabı Okur
Gazeteciliğe yıllarını veren Engin Köklüçınar'ın, “Parasız Kitap”tan sonra ikinci kitabı olan “Parayı Veren Kitabı Okur” isimli kitabını bir solukta okudum.
Kitabının ithafını da şöyle açıklıyor, Köklüçınar:
“Kitabımı, bu toplumun ahlak ve kültür düzeyinin özlenen ve imrenilen seviyeye yükselmesi için çaba harcayan herkese adıyorum.”
Kitap, 328 sayfa olmasına karşın hiç sıkılmadan, rahatça okunabiliyor. Çünkü akıcı bir Türkçeyle kaleme alınmasının yanı sıra yer yer anektodlar, anılar, yaşanmış olaylar ve fıkralarla süslenmiş. Bunun yanında kitapta bilmediğiniz birçok bilgiyle de karşılaşıyorsunuz. Kitabın sayfaları arasında kimiz zaman gülüyor, kimi zaman duygulanıyor, kimi zaman ise hüzünleniyorsunuz.
Her alanda, çok renkli bir anlatımın bulunduğu kitapta, “Biz herkesi eleştiriyoruz, bizi kim eleştirecek?” sorusunun ardından şu ironik gazetecilik
özeleştirisi yapılıyor:
“Kendimizi tanıyalım. Aynada yalnız dış yüzümüzü seyretmeyelim, iç dünyamızı da görelim. İç dünyamızı hiç sormayın. Mesleğimizin kutsallığından koptuğumuz gibi, birbirimizden de koptuk. Kendimizi eleştirecek cesaretimiz bile yok.”
Köklüçınar, bu arada, Yusuf Ziya Ortaç'ın o müthiş sözüne de yer veriyor:
“Gazeteci, gözlerinde kalbi görünen adamdır. Onun içyüzünü, her gün sayfaların dış yüzünde seyredersiniz.”
Her konuya yer verilen kitapta tabii ki sevgi de var.
Engin Köklüçınar, “Sevgi yoksunu bu toplumda, sevgiyi bize öğretecek bir ‘Sevgi Bakanlığı' mı kursak diye düşünüyorum. Desenize, bugüne dek hangi bakanlık, bize ne öğretmiş de, sevgiyi de öğretebilsinler. Doğru. İnsana var olduğunu ve herhangi bir şeye ait olduğunu hissettiren tek olgu, sevgidir” diyor ve şöyle ekliyor:
“Siz hiç kalbin, kanser olduğunu gördünüz mü? Yani kalp kanseri var mı? yok.
Çünkü kalp, sevgi üretiyor da ondan…”
Gazetecilerin yazdığı anı kitaplarını okumaktan ayrı bir zevk alıyorum. İnsanın tüm yaşamı boyunca elbette ki anılara sığınması doğru değil ama Gülten Akın'ın şu dizeleri de bir gerçek:
“Anılar, küllü karanlık arsız çocukları sokağın unutmak istesek de peşimizden geliyor”
Andre Gide ise “Anı, ölümün elinden bir şeyler kopartmaktır” diyor.
Bir de, “Eğer geçmişi gelecekten çok seviyorsan ihtiyarlıyorsun demektir” sözü var.
Köklüçınar, bu söze yanıt olarak, “Ben, geçmişi seviyorum” dedikten sonra Faruk Nafiz Çamlıbel'in şu dörtlüğünü veriyor:
“Geçmiş günlerimiz var,
Gelecekten güzel,
Geçmiş günlerimiz var,
Bir ömre bedel…”
Bu yazı 444 defa okundu.